Bünyeleri yıkan asalaklar

Ali İnandım

Ali İnandım

Tüm Yazıları

Devletleri, imparatorlukları, toplumları yıkıyorlar. Sayıları artmışsa sonu mutlaka yıkım oluyor. Dünyanın mevcut siyasi, ekonomik ve toplumsal sistemi, ülke ayırt etmeksizin küresel asalak patlamasını doruğa çıkarmış durumda. Ne örnek toplum ne örnek devlet ne de örnek olacak insanlık kaldı; hepsini hasta ettiler, yıkmak üzereler insanlığı.

Her ülke ya da toplum kendi asalaklarından sorumlu, biz de kendimizinkinden.

Hak yeme, rüşvet, kayırmacılık, liyakatsizlik, ilkesizce gücün yanında durma, yabancı özentiliği, işbirlikçilik, görgüsüzlük gibi asalaklık belirtileri ve asalaklar artınca Osmanlı İmparatorluğu olsan çökmekten kurtulamıyorsun.

ÇANAKKALE’YE GELEMEZLERDİ

Asalaklar direnci kırmasa ne Çanakkale’ye gelmeye cesaretleri olur ne Birinci Dünya Savaşı’na bulaştırabilir ne de devleti yıkabilirler miydi? Bu içten sinsi kemirme ve sömürmeye dayanabilecek bünye yok.

Asalaklığın, okumuşluk ya da okumamışlıkla ilgisi yok. Ama okumuş asalaklar, daha büyük tahribat verme, bünyeyi daha hızlı çökertme etkisine sahipler.

Son yüzyılda yükselen ama bunun özellikle son 60 yılında artan bir asalaklığı özendirme kültürü yayıldı dünyaya. Bize de bulaştı, son 40 yıldır asalak yetiştiriyor, yükselişi ve hakimiyeti ele geçirişine şahitlik ediyoruz resmen.

Çok güçlüler artık.

Ne kolluk gücü ne hukuk ne yasa tanıyorlar. Ahlakın kırıntısı kalmadı, dürüstlük baş enayilik, 5 dakika yaşatmıyorlar herhangi bir sağlıklı hücreyi.

ASALAĞIN KRALI FETÖCÜLER

Mesela liboşları zannediyorduk ama meğer bunların kralı FETÖ kümelenmesiymiş. Birçok hileyle milyonlarca insanın hakkını yiyerek kendini devlet parasıyla güçlendirip, yine o devletin olanaklarıyla devleti yıkma cesaretini gösterdiler.

Önlerinde duranın hayatlarını zehir etti, aileleri yıktı, kurumlara dolayısıyla devlete olan güveni yerle bir ettiler. Onları bu bünyeye bulaştıran şırınga, Türk tarihinin en büyük ihanet şebekesiyle tanıştırdı milleti.

Akıl sınırlarına hala sığdıramadığımız bir cüret. Adeta durmadan belirsizliğe yürüyen bir zombi ordusu. Mantık süzgeçleri yok, talimat neyse o, düşünme, muhakeme kanalları tıpayla tıkalı.

DAİMİ LİBOŞ ASALAKLAR

Liboşlar ise çoğunlukla aydın kisvesine bürünmüş hazırlopçular. Dışarıdan gelen paket servis fikir ve gündemleri pazarlamakla görevliler. Müslüman mahallesinin salyangoz satıcıları… Yalnız devletin kaynaklarından hiç bir zaman uzak kalmıyorlar.

İktidarlar, ideolojiler değişiyor, her dönemde sahnedeki yerlerini kaybetmiyor, gelir, gelecek kaygısı taşımıyorlar.

Ben sosyalistim” deyip, 5 yıldızlı otellerde tatil yapan, lüks lokanta ve kafelerden büyük gösterişli kadehler eşliğinde fotoğraflarını paylaşan bu sosyalistleri, liboş hanesine yazıyoruz biz. Bu kadar kafa karışıklığı, hastalık olabilir. Bu kafadan, hiçbir millete derman çıkmaz.

ASALAK ÖRGÜTLER

Yurt dışından destek alan örgütler, dernekler, vakıflar, basın-yayın kuruluşları, onların borazanını çalıyor tabii ki. ‘Demokrasi’ edebiyatıyla varlıklarını sürdürürken yaşam enerjimizi delirtircesine emiyor, devletin ve toplumun ayağına dolaşacak hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar.

PKK-DHKPC-DEAŞ gibi örgütler, ne kadar yasa dışı iş varsa bünyeye bulaştıran, vereceği en büyük zararı sonuna kadar zorlayan, gençliğin kanını emen örgütler. Bunların siyasi ya da sivil görünümlü üyelerine, kamu kurumlarında maaş ödüyormuşuz bir de.

EN TEHLİKELİ İÇ ASALAKLAR

Neredeyse resmi işlem muamelesi gören rüşveti hiçbir utanma duygusu taşımadan hak gören, kamudayken bile 10 maaş alan, hiç ama hiç hak etmediği makama oturmak için liyakati çiklet gibi çiğneyen, devletin bekasından başka her rüzgara eğilen, çeşmeye yakın olmaktan başka hedefi olmayan siyasetçi, memur ve iş camiası, asalak kümelenmeleridir.

İktidarcı muhalefetçi, şu partici bu ideolojici fark etmiyor, herkes asalaklığa özeniyor, asalak olma peşinde.

NİYE BÜNYE SAVUNMASIZ BIRAKILIYOR?

Düşman adına, “Maliyetsiz bir savaşın galibiyet formülü” de diyebiliriz bu asalaklık taktiğine.

Osmanlıyı bombalardan önce asalaklar yıkmıştı, bugün de asalakların iktidarına çok yakın duruyoruz. Asalak iktidarsa devlet, toplum, ilke, ahlak zaten çökmüş demektir.

Biz bu yozluğun içinden yeni bir devleti doğururuz da akıbetimiz, dışarıdan çok içeridedir. Sorumuz basit: Niye bünye, asalaklara karşı bu kadar savunmasız bırakılıyor?