Bir ülke doğru merkezden güçlenir
Sömürgeci bir ülke değil Türkiye. Sömürgeci ülkeler, merkezi yanlış da olsa başka ülkelerin kaynak ve emeğini sömürdüğü için güçlü görünür. Sömürgeci olmayanlar, ekonomik ve sosyal merkezini doğru seçmeli, siyaseti orada güçlü olmalı. Biz merkezi doğru seçtik de etkisini kırmaya çalışıyoruz güçlendireceğimize.
100 yıl önce Kurtuluş Savaşı’nın karargahı ve arkasından başkent yaparak doğru merkezi bulmuştuk. Ankara, coğrafi olarak korunmalı ve ülkenin ortasında şehirlere daha yakın mesafelerde bir konuma sahip. Anadolu’nun göbeğinde, uzak şehirlere de eşit uzaklıkta yakın şehirlere de eşit yakınlıktaydı.
İstanbul, İzmir gibi ülkenin köşesinde uzağa en uzak, yakına bile uzak bir konumda değildi. Ekonomiyi, sosyal yaşamı, rantı İstanbul’a yıktık, Ankara bile nimetlerinden yararlanamıyor başkentliğine rağmen.
“TÜRKİYE’NİN KOCA KAFASI”
Doğan Kuban hocanın severek tekrarladığımız tanımlamasını bir kez daha severek tekrarlayalım; “Türkiye’nin koca kafası” demişti İstanbul için, “Anadolu, bu kafayı taşıyamıyor artık.”
Sanayi, ticaret, nüfus aynı yere yığıla yığıla büyüdü kafa, yığma ısrarı devam ettiğine göre koca kafa çalışmıyor da artık.
Şiddetli deprem tehlikesi olan bölgeye yatırım inadı, çözülemez biçimde kilitlenmiş şehirleşmesi, bu hastalığı çevre şehirlere de bulaştırması, taşrasını güçlendirmediği gibi rant canavarıyla midesine indiren çarpık bir yapılanma.
Cumhuriyet’in Anadolu’ya yaydığı yatırımlar, sosyal yapılanma, Anadolu’yu ateşleyecek kıvılcım merkezleri söndürüldü, tüm çabalarına karşın koca kafa İstanbul’un gölgesinden kurtulamıyorlar, büyüklüğü oraya vardı kafanın.
Ülke doğru merkez Ankara’dan büyüse vücudu, Anadolu’yla orantılı gelişecekti. Osmanlı da İstanbul hatta saraydan çıkamayan kafalar nedeniyle çökmüştü. Aynı hatayı işlemeye koşuyoruz.
BAŞKENTE TAŞRA MUAMELESİ
Başkent’ten habersiz, açıkta kalan vekil adayları seçiliyor Ankara’nın siyasetinde. Bir güç oluşturacak sahiplenmesi, ortak aklı yok siyasi olarak.
İstanbul’un günü kurtaran sanayi ve ticaret anlayışına karşılık uzun vadeli planlama ve yatırımları olan başkent ekonomisineyse kulaklar tıkalı. Geleceğin yatırımı Bilişim Vadisi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın kendi raporuna rağmen bir bakanın seçim malzemesi olmuş, Ankara yerine Kocaeli-Gebze’ye kurulmuştu. Sonrasında vekil bile seçilemedi o bakan.
Merkez Bankası dahil finans merkezleri, Cumhuriyet’in yarattığı markalar, İstanbul’a taşınıyor.
Milli kültür, uçucu bir gaz misali İstanbul’da buharlaşıyor, başka her ülkenin kültürüne kapılarını sonuna kadar açarken. Başkent’e taşra şehri muamelesi bitmiyor koca kafa koruyucularının.
ANKARA GÜÇLÜYSE KIRAMAZSINIZ
İstanbul bir yere gittiğini sanıyor ama sınırına geldi, fazla uzaklaşamaz. Ülkenin kaderiyle oynuyor artık.
Basit bir örnekle: Bir tahta parçasını kırmak isterseniz en zayıf yerinden kırılacaktır, güçlü yerinden değil. İstanbul’dan kırarsanız Anadolu gider. Doğru tespit edilen Ankara ve havzası güçlüyse Türkiye’yi oradan kıramazsınız.
Vücuduna orantısız bir kafa, sağlıklı olamaz. Ankara’dan olduğunu gördük, yine buradan oluşturabiliriz orantılı vücudu.
Doğu Roma da İstanbul ısrarından çöktü, Osmanlı da. Türkiye, Ankara ve havzasından güçlenir, oradan kırılamaz. Hastalıklı koca kafa İstanbul, her büyüdüğünde yere kapaklanmış. Onu ayakta tutacak Ankara vücududur, Cumhuriyet’in de ispatladığı gibi.