Ankara’nın halı altına sığmayan çöpleri
‘Ankara’nın en acil sorunu’ mutlaka sorulan soruydu, basın-yayın tarafından olsun, açık oturumlarda olsun, vatandaş tarafından, hiç atlanmadı bu soru. “En acil birinci altyapı, ikincisi toplu taşıma” yanıtını veriyorduk.
Melih Gökçek’in kitabında ikisinin de kavram olarak bile yeri olmadığı için altyapıdan tamamen ümidi kesmiş, bir memur ve öğrenci kenti olan başkentin turizm, ticaret ve sanayileşme hamlelerini de göz önünde bulundurarak ‘toplu taşıma’yı birinciliğe çekmiştik.
ÖNCE RANT
Büyükşehir binası müteahhitten, ilgili ilgisiz daire başkanlarının odaları, emlakçıdan geçilmiyordu. Şöyle bir Çankaya’dan, bir de tersine Şentepe’den bakın Ankara’ya, bağrına hançer gibi saplanmış gökdelenler ve gökdelenden siteler, tepelerin arkasından mermi ucu gibi uzayan bina silüetleri görünüyor.
Rant, insancıllık ve şehircilik gözümüzü kör etmiş, insanilik ve şehircilik ilkeleri, bir avuç adam için göstere göstere çiğnenmişti.
ÇÖP PROJELER
Ankara 25. İdare Mahkemesi, Gar’ın yanında Büyükşehir Belediyesi’ne ait araziye yapılan çoğu bitirilmiş Merkez Ankara Projesi için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Gökçek döneminde satılmış ve başlamıştı proje. Başkentin bağrına saplanan, trafik açısından kabus hançerlerdendir.
Tam bu sırada Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, Yenimahalle-Şentepe teleferik hattının kapatılması gündeme geldi. Günde 70 bin kişi taşıma kapasitesi olan hattı, 7 bin kişi bile kullanmıyordu. ‘Şehircilik’ kavramı olmayınca böyle çöp projeler üretildi, paralar savruldu bolca.
Başkentin en büyük çöpü, akıllara ziyan 801 milyon dolar maliyetli Ankapark’tır. Türk parasına çevirsen idraki zor maliyetin sonucunda Atatürk Orman Çiftliği’nden çalınan arazide, gerçekten bir çöp kaldı elimizde. Kabinleri takılmamış bir teleferik hattı da var içinde.
“Çöp” demek, 801 milyon doları bu araziye yığıp, ateşe vermekle aynı şey; şehrin altyapı ve toplu taşıması en acil sorunuyken milyon dolarları, üstelik inşaatın yasal olmadığı bu arazide yakmak!
HACI BAYRAM DA VAR SU DA VAR...
Mesela tarihi dokusu tamamen tahrif edilen Hacı Bayram Camisi ve çevresi, AVM'ci kafasıyla restore edilerek çöpe dönüştürülmüştür. Böylesi bir tahrif, kendi tarihine saygısızlıktan öte ağır ceza konusudur. Rantçı kafanın, kendine bile saygısı olmuyormuş.
Mesela 14 yıldır Ankara sanayi ve ticaretinin Gökçek çelmesiyle yapılamayan Akyurt Fuar ve Kongre Merkezi, çöptür.
Gerede suyu yerine 3 ayrı boru hattıyla 384 kilometre hat döşeyip 128 kilometre uzaktan getirilen, üstelik ‘arıtılamaz’ denilen Gökçek projesi ‘Kızılırmak suyu’ çöptür.
KANSER HÜCRESİ GİBİ
Herhangi bir köşe yazısına sığmaz Ankara’nın çöp projeleri, tuğla kalınlığında raporlarda var hepsi. Halı artık saklayamıyor, taşarak kendini gösteriyor artık çöpler.
Bir keyfilikten kalan çöp yığını ile bir yönetim obruğu var doldurmamız gereken. Çöpü bırakan da obruğu çökerten de hiçbir pişmanlık emaresi göstermiyor, üstelik sosyal medya salvoları atıyor her gün.
Bu cesaret kırılmadıkça ne keyfi idareler ne onların çöp projeleri biter. Bir kanser hücresi gibi azgınlıkları.