Ankara ulaşımına bir can simidi atın

Ali İnandım

Ali İnandım

Tüm Yazıları

Hem trafik hem toplu taşıma eziyete, şikayetler çığlığa dönüşmüş durumda başkentte. Özel araçların şehrin merkezlerine bu kadar kolay girebiliyor olması trafiğe çözüm beklentimizi geciktirir ama toplu taşımada, can simidi olacak rahatlatmalar acil uygulamaya konmalı.

EGO Genel Müdürleri’nin sıkça değişmesi de sorunların en azından hafifletilemediğini gösteriyor. Beceriksizlikten mi plansızlıktan mı mali yetersizliklerden mi kaynaklandığını tespit etmeliyiz önce.

RAYLI SİSTEM KULLANIMI 4’TE 1

2016 yılında Ankaray’ın yolcu taşıma haddi günlük 500 bin kişiyken 125 bin kişi taşınıyordu. Bugün, 2024 yılında, 150 bin civarında.

Çayyolu-Sincan-Törekent metro hattının günlük 3 milyon kişilik kapasitesi varken 285 bin kişi taşınıyordu. Bugün 432 bin kişi taşınıyor.

925 bin nüfuslu Keçiören hattında günde 55-60 bin kişi taşınıyor.

Doğru değerlendirildiğinde günde 4 milyon, zorlarsanız 5 buçuk milyon kişi taşıyabilecek kapasitesi var bu hatların.

Sincan-Kayaş Başkentray hattının günde 520 bin kişilik kapasitesi varken geçen ay, günde ortalama 66 bin kişi taşınmış.

Toplu taşımada raylı sistemleri kullanamadığımız çok açık değil mi bu rakamlarda? Otobüs-raylı sistem bağlantısını doğru kuramamışız demek ki. Bu kısmın kaynakla ilgisi yok, beceriksizlik ve plansızlıkla ilgisi olur ancak.

NİYE TERCİH EDİLMİYOR RAYLI SİSTEMLER?

Otobüs sayısını arttırmanın, onları merkeze sokmadığınız zaman faydası var. İlçe merkezlerinden doğrudan Kızılay, Ulus gibi şehir merkezine sefer düzenlerseniz trafiğe bir o kadar daha araç yığacaksınız demektir.

Otobüsler, raylı sistemle uyumlu, Batıkent, Keçiören, Mamak, Ümitköy, Çayyolu, Sincan, Etimesgut gibi ilçe merkezlerinden mahallelere dağıtılacak biçimde arttırılmalı. İkinci binişi makul bir fiyatta tutarsanız biraz geç kalmak pahasına tercih artabilir. Yani ilçe merkezlerinde artmalı otobüs ve sefer sayısı.

Sincan-Etimesgut-Mamak-Çayyolu gibi diğer tüm çevre ilçelerin derdi, işe gidiş-geliş saatlerindeki yoğunluk ve bu pahalılıkta ikinci biniş masrafına girmemek. İlçe merkezinden tek otobüsle şehir merkezine ulaşmayı bu yüzden tercih ediyor çoğunluk.

ÜMİTKÖY-ÇAYYOLU KULLANMIYOR METROYU

Buna göre de işe gidiş-geliş saatlerinde hem raylı sistem hem otobüs seferleri, yeniden planlanmalı. Örneğin Kızılay-Çayyolu metrosunu, giderken de gelirken de iş saatleri dahil hep daha az kişi kullanıyor. Kızılay-Törekent hattı ise hep kalabalık.

Ümitköy-Çayyolu sakinlerinin, arabalarını daha çok trafiğe soktuğu anlaşılıyor. Sonra da yarattıkları yoğun trafikle boğuşuyorlar sabah akşam.

Raylı sistem ile karayolu ulaşım düzeni ve planı, doğru kurulamamış çok açık. 20 liralık yola 50-100 liralık benzin, bir de dönüşü var bunun, bu masrafı göze alıp her gün arabasıyla çıkmayı göze alıyor başkentliler. Trafik de Arap saçı olur, otobüs kuyrukları uzar, vagonlar da boşa çalışır çözme niyeti olmayınca.

2016 yılından bu yana kıyaslayınca toplu taşımamız, hala özendirici bir sistem kuramadığımızı gösteriyor.

GENEL SEÇİM GÜNDEMİ ŞEHRİ ETKİLEMESİN

35 yıl önce hava, kara ve raylı sistemlerle uyumu sağlanmış 3 katlı metro ağıyla Londra’da, otobüse bile binme gereği duymamıştık. İşe gidiş-dönüş saatlerinde 1 dakikaya indiğini gördük sefer aralıklarının. Müthiş bir planlama. Her yerin ortası olarak planlanmış en uygun merkezde iniyor, herhangi bir toplu taşıma aracının durağına ya da gar, havaalanı gibi merkezlerin göbeğine çıkıyorduk metrodan. Şehir merkezine giriş daraltıldığı ve zorlaştırıldığı için mecbur bırakılıyordu Londralılar metro kullanmaya.

Bizde, işe gidiş-geliş saatlerinde, 30 saniye sürmüyor metro duraklarının yeniden dolması.

Raylı sistemlerimizin hala 4’te 1’ini kullanıyor, toplu taşıma şikayetlerimizin sonunu getiremiyoruz hala. Ankara için neşter atılması gereken bir irin artık toplu taşıma. Çok önemli bir kısmı, az kaynakla yeni bir planlama yöntemi gerektiriyor sadece.

Genel seçim gündemi, şehir gündeminin önüne geçmemiştir inşallah. Duyumlarımızdan öyle bir his ediniyoruz. Kazanılan haklı puanlar, her gün duraklarda kaybedilmesin.

Uzun vadeli planlar yapılırken kısa vadeli çözümleri, can simidi olarak Ankaralılar’la buluşturmalıyız, günlük yaşam kolaylaşmalı. Çözülemeyen toplu taşıma sorunları, dönüp dolaşıyor birinci sıradaki altyapı sorunlarının önüne geçiyor her zaman. Ne altyapı ne ulaşım çözülebilmiş oluyor. Uğraş uğraş, başa dönmeye mi uğraşıyoruz?