Bilindiği üzere birkaç haftadır bu sahifede Dünya çapında ünlü filozofların ahlak ve Devlet üzerine görüş ve düşüncelerine yer veriyoruz. İlk hafta Alman Filozof Arthur Schopenhauer’ın görüş ve düşüncelerine, ikinci hafta da Türkistanlı Alim Farabi’nin fikir ve görüşlerine yer verdik. Şimdi bu hafta aynı başlık altında Fransız Filozof Rene Descartes’in ahlak ve Devlet ya da daha genel anlamda etik ve siyaset üzerine görüş ve düşüncelerini kendi şerhlerimizle, kendi açıklamalarımızla anlatacağız.
Her daim ifade ettiğim hususu burada bir kez daha ifade etmeyi gereklilik olarak görüyorum. Maksadımız ideal Devlete ulaşmanın yollarını göstermektir. İdeal Devlet, Allah’ın yeryüzünde görmeyi arzuladığı Devlet’tir. Yüce Rabbim (cc) Dünya’da kullarının hak ve adalet üzerine yaşadığını görmeyi arzuladığı gibi, bu arzunun en kapsamlı, en temelli gerçekleştirilmesi için toplumların ve Devletlerin de adalet ve hak üzerinde tesis edilmesini murad etmektedir. Öyleyse ismi ne olursa olsun, ister cumhuriyet, isterse krallık olsun, adalete ve hakka istinat eden Devlet, Allah’ı muradıdır. Açın Kur’an-ı Kerim’e bakın, can kulağıyla dikkat verin Sevgili Peygamberimizin (asm) hadisi-i şeriflerine, şunu hemen fark edeceksiniz, “adalet, adalet, adalet.” Bu durum oldukça net.
Bu noktayı arz ettikten sonra, şimdi Filozof Descartes’in ahlak, etik, Devlet ve siyaset üzerine görüşlerini sunalım. Burada şunu da belirtelim, Allah kısmet ederse, bu yazı serisi devam ettiği sürece, bir hafta Batılı, bir hafta Doğulu Âlim ve Filozofun görüşüne yer vererek, doğu ve batı arasında adeta sentez meydana getirmeye çalışacağım. Benim gözümde bir filozofun ya da alimin Doğulu yada Batılı, Hristiyan ya da Müslüman olmasının hiçbir önemi yok. Benim için önemli olan fikirlerinin ahlak ve adalet, doğruluk ve sağlam bir Devlet üzerine olsun yeter.