Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

Bilinçli bir toplumda anız yangınlarını önlemek çok kolay

Dünkü yazımda, “anız yangınlarının önlenmediğinden ya da önlenmek istenmediğinden” bahsetmiştim. Esasında “önlenmek istenmiyor diye bir şey yok, önlenemiyor” diyerek durum tespitinde bulunmuştum.

Elbette, Tarım Bakanlığı anız yangınlarını önlemek ister. Ancak bir türlü önleyemiyor.

Nedeni “bilinçsiz çiftçilerle mücadeleyi göze alamamak” diye özetleyeceğimiz bir gerçek olabilir. Başka bir durum da olabilir.

Yazının Devamı

Tüm yöneticilere zaman yönetimi ile ilgili tavsiyeler

Zaman, bir sır, bir muamma ve bir bilinmez. Zaman elle tutulmaz, gözle görülmez, içiçe olduğumuz, ancak, mahiyetini tam olarak bilemediğimiz bir kavram, büyük bir değer, eşsiz bir hazine. İnsanoğlu, zaman konusunda aynı denizdeki bir balık gibidir. Balık denizin içinde ancak, denizden habersiz.

İnsan da zamanın içinde, ancak, acaba ne olduğunu tam olarak biliyor mu? Zaman, esas olarak, dün, bugün ve yarın diye üçe ayrılır. Gel gör ki, bu da bir zihin aldatmacasıdır.

İnsan için, yalnızca içinde bulunduğu bugün vardır.

Yazının Devamı

Çağını sorgulamayan zihin hastalıklı zihindir

Çağını sorgulamayan zihin sağlıklı değildir. İnsan ve toplumun gidişatını gözlemlemeyen, içinde bulunduğu hali analiz etmeyen zihin, esasında sakat zihindir. Kendisine sunulanı hemen kabul eden ve doğru mu, yanlış mı diye araştırmayan akıl, hastalıklı akıldır.

İnsan odur ki, çağı sorgulayacak ve adeta hedef tahtasına oturtacaktır. Ben bu çağı sorguladım ve hedef tahtası haline getirdim. Özellikle çağın şu iki açıdan rezil ve eleştirilmesi gereken bir çağ olduğunu sorguladım hep.

1-Gekir dağılımında adaletsizlik var. Bu adaletsizliğin müsebbibi parasalcı ekonomi, faiz, döviz ve borsa illetidir. Bunun arkasında Siyonistler ve Kapitalistler var. Neyin mi arkasındalar ve neyi mi destekliyor Siyonistler ve Kapitalistler? Parasalcı ekonomi denile son yüzyılın illetini destekliyorlar. O illet ki üretime ve çalışmaya dayanmıyor. O illet parası olanı daha zengin, parası olamayanı daha fakir yapan bir illettir. Adamın elinde Dolar, Euro var, faizleri düşürüyorlar, dövizi yükseltiliyorlar. Bir anda, bir günde servetine servet katıyor. Birileri bir şey yapıyor ve zenginlere yarıyor. Zenginler servetlerini artırırken fakirler daha da fakirleşiyor.

Yazının Devamı

Hangi siyasetçilere selam ve esenlik diliyorum?

Bazı siyasetçilere selam ve esenlik diliyorum. Hangi siyasetçidir onlar? Ya da özellikleri nelerdir?

Niye tüm siyasetçilere dilemiyorum sağlık ve esenlik de, bazılarına diliyorum?

Maalesef, siyasetçilerin birçoğu samimi ve iyi niyetli değil. Ve de hasbi değil. Aynı zamanda harbi değil.

Yazının Devamı

Zü’l Karneyn’in hasmı Ye’cüc ve Me’cüc: Siyonistler ve kapitalistler

Kur’an-ı Hakim’de beyan edilen Zü’l Karneyn kıssası üzerinde tefekkürümüzü bu dördüncü yazımızda da yoğunlaştırıyoruz. Bu yazıda kıssada geçen Ye’cüc ve Me’cüc hakkında sözler sarfedeceğiz. Esasında tefekkür geliştireceğiz. Sen de Ey Müslüman Genç! Müslüman olmanın gereğini yap, düşünce geliştir, aklını kullan ve konuşmalarını akl-ı selim ile gerçekleştir. Sen de Zü’l Karneyn üzerinde fikrini yoğunlaştır. Sen Zü’l Karneyn hakkında bilgilendikten sonra konuş, haykır ve açıkla ve O’nun talebesi ve askeri olmaya bak.

Bu hususta ilk eylemin Kur’an-ı Hakim, hikmetli kitabımız ile buluşman olacaktır. Kur’an-ı Hakim seni bekliyor. Aç, oku, tefekkür et, öğren, idrak et ve hakikatleri aklınla kavra, doğruluk ve iyilik yolunda yürü, ibadet ve taat üzere yaşa.

Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) en büyük önder ve en doğru rehberdir. O’nun gösterdiği istikamette yürüyen huzura ve selamete kavuşur. O (asm) ahlak ve edep timsalidir. O (asm) cesaret ve metanet timsalidir.

Yazının Devamı

Zülkarneyn Sisteminde olmaması gerekenler: Faiz Döviz: Yecüc Mecüc

Zülkarneyn sistemi denge ve adaleti temsile eder. Şeytani düzenler ise adaletsizliği ve yalan-talanı temsil eder. Zülkarneyn sisteminde ilim ve hikmet üzere iş görür, şeytani düzenlerde cehalet ve heva-heves vardır. Zülkarneyn sistemi kalıcı ve ebedidir. Şeytani düzenler aldatıcı ve geçicidir.

Şeytani düzenlere savaş açmış bir Kardeşinizim ve Zülkarneyn gibi ilim ve hikmet, denge ve adalet üzere yaşamayı hedef almış bir Yoldaşınızım.

Bu yazıda faiz ve döviz denilen kapitalizmin iki sömürü aracının ne kadar haksızlık ve ne kadar adaletsizlik olduğunu beyan edeceğim.

Yazının Devamı

“Zü’l Karneyn: Dünyaya hüküm ve nizam, dünyaya huzur ve güven

Zü’l Karneyn hakkında beş yazı tasarlamıştım. Bu beşinci yazımdır. İlk yazımın başlığı “Zü’l Karneyn Kıssasını Ben Böyle Okudum”, ikinci yazımın başlığı “Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum”, üçüncü yazımın başlığı “Zü’l Karneyn’i Tefekkür ve Tezekkür Etmek, Düşünmek ve Konuşmak”, dördüncü yazımın “Zü’l Karneyn’in Hasmı Ye’cüc ve Me’cüc: Siyonistler ve Kapitalistler” şeklinde belirlenmiştir. Bu husustaki beşinci yazımın başlığı bu yazımın en üstüne görüldüğü üzere “Zü’l Karneyn : Dünya’ya Hüküm ve Nizam, Dünya’ya Huzur ve Güven.”

Bir önceki yazımın son kısmında, bir sonraki yazımda “Demir’den ve Bakır’dan” bahsedeceğim” diyerek de bir noktaya dikkat çekmiştim.

Demir ve Bakır, Kehf Suresi 96. Ayette geçmektedir. Bilindiği üzere Kehf Suresinin 83-98. ayetlerinde topla 15 ayette Zü’l Karneyn’den bahsedilir. Demir ve Bakır’dan sözedilen 96 ayet şöyledir: (Zü’l Karneyn) "Bana demir kütleleri getirin!" Kütleler iki dağın arasını doldurunca," Körükleyin!" dedi. Demirler akkor haline gelince, "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim" dedi.”

Yazının Devamı

Zü’l Karneyn’i tefekkür ve tezekkür etmek, düşünmek ve konuşmak

Peş peşe yazıyorum Zü’l Karneyn hakkında. Bu üçüncü yazım.

Zü’l Karneyn hakkında İlk yazımın başlığı “Zü’l Karneyn Kıssasını Ben Böyle Okudum”, ikinci yazımın başlığı “Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum” ve bu yazımın başlığı da “Zü’l Karneyn’i Tefekkür ve Tezekkür Etmek, Düşünmek ve Konuşmak” şeklindedir. İnşallah “iki” yazı daha yazacağım bu hususta. O yazılarımın başlıkları şöyle olacaktır. “Zü’l Karneyn : Ye’cüc ve Me’cüc, Siyonistler ve Kapitalistler.” Bu husustaki son yazımın başlığı: “Zü’l Karneyn : Dünya’ya Hüküm ve Nizam, Dünya’ya Huzur ve Güven.”

Evet, şimdi “Zü’l Karneyn” diyerek tefekkür ve tezekkür, yani düşünmek ve konuşmak üzerine sizlerle hasbihal edelim. Esasında Zü’l Karneyn’i tefekkür ve tezekkür edelim.

Yazının Devamı

Zü’l Karneyn’i okumaya devam ediyorum

“Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum.”

Bir gün önceki günkü yazımın başlığı “Zü’l Karneyn Kıssasının Ben Böyle Okudum” şeklindeydi. Bugünkü yazımın başlığı “Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum” şeklindedir. Her iki okumaya da besmele ile başladım, elhamdülillah.

Bugün kıssadan daha çok Zü’l Karneyn’in kendisinden bahsedeceğim.

Yazının Devamı

Zü’l Karneyn Kıssasını ben böyle okudum

“Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla Zü’l Karneyn Kıssasını Okumaya Başlıyorum.”

Kur’an-ı Hakim’de, hikmetli Kur’an’da, Ashab-ı Kehf, Hızır ve Musa (as) ve bazı mühim hususların anlatıldığı Kahef Suresi mevcuttur.

O Sure’de bir mühim husus da Zü’l Karneyn Kısssasıdır.

Yazının Devamı

Ey genç kardeşim! Kararlı, sabırlı ve mücadeleci ol!

Ey Genç Kardeşim! Kararlı ve cesur ol. Kararlı ve cesur olmak sizi başarıya götürür. Bilinen bir söz vardır: “En kötü karar, karasızlıktan iyidir.” Kararsızlık ve tereddüt içerisinde olan bir kişi hiçbir işte başarılı olamaz. Her türlü araştırma, planlama ve hedef belirlemeden önce, kişi kararlı mı ve kendisinden emin mi? İşte bu soruların cevapları önemlidir. Kişi tam karar verecek ve kendisinden emin olacak ve böylece “ya bismillah” diyerek yolunda ilerleyecektir.

Bir de sabır gereklidir. Hangi işte olursa olsun, önemli olan sabır ve sebat göstermektir. Sabır ve sebat gösterilmezse başarı sağlanamaz.

Sabır dirençtir. Sebat sürekliliktir.

Yazının Devamı

Kamu yönetiminde rantlar mı israfa yol açar israflar mı ranta yol açar

Karagöz: Merak ettim ya Hacivat, Kamuda rantlar mı israfa yol açar, israflar mı ranta yol açar?

Hacivat: Ne, ne, anlayamadım Karagöz. Yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan çıkar?

Karagöz: Ne yumurtası, ne tavuğu Hacivat’ım, hayır, hayır, onu sormadım. Kamudaki, bu israfların sebebi sizce nedir?

Yazının Devamı

Ey genç kardeşim! Çalış çalış çalış!

"Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul.“ (İnşirah Suresi, 5-7)

“İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.” (Hadis-i Şerif)

Evet, bir ayet-i kerime, bir hadis-i şerif ile başladım yazıma. İkisi de çalışmaya ve boş durmamaya işaret ediyor.

Yazının Devamı

İslami toplum düşünen toplumdur

İslamî Toplum, düşünen ve akleden bir toplumdur. Laik ve kapitalist toplum akılsız bir toplumdur. Laik ve kapitalist toplumda yardımlaşma ve dayanışma olmaz. Olsa da bizim istediğimiz gibi olmaz. İşte bunun için akılsızdırlar. Halbuki İslamî Toplumda insanlar hem yardımlaşma ve dayanışma içindedir, hem de yardımlaşma ve dayanışma içinde olmazsa yaşanacak felaketler konusunda bilinçlidir. Çünkü bu hususlarda toplumun fertleri sürekli eğitim ve gözetim halindedir.

Şu beş husus İslamî Toplumun yani düşünen toplumun özelliğidir.

1-Ailede fertler yardımlaşma içindedir ve dayanışmaya önem verirler.

Yazının Devamı

Adaletli bir kamu yönetimini vatandaşlarımız istiyor mu?

Adaletli bir kamu yönetimini vatandaşlarımız istiyor mu? Bu soru burada böyle dursun. Biz adaletli kamu yönetimi tanımlayıp bu konu hakkında açıklamalarda bulunalım.

Adaletli kamu yönetimi demek, ehil ve liyakatli idarecilerin görev yaptığı bir idaredir. Böyle bir idarede bürokrasi ve formalite sıfır düzeyindedir. Böyle bir idarede vatandaşın kamudaki iş ve işlemlerinde beklenmeksizin ve zorlaştırmaksızın hareket edilir. İşte bunun ilk şartı da “Kamu Yönetiminde Hizmetlerin İyileştirilmesi ve Süreçlerin Sadeleştirilmesidir.”

Kamu’da hizmetler iyileştirilir ve süreçler de sadeleştirilirse bundan vatandaş yarar görür. Bu adaletli bir kamu yönetiminin gereğidir.

Yazının Devamı

Sıfır bürokrasi ekonomik kalkınma ve gelişme için şarttır

Birçok kere “sıfır atık, çevre koruma ve çevreyi geliştirme” üzerine yazı yazarak görüş ve önerilerimi belirttim. Aynı şekilde birçok kere “kamu yönetimimizin israftan kurtulması ve makul bir şekilde idare edilmesi, etkili, verimli ve ekonomik yönetim” üzerine yazdım ve görüşlerimi belirterek, öneriler geliştirdim. Elbette, “sıfır atık” çok mühim bir fikir ve çok önemli bir hareket.

Bilindiği üzere, sıfır atık projesi 2017’de başladı ve o tarihten itibaren hızlanarak devam etti. Geçen sene sıfır atıkla ilgili olarak bir kurum da oluşturuldu. Kurumun adı Türkiye Çevre Ajansı.

Evet, geçen günlerde yazdığım “sıfır atık” elbette mühimdir. Ülkemizin huzurlu bir hayatı için gereklidir. Huzurun yanında bir de refah gereklidir. Müreffeh ve refah içerisinde bir hayat için “sıfır bürokrasi” şarttır. Özetlemek gerekirse, sıfır atık huzur için, sıfır bürokraside refah için şarttır.

Yazının Devamı

Ashab-ı Kehf kıssasının hikmetleri üzerine bir tefekkür

Kur’an-ı Kerim’de geçen Ashab-ı Kehf kıssasında sırlar ve saklı taraflar oldukça fazladır. Kehf Kıssasının hikmetleri üzerine tefekkür eylemek istedim. Bu tefekkürümden işte bu yazı tevellüd oldu.

Ashab-ı Kehf, kelime mânâsı olarak mağara arkadaşları demektir. Ashab-ı Kehf’in sayısı, kimler olduğu, kaç sene uykuya daldırıldıkları ve hangi yaşlarda oldukları bir sırdır. Bunları ancak Allah (cc) bilir. Bu hususlara ilişkin olarak ancak tahminlerimiz mevcuttur. Tahminlere göre, Ashab-ı Kehf’in sayısı 7 ya da 8 (belki de daha fazla) kişidir. Bu kişilerin isimlerinin Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş, Şazenuş ve Kefeştetayyuş olduğu söylenir. Yaşlarına gelince, bu kişilerin hepsi de gençlerdi. Öyleyse, ilk gençlik yaşı dediğimiz 18-25 yaşları arasında oldukları tahmin edilmektedir.

Bu gençler, günümüzden yaklaşık olarak 1800 sene önce yaşamışlardır. Yine kaç sene kaldıklarına dair bilgimiz yok. Kuran-ı Kerim’de, Kehf Suresi 19. ayette; “Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir;” 25. ayette ise; “Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar” şeklinde beyan olunmaktadır.

Yazının Devamı

Siyasetçilerin artistleşmesi, artistlerin siyasetçileşmesi

Bundan önceki yazımın başlığı ve “Sanatçılar Siyasetçi Oldu / Siyasetçiler Zanaatçı Oldu” şeklindeydi. Ve yazımın muhtevasında, siyasetçilerin rant peşinde olması ile sanatçıların da siyaset içinde olmalarını tenkit etmiştim.

Bu yazıda kaldığım yerden devam ediyorum.

Eleştirel bakışımla yine “Siyasetçilerin Artistleşmesi ile Artistlerin Siyasetçileşmesini” şiddetle tenkit ediyorum.

Yazının Devamı

İnsanlık Kur'an'dan ırkçılık şeytandan

Irkçılıkla mücadelenin son yüzyıldaki sembol ismi Amerika Birleşik Devletlerinde “doğmuş” ve orada “öldürülmüş” Malcolm X’tir. Diğer ismiyle yani Müslüman olduktan sonraki bilinen ismiyle Malik El Şahbaz.

Yukarıdaki paragrafta tırnak işaretiyle gösterdiğimiz iki kelime var. “Doğmuş” ve “öldürülmüş.”

Irkçılıkla mücadelenin sembol ismi Malcolm X, ABD’de Hristiyan bir aileden doğmuş ve 20 yaşında girdiği hapishanede tanıştığı Müslümanlardan etkilenerek Müslümanlığı seçmiştir. İşte bu tercihinden dolayı “öldürülmüştür.” İnsanları ırkçılığa karşı uyardığı ve tek Yol’un Allah’ın yolu İslam olduğunu tebliğ ettiği için öldürülmüştür. Mekanı cennet olsun.

Yazının Devamı

Kudüs ve Endülüs gerçeği: Su uyur düşman uyumaz

Kudüs ve Endülüs, iki yürek sızım. Kudüs ve Endülüs, iki alın yazım. Kudüs ve Endülüs, yüreğimin iki parçası. Kudüs ve Endülüs, iki sabır taşı. Kudüs ve Endülüs, iki umudum, Kudüs ve Endülüs, iki yurdum. Kudüs ve Endülüs denildiğinde ruhumda fırtına kopar. Ruhumda yüzen sandal, bir o kıyıya, bir bu kıyıya çarpar.

Soyadım “Sandal”, denizde bir taraftan korunak ve içindekiler için sığınak. Diğer taraftan da benim için de dert ve meşakkat. Bu “Sandal”, büyük yük taşır. Denizden sahile ve kurtuluşa doğru yavaş yavaş yol alır. İnşallah, sahil-i selamete doğru güvenle, emin olarak yol alır. Bu yolculukta tek güvencem, Yüce Rabbim’in yardımıdır.

Evet, bu paragrafta bu özel hususu, bu hassas durumu böyle belirttikten sonra, Kudüs ve Endülüs üzerine yazmaya devam ediyorum.

Yazının Devamı

Sanatçılar siyasetçi oldu, siyasetçiler sanatçı oldu

Bu yazının başlığını böyle belirledik ancak,” Siyasetçi mi Sanatçı mı? Siyasetçi mi Rantçı mı?” diye de belirleyebilirdik. Gerçi yazımın başlığından çok muhtevası mühim. Bu yazıda asıl maksadımız, sanatçı siyasetçi gibi, siyasetçi de sanatçı (esasında rantçı, zenaatçı) gibi davranırsa, orada bir terslik vardır, ortada bir garabet vardır. Bir de siyasetçiler artık vatan ve millet hizmetinde değiller, kendi menfaat ve rantının peşindeler. Siyasetçi sanatçı oldu derken, menfeat yani zenaat’tir kastımız. Bunları anlatmak istiyoruz esasında.

Bu acayip durumun yani bu garabetin temelleri ta 42 yıl öncesine gider. Evet, şurası bir gerçek ki, Ülkemizde özellikle 12 Eylül 1980 Darbesinden sonra ne ideal kaldı, ne fikir kaldı ve ne de ülkü kaldı. Siyasette menfaat ve rant her şeyin önünde artık. Siyasetçiler artık zenaatçı gibi. Bu durum her partide ve her siyasi görüşte çoğunlukla böyle.

Ve tepeden tırnağa, tabandan tavana durum böyle!

Yazının Devamı

Ey gençler! Dinleyin öğütlerimi ve şu şiirimi!

Ey Genç! Sözünün seviyesini yükseltebildiğin kadar yükselt, sesinin seviyesini düşürebildiğin kadar düşür.

Ey Genç! Ruhunun isteklerini artırabildiğin kadar artır, bedeninin isteklerini azaltabildiğin kadar azalt.

Ey Genç! İyileri ve doğruları sevebildiğin kadar sev, kötüler ile eğrilerden nefret edebildiğin kadar nefret et.

Yazının Devamı

İnsanlık Kur'an'dan, ırkçılık şeytandan

Irkçılıkla mücadelenin son yüzyıldaki sembol ismi Amerika Birleşik Devletlerinde “doğmuş” ve orada “öldürülmüş” Malcolm X’tir. Diğer ismiyle yani Müslüman olduktan sonraki bilinen ismiyle Malik El Şahbaz.

Yukarıdaki paragrafta tırnak işaretiyle gösterdiğimiz iki kelime var. “Doğmuş” ve “öldürülmüş.”

Irkçılıkla mücadelenin sembol ismi Malcolm X, ABD’de Hristiyan bir aileden doğmuş ve 20 yaşında girdiği hapishanede tanıştığı Müslümanlardan etkilenerek Müslümanlığı seçmiştir.

Yazının Devamı

İslam’a saygısızlık bilgiden mi bilgisizlikten mi?

Yazılarımı okuyanlar bilir. Hiç eğik bükmem ve dobra dobra yazar ve söylerim. Son yıllarda İslam’a ve İslami Değerlere özellikle yurt dışında ve daha sonra da yurt içinde saldırganlığın arttığını ve bunun nedenlerinin neye dayandığını araştırırken iki nedene dayandığını net olarak belirteyim. Birincisi bilgi’den, ikincisi bilgisizlik’ten. Daha açıkçası birincisi kafirlikten, ikincisi de gafillikten.

Kafirler yalnız yurtdışında olmaz yurt içinde de kafirler var. Gafiller yalnız yurt içinde olmaz yurt dışında da gafiller var.

Hangi nedenden olursa olsun, ister yurt içinden olsun, ister yurt dışından olsun, İslam’a ve İslami değerlere saldırının karşısında duracağız. Bizim bedenimiz çiğnenmeden İslam’a dokunamayacaksınız ey kafirler, ey gafiller! Kendimizi İslam’ı korumak için sed ve barikat bilmişiz. Bu böyle biline. Baştan bunu söyleyelim ve en baştan hassas olarak belirletelim.

Yazının Devamı