Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

Lisan-ı kâl mi, lisan-ı hâl mi?

Atalarımız “huyu güzelden usanılmamış da kendi güzelden usanılmış” diyor ya, ben de “özü güzelden usanılmamış, sözü güzelden usanılmış” diyorum.

Öyle insanlar bilirim, sözü o kadar güzel ve o kadar tatlı ki, adamı alıp da bağrıma basarak sarasım geliyor. Ancak adamın sözlerinin yanında ve ondan daha da ötesi kendisini tanıdıkça ve kimseyi hiçbir faydasının olmadığını gördükçe, menfaatten başka bir kural tanımadığını müşahede ettikçe, “dilinin tatlılığı”, “sözlerinin güzelliği” boşta kalıyor, tüm konuştuklarını alıp da çöpe atmak gerekiyor.

Dilimizde o tip adamların için de söylenmiş atasözleri vardır: “Dili yağlı, eli bağlı.” “Gürlüyor, ama yağmıyor.”

Yazının Devamı

Aklı iz’an ile ilmi irfan ile yoğurmak

Gerektiği durumlarda dilimizden dökülen bir dua vardır. “Allah akıl, iz’an, ilim, irfan versin” diye bir olay ya da bir durum karşısında dilimizden dökülen bir söz vardır ya, esasında çok hakikatli ve çok muhteşem bir dua ve çok önemli bir tespittir.

O tespit şu: “Akıl, iz ’ansız bir hiçtir. İrfansız ilim de aynı şekilde fayda vermez.”

Biri olmadan diğerinin işe yaramadığı iki farklı değerler vardır. Mesela, ailede tek başına kadın ya da erkek olmaz, bir ailede kadın ve erkek iki eş olarak, anne ve baba olarak bulunursa aile tamamlanır ve çocuklar ile de taçlanır. Mesela, işe gideceksiniz ve ayakkabınızın bir teki var, diğeri yok, sağ ya da sol ayakkabınız olmadan dışarı çıkamaz ve işinize gidemezsiniz. Mesela, cebinizde paranız var, çok çok zenginsiniz ancak şeker hastasınınız hiçbir şey yiyemiyorsunuz, hiçbir şey içemiyorsunuz, zenginlik ve paranın ne önemi var.

Yazının Devamı

2023: İkbal mi, istikbal mi?

Bu Ülke, bu kutsal Anadolu ve Ecdadımızın bize emaneti olan bu Vatan, 1923’ten 100 yıl sonra, tekrar “ikbal ve istikbal” yol ayrımındadır.

100 yıl önce de ikbal peşinde koşan bazı kişiler vardı. 100 yıl önce de bu vatanı ecdadımız, imanlı mücahidler kurtardı ve ardından ikbalciler devreye girerek, Ülkeyi kafalarına göre yönettiler.

Benim için, benim gözümde bundan 100 yıl önce ecdadımız istikbalci ve karşılarında yer alan kitle ise ikbalciydi.

Yazının Devamı

EYT'nin bir daha gündeme gelmemesi için: 9000 ve 10800 gün kuralı

“EYT de EYT” diyerek neredeyse 3 yıldır yeri, göğü inlettiler. İnletme değil yeri, göğü incittiler. (Gündemi işgal ettiler ve zamanımızı aldılar. Ondan dolayı “incittiler” diyorum. Bir de bu EYT Ülkemizin ekonomisine yük getirdiği için “incittiler” diyorum.)

Dernekler kurdular, mitingler yaptılar. Bağırdılar, çağırdılar. Hele sosyal medyayı o kadar etkili kullandılar ki, adamları duymayan kalmadı. İnsanlar, bu 3 harfli kısaltmayı çok duyduklarından mecburen EYT de nedir demeye başladılar.

Ben şahsen “EYT EYT” diye bunu ilk gündeme çıkarttıklarında konuyla çok ilgilenmedim. Hatta bu EYT'nin açılımının ne manaya geldiğini dahi bir müddet bilmiyordum.

Yazının Devamı

Türk toplumu “Miladi Yılbaşı kutlanmaz” diyor

Bu yazıda bir anketimin, bir gözlemimin ve bir araştırmamın sonuçlarını sizlerle paylaşacağım. Bu anket, gözlem ve araştırma “Miladi Yılbaşı Kutlamaları” üzerinedir.

Birkaç gün önce sosyal medya sayfamda (facebook’ta, twitter’da, whatsapp’ta ve instagram’da) şu soruyu sorarak altta da şıkları belirttim.

“Miladi Yılbaşı Kutlamaları hakkındaki görüş ve düşünceleriniz nelerdir?” Bu soruyu sorduktan sonra 4 şıklı cevap seçeneklerini de işaretlemeleri için soru altında belirttim. O şıklar şöyleydi:

Yazının Devamı

Dün dünde kaldı / artık yeni şeyler söylemek zamanı

Son üç yazımın konusu şiirde örnek aldığım dört şahsiyetten üçünün birer seslenişine yer vererek o konu üzerinde görüş ve düşüncelerimi açıklamaktan ibarettir. Necip Fazıl Kısakürek, Yunus Emre ve Mehmet Akif Ersoy'un birer şiirinden yola çıkarak görüş ve düşüncelerimi açıkladım. Şiirde 4 Üstadım var. Hazreti Mevlana da benim bir Üstadım'dır. Allah cümlesinden razı olsun.

Bu yazıda Üstadım Hazreti Mevlana'nın bir seslenişinden yola çıkarak yine düşüncelerimi ve görüşlerimi açıklayacağım, inşallah.

Her gün bir yerden göçmek ne iyi, Her gün bir yere konmak ne güzel, Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait… Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Yazının Devamı

Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile!

Son iki yazımın konusu şiirde Üstad addettiklerim Necip Fazıl Kısakürek ve Yunus Emre'nin bazı şiirlerinden yola çıkarak görüş ve düşüncelerimi açıklamaktan ibarettir. Şiirde 4 Üstadım var. Mehmet Akif Ersoy ve Hazreti Mevlana da diğer iki üstadımdır. Allah cümlesinden razı olsun.

Bu yazıda Üstadım Mehmet Akif'in bir şiiri ile yine düşüncele ve görüşlerimi açıklayacağım, inşallah.

Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile.

Yazının Devamı

Kızılelma Ülkücüsü Liderler: Menderes, Özal, Erbakan ve Erdoğan

Bu yazımızı niye kaleme aldık?

Önce onu açıklayalım.

Bu sevindirici haber hepimizi mutlu etti, umutlandırdı ve gururlandırdı.

Yazının Devamı

Derdim vardır/inilerim

Feriduddin Attar Pendname isimli kitabında şöyle seslenir: “Dostum pazara git kendine bir dert satın al. Bulamazsan gel benden ödünç al.”

Hak Aşığı Yunus Emre;

“Benim Adım Dertli Dolap.

Yazının Devamı

Geldi ölümlü yalan/gitti ölümsüz gerçek

Bazı şiirler, bazı mısralar okursunuz ve düşünürsünüz Şair burada ne demek istedi?

“Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?” Necip Fazıl Kısakürek

Evet, bu mısralarda Şairimiz Üstadımız Necip Fazıl Kısakürek ne demek istiyor?

Yazının Devamı

İslam karşıtları hem gericidir hem de gericidir

Müslümanlar, cahiliye döneminden sonraki dönemi yani İslam'ın Asr-ı Saadet Dönemi’ni esas alıp o çerçevede bir hayat idealine sahiptirler.

“Asr-ı Saadet Dönemi'ne özlem duyanlara yani biz Müslümanlara gerici” diyor malum güruh.

Tabi bu büyük bir iftira ve aslı astarı olmayan bir yakıştırmadır.

Yazının Devamı

Hazreti Yusuf ve hazine/maliye yönetim

Geçen gün bir sosyal medya paylaşımımda şöyle seslendim:

“Ey Devletlûlar! "Ne diye şöyle ekonomiden anlar, şu ekonomi mastırı var, ABD'de şunu okudu, bunu okudu" diye adam seçiyorsunuz.

Hazreti Yusuf en başarılı Hazine ve Maliye Yöneticisi idi.

Yazının Devamı

Yaşadım da öneriyorum: 33 öneri ve tavsiye

Bu yazıda “yaşadım da öneriyorum” başlığı altında tecrübe ettiğim bilgilere ve bizzat yaşadığım hususlara dayanarak geliştirdiğim hayat derslerini sizlerle paylaşmak ve bilhassa gençlerimize öğüt vermek istiyorum.

Bu önerilerime ve tavsiyelerime inanın ve hayatınızda bizzat uygulayın. Kârlı çıkarsınız. Tecrübelerden faydalanmak bedavadır. Masrafsızdır. Bendeniz bu hususları birebir yaşadım ve anladım. Anladığım için de sizlere tavsiye ve öneride bulunuyorum.

İşte sizlere 33 adet öneri ve tavsiyem:

Yazının Devamı

Saat kaç oğlum?

Şair, şiirine bekleyişinin yoğunluğunu ve heyecanının doruğunu tasvir etmek maksadıyla “ne hasta bekler sabahı” diyerek başlayıp sevgilisinin gelmesine olan iştiyakını bu şekilde anlatır.

Sevgiliyi beklemek ve kavuşmak ihtiyacı insanlar için önemli bir iştiyaktır.

İştiyak ne demek? Dilimizi unutturdular. Bilmeyenler için söyleyelim. “İştiyak güçlü istektir.”

Yazının Devamı

Maden kazaları ve denetimin önemi

Dün (14 Ekim 2022 tarihinde) Bartın Amasra’da bir kömür ocağında meydana gelen patlama sonucunda ocakta mahsur kalan 40 işçi kardeşimizin vefat etmesi ve 50 civarında işçi kardeşimizin de yaralanması Ülkemizi büyük bir yasa boğmuştur. “Bu kaçıncı maden ocağı kazası, bu kaçıncı facia” diye haykırarak soruyoruz. Hiçbir internet araması yapmadan dahi Soma’daki, Ermenek’teki maden ocağı kazaları birden aklıma geliyor. 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa Soma’da meydana gelen maden ocağı faciasında 301 maden işçisi kardeşimizi kaybettik. Karaman Ermenek’te 28 Ekim 2014’te meydana gelen maden kazasında da 18 işçi kardeşimizi kaybettik. Ülkemizde 1940’lı yıllardan bu yana gelen maden kazalarında 3000’den fazla işçi kardeşlerimizi kaybettik. Bu sayıdan daha fazla işçi kardeşlerimiz de maden kazalarında yaralanmıştır.

Maden kazaları bu Ülkenin kaderi olmamalıdır.

Avrupa’da ve gelişmiş Ülkelerde maden kazaları olmakta mıdır? Yoksa tarihe mi karışmıştır? Bu soruya hemen şu cevabı verebilirim.

Yazının Devamı

Rüyalar mühim / yorumlamak daha mühim

Dünya’da tesadüfe tesadüf edilmemiştir.

Bu çok mühim bir hakikattir.

Gerçek olan şudur ki, Dünya’da çok ince ve çok muazzam bir planlama ve en ince ayrıntılara kadar bir ayarlama ve hiçbir şekilde tesadüfe yer verilmeyecek bir nizam vardır.

Yazının Devamı

Hoş geldin aramıza Recai Abi!

Hiç hoş görmezdi Recai Abi, çocukların din eğitimine tabi tutulmasını. Dinden imandan yaya idi Recai Abi. Yani çok haz almazdı dinden ve dindarlardan.

1968 kuşağı mı diyorlar? İşte tam o kuşağın solcularındandı Recai Abi.

Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Nazım Hikmet ve benzeri solcu yazar ve şairlerin kitapları Köy Enstitülerinin devamı olan öğretmen okullarında yaygın şekilde okunurdu. Esasında okutulurdu.

Yazının Devamı

Ağzımızın tadı niye yok?

Toplumda genel olarak gözlemlediğimiz durum şudur: Ağzımızın tadı yok. Her şeyimiz var, ancak huzurumuz ve mutluluğumuz yok.

Ağzımızın tadı niye yok?

Bu soruya istiyorsanız doğrudan doğruya cevap vereyim. Zaten bu yazımın başındaki şiirimin adı da “Doğru’dan Doğru’ya.” Yazımın en sonunda da şiir var. O şiirimin adı “Ne Zaman.” Bu iki şiirim esasında her şeyi açıklıyor ve “ağzımızın tadı niye yok?” sorusunun cevabını veriyor.

Yazının Devamı

İstanbul’da manevi ve tarihi yerleri ziyaret-4 (Şeyh Yahya Efendi ve Süleymaniye)

İstanbul’da 5 kardeş, 26-30 Eylül 2022 tarihlerinde manevi ve tarihi mekanları ziyaret ederek dua ve niyazlarda bulunduk, feyz, huzur, huşu, hikmet ve bereket dolu bir seyahat gerçekleştirdik. Elhamdülillah. Bu ziyaret notlarımızı yayınlıyor ve İstanbul’da imkan bulup da gördüğümüz ve ziyaret ettiğimiz mübarek yerleri sizlere son üç yazıdır tanıtıyorum.

Evet, İstanbul’un manevi ve tarihi yerlerinde gerçekleştirdiğimiz seyahat notlarımızı bu köşede yayınlıyoruz. Bu dördüncü yazımız. İnşallah toplamda beş yazı ile bu yazı serimizi tamamlamış olacağız. Haydi hayırlısı.

İlkyazımda Sultanahmed ve Ayasofya Camiileri hakkında, ikinci yazımda Eyyub Sultan Türbesi ve İdris-i Bitlisi Tepesi hakkında yazdım. Üçüncü Aziz Mahmud Hüdayi ve Hazreti Yuşa hakkında yazdım. Dördüncü yazım, yani bu yazım, Şeyh Yahya Efendi ve Süleymaniye hakkındadır.

Yazının Devamı

İstanbul’da manevi ve tarihi yerleri ziyaret-3 (Aziz Mahmud Hüdayi Ve Hazreti Yuşa)

Son İki yazıdır İstanbul’un manevi ve tarihi yerlerinde gerçekleştirdiğimiz seyahat notlarımı bu köşede yayınlıyorum. Bu üçüncü yazım. İnşallah toplamda beş yazı olacaktır.

İstanbul’da 26-30 Eylül 2022 tarihlerinde 5 kardeş olarak manevi ve tarihi mekanları imkanlarımız ölçüsünde ziyaret ettik. Elhamdülillah, bereketli, hikmetli, faziletli ve maneviyat dolu bir seyahat oldu.

İlkyazımda Sultanahmed ve Ayasofya Camiileri hakkında, ikinci yazımda Eyyub Sultan Türbesi ve İdris-i Bitlisi Tepesi hakkında yazdım. Bu yazımda ise Aziz Mahmud Hüdayi ve Hazreti Yuşa hakkında yazıyorum.

Yazının Devamı

İstanbul’da manevi ve tarihi yerleri ziyaret-2 (Eyyub Sultan, İdris-İ Bitlisi)

İstanbul’da manevi ve tarihi yerleri ziyaret-2 (Eyyub Sultan, İdris-İ Bitlisi)

AHMET SANDAL

Bir önceki yazımda, 5 kardeş olarak İstanbul'un manevi ve tarihi mekanlarında 26-30 Eylül 2022 tarihlerinde 5 günlük ziyaretlerde bulunduğumuzu ve bereketli, hikmetli ve faziletli seyahat ve maneviyat dolu ziyaretler gerçekleştirdiğimizi belirtmiştik.

Yazının Devamı

İstanbul’da manevi ve tarihi yerleri ziyaret-1 (Sultanahmed ve Ayasofya)

26-30 Eylül 2022 tarihlerinde 5 kardeş olarak Osman, Ahmet, Hayriye, Kadriye ve Rabia, hepimiz İstanbul'un manevi ve tarihi mekanlarında ziyaretlerde bulunduk ve o mekanlarda tefekkür, şükür halinde dualar eyledik. Elhamdülillah bereketli, hikmetli ve faziletli bir seyahat ve maneviyat dolu ziyaretler gerçekleştirdik.

İstanbul’da ilk durağımız ve gelir-gelmez ziyaret ettiğimiz ilk mekan Sultanahmed Meydanı oldu. O meydanı ziyaretimizin elbette iki sebebi vardı. Sultanahmed ve Ayasofya Camii’lerini ziyaret ederek namaz kılmak ve dualarda bulunmak. Civarındaki güzellikleri ve tarihi manzarayı temaşa eylemek.

Bu iki muhteşem eseri önce yakından temaşa eyledik ve ardından içlerine girerek dua ve niyazda bulunduk.

Yazının Devamı

Tağutların güneşi batacak / İslam güneşi doğacak

Bu dördüncü yazımda da Tağut hakkında yazıyorum. Tağutla ilgili ilk yazımın başlığı, “Tağutu Reddetmek ve Muvahhid Olmak”, ikinci yazımın başlığı “Bu Çağın En Belalı ve Vahşi Tağutu ABD ve Kapitalizm” , üçüncü yazımın başlığı “Siyonizm ve İsrail Para ve Güç Tağutunun Köleleridir” şeklindeydi.

Tağut hakkında yazdığım bu son yazımın başlığı “Tağutların Güneşi Batacak / İslam Güneşi Doğacak” şeklindedir.

Evet, birkaç yazıdır, Tağuta dikkat çekerek anlatmaya çalışıyorum.

Yazının Devamı

Siyonizm ve İsrail para ve güç tağutunun kulu, kölesidir

Son iki yazım Tağut üzerinedir. Bu üçüncü yazım da yine Tağut üzerinedir. Dördüncü yazımda Tağuttan yine bahsedeceğim. Böylece inşallah yazı serimi bitireceğim.

Tağutla ilgili ilk yazımın başlığı, “Tağutu Redetmek ve Muvahhid Olmak”, ikinci yazımın başlığı “Bu Çağın En Belalı ve Vahşi Tağutu ABD ve Kapitalizm” ve başlıkta göründüğü üzere bu üçüncü yazımın başlığı “Siyonizm ve İsrail Para ve Güç Tağutunun Köleleridir” şeklindedir. Siyonizm ve İsrail hem kendileri insanları yoldan çıkarmak ve azdırmak bakımından birer Tağuttur. Hem de kendileri de güç ve paraya taptıkları için Tağutun köleleridir. Esasında bu yazımın başlığını “Bu Çağın En Zalim ve En Alçak Tağutu Siyonizm ve İsrail” şeklinde belirlemiştim. Sonra bu son haline karar verdim. Esasında her iki başlık da geçerlidir ve doğrudur.

İsrail ve siyonizm hem Tağut, hem de kendileri de Tağuta köle olmuş yaratıklardır.

Yazının Devamı