Zü’l Karneyn’i tefekkür ve tezekkür etmek, düşünmek ve konuşmak
Peş peşe yazıyorum Zü’l Karneyn hakkında. Bu üçüncü yazım.
Zü’l Karneyn hakkında İlk yazımın başlığı “Zü’l Karneyn Kıssasını Ben Böyle Okudum”, ikinci yazımın başlığı “Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum” ve bu yazımın başlığı da “Zü’l Karneyn’i Tefekkür ve Tezekkür Etmek, Düşünmek ve Konuşmak” şeklindedir. İnşallah “iki” yazı daha yazacağım bu hususta. O yazılarımın başlıkları şöyle olacaktır. “Zü’l Karneyn : Ye’cüc ve Me’cüc, Siyonistler ve Kapitalistler.” Bu husustaki son yazımın başlığı: “Zü’l Karneyn : Dünya’ya Hüküm ve Nizam, Dünya’ya Huzur ve Güven.”
Evet, şimdi “Zü’l Karneyn” diyerek tefekkür ve tezekkür, yani düşünmek ve konuşmak üzerine sizlerle hasbihal edelim. Esasında Zü’l Karneyn’i tefekkür ve tezekkür edelim.
Şimdi diyeceksiniz ki, Zü’l Karneyn ile “tefekkür ve tezekkür”, “düşünmek ve konuşmak” bağlantısı kurdunuz. Bu neden? Bunun sebebi ve hikmeti nedir? Bir de biz Zü’l Karneyn’i neden tezekkür ve tefekkür edelim?
Evet, hemen belirteyim, Zü’l Karneyn ile “tefekkür ve tezekkür”, “düşünmek ve konuşmak” bağlantısı, ikinci yazımın son paragraflarından gelmektedir. “Zü’l Karneyn’i neden tezekkür ve tefekkür edelim” sorusunun cevabını bu yazıda bulacaksınız.
Önce bir önceki yazımın bahsettiğim paragraflarını, kısaltılmış ve önemli yerleri itibariyle bir kez daha okuyalım.
“Zü’l Karneyn “sırlı ve gizemli” bir kişidir, “ilim ve irfan” ehlidir, “iz’an ve vicdan” sahibidir. “hikmet ve kudretle” donatılmıştır, “mazlumların gözeticisi ve koruyucusu, ancak zalimlerin hasmı ve düşmanı” diye tanımlayıp “hem Doğu ve hem de Batı’nın hükümdarı ve tüm Dünya’nın yöneticisidir” şeklinde yine “iki” cihet, “iki” bakımdan açıklamıştım. Biz Allah’ın izniyle “Zü’l Karneyn”i hem fikren düşüneceğiz ve hem de onu ismen konuşacağız. Zü’l Karneyn, şahıstır. Güçlüdür. Hikmetlidir. Allah’ın vaadini gerçekleştirmiştir ya da gerçekleştirecektir. Ve daha nice nice hususu Zü’ Karneyn noktasında tefekkür ve tezekkür eyleyeceğiz, inşallah. İşte bunun için “Zü’l Karneyn’i Okumaya Devam Ediyorum.” Bu okumamda Yüce Rabbim bize yardım nasip eylesin. Zü’l Karneyn kıssasının başlatıldığı 83. ayetin mealini sizlere takdim ediyorum. “Sana Zü’l Karneyn’den soruyorlar. De ki: Size ileride okuyacağım. Onunla ilgili öğüt ve hatıraları.” (Kehf Suresi, 83) Bu hususta “tefekkür ve tezekkür”, “düşünmek ve konuşmak” nasip eden Yüce Rabbim’e hamdolsun. “Tefekkür ve tezekkür” de bir insanın “iki” ciheti, “iki” vesilesidir. Burada da “iki” var.”
Evet, bir önceki yazımda bunlardan bahsetmiş ve insanın iki cihetine, iki özelliğine dikkat çekmiştim.
O özellikler “tefekkür ve tezekkür”, yani “düşünmek ve konuşmak”tır.
Düşünmek, akletmek ve fikir halinde olmak, mühim bir husustur ve insan olmanın gereğidir. İnsan olmanın önemli bir gereği de konuşmaktır.
Düşünerek konuşmak, en mühim bir husustur.
Zü’l Karneyn kıssasında “iki”lere dikkat çekildiğinden bahsetmiştim önceki yazılarımda. İki’ler derken, ya birbiriyle tezat, zıt olan iki’ler (Batı-Doğu, karşı karşıya iki dağ) ya da aynı veya birbirine yakın mahiyetteki iki’ler (demir-bakır, Ye’cüc-Me’cüc) Zü’l Karneyn kıssasının özünü ve temelini oluşturmaktadır.
Evet, işte o iki öz ve o iki temelde biz de yazılarımızla ilerliyoruz.
Bu yazıda “tefekkür ve tezekkür”, “düşünmek ve konuşmak” diyeceğiz. Ve en önemlisi “Zü’l Karneyn’i tefekkür ve tezekkür etmek, düşünmek ve konuşmak” diyeceğiz. Bir sonraki yazıda ise Yine Zü’l Karneyn temelinde “Ye’cüc ve Me’cüc, Siyonistler ve Kapitalistler” hakkında yazacağız. En sonunda Dünya’ya hüküm ve nizam vermek, huzur ve güven sağlamak bakımından Zü’l Karneyn’den bahsedeceğiz.
Ey kardeşim bu husus çok mühim. Geçmişi, bugünü ve geleceği ilgilendiren bir husustur Zü’l Karneyn.
Ey Genç Kardeşim! Zü’l Karneyn’i tefekkür et, düşün ve hem zihninden ve hem de yüreğinden geçir. Zü’l Karneyn’i tanı, öğren ve O’nun talebesi ve askeri olmak için hazırlan.
Bunun için “tefekkür ve tezekkür” eyleminde bulun. Hem düşün Dünya’yı, Ahireti ve Dünya’daki bulunma nedenini düşün. İnsan olmanın tüm boyutlarını düşün ve ağırlığını hisset.
Unutma sen Dünya ve Kainatta bulunan tüm varlıklardan ve tüm yaratılmışlardan üstünsün ve farklısın. Sen farklısın ve bunun farkına var. Bunun farkına varmadan ölürsen, çok yazık olur. İnan, “niye insan” olduğunun ve tefekkür ile tezekkür, yani düşünmek ile konuşmak özelliğinin, en büyük farkının bu olduğunu anlamadan ölüp de gidersen “telafisi olmayan” bir hüsran seni bekliyor. Lütfen, düşün, lütfen tefekkür eyle. Senden bunu özellikle rica ediyorum.
İşte bunun için “yazımın başlığından itibaren, tefekkür ve tezekkür” diyoruz. Düşün ve konuş diyoruz.
Çok mu fazla bir şey istiyorum? Hayır hayır yalnızca tefekkür ve tezekkür etmeni istiyorum.
Unutma seni, başka varlıklardan ayıran en önemli husus ve en bariz özellik düşünmen ve konuşmandır.
Düşündükten sonra, konuşmanı ve Hak ve Adalet yolunda sözlerinle mücadele etmeni istiyorum. Tabi sözlerle başlayan mücadele elbette tüm varlığınla devam etmelidir.
Ey İnsan! Önce tefekkür etmek, inanmak ve güvenmek, ardından sözlerle ihya hareketlerinde bulunmak ve daha sonra da tüm varlığınla iman ve İslam yolunda mücadele etmek. İşte benim talebim budur.
Öyleyse Müslüman olmanın gereğini yap, düşünce geliştir, aklını kullan ve konuşmalarını akl-ı selim ile gerçekleştir.
Sen Zü’l Karneyn üzerinde fikrini yoğunlaştır. Sen Zü’l Karneyn hakkında bilgilendikten sonra konuş, haykır ve açıkla ve O’nun talebesi ve askeri olmaya bak.
Bu hususta ilk eylemin Kur’an-ı Hakim, hikmetli kitabımız ile buluşman olacaktır. Kur’an-ı Hakim seni bekliyor. Aç, oku, tefekkür et, öğren, idrak et ve hakikatleri aklınla kavra, doğruluk ve iyilik yolunda yürü, ibadet ve taat üzere yaşa.
Tefekkür aşamasını ve öğrenme, idrak etme safhasını başardıktan sonra, görevin konuşmak ve anlatmaktır. Öğrenmeden ve idrak etmeden sakın konuşma ve hiçbir şey anlatma.
Ey Genç Kardeşim! Zü’l Karneyn’in talebesi ve askeri olamadan önce bekle ve dur. Önceliğin tefekkür, düşünmektir. Ondan sonra gelir tezekkür ve konuşmak.
Evet, bir yazımızın daha sonuna geldik.
Bir sonraki yazımız mühim. “Ye’cüc ve Me’cüc”, yani “Siyonistler ve Kapitalistler.”
Bu ikisi aynıdır. Daha doğrusu şöyle açıklayayım. “Ye’cüc, Siyonizm, Me’cüc Kapitalizm ve Dünya’ya zulmeden iki’li.” Bu iki’liyi yok etmek Zü’l Karneyn’in en büyük görevidir. Zü’l Karneyn bu ikisini yok ettikten sonra tüm Dünya’da gerçek ve doğru hüküm ve güzel ve adil yönetim günleri başlayacaktır. Zaten o da bu husustaki son yazımın konusudur.