Yorgun savaşçılar: öğrenciler ve velileri
Bu yazıda bir resim var. Basit ve alışılmış, hatta her sınavda bu görüntüler yaşandığı için kanıksanmış bir resim.
Ancak bana göre çok önemli bir resim bu.
Dünyanın hiçbir yerinde sınava girecek ya da sınava girmiş olan çocuklarını bir miting kalabalığı halinde bekleyen bir kitleye rastlayamazsınız. Bizim Ülkemizde rastlarsınız.
Çünkü bu ülkede mevcut olan "gençlerde gelecek kaygısı ve ailelerde çocuklarının iyi bir meslek sahibi olması için verilen mücadele" hiçbir Ülkede yok.
Evet fotoğrafta bugün (8 Haziran 2024 günü) sınava girmiş öğrencilerini sanki birer Hızır ve kurtarıcı bekler gibi dört gözle bekleyen aileler bir okulun önünde toplanmışlar.
Bugün 3 milyon öğrenci YKS'ye (Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na) girdi. Esasında sınava 9 milyon kişi girdi. 3 milyon öğrencinin herbirinin Anne ve Babasını sayarsanız rakam 9 milyon eder.
Bu fotoğraf, bugün Yükseköğretime Kurumlar Sınavı (YKS) çıkışı çektiğim bu fotoğraf, gerçekte düşündürücü.
Sınava giren öğrencileri dışarıda bekleyen öğrenci yakınları, sınavdaki öğrencilerden daha heyecanlı bir bekleyişte.
Oğlum Abdurrahman Taha'dan önce en son üniversite sınavına giren evladım, Kızım Ebru Nur 11 yıl önce üniversite giriş sınavına girmişti. Ondan 4 yıl önce de Oğlum Mehmet Üniversite sınavına girmişti.
Gerçi o yıllarda bu sınavın adı YKS değildi. Eskiden YGS, LYS vardı.
Bir de sık sık şu sınav isimlerini değiştirmiyor muyuz? Bu da ilginç.
Sırf isim değişmiyor ki, sık sık sınav sistemi de değişiyor.
Yazımın başında "Dünyanın hiçbir yerinde sınava girecek ya da sınava girmiş olan çocuklarını bir miting kalabalığı halinde bekleyen bir kitleye rastlayamazsınız. Bizim Ülkemizde rastlarsınız" demiştim.
Şimdi de "Dünya’nın hiçbir yerinde üniversitelere giriş sınavları sistemi bu kadar değiştirilmez. Bizim ülkemizde değiştirilir" diyorum.
Neyse bunu da geçelim.
Biraz önce en son üniversite sınavına giren çocuğumun bundan 11 yıl önce sınava girdiğini belirtmiştim.
Son 11 yılda üniversite rekabeti 11 kat artmış desem yeridir.
Bir de 11 yıl sonra tuhafıma giden bir şey daha müşahede ettim.
"Sınavdan çıkan çocukları öğrenci yakınları alkışlarla karşılıyor."
Uzaktan bir öğrenci beliriyor, yorgun savaşçı gibi bizden tarafa geliyor. Ve bizden tarafta bir alkış tufanı kopuyor.
Esasında en yorgun savaşçılar, öğrenci velileri.
Ancak onları alkışlayan yok.
Ben bu sene üniversite sınavına öğrencisi, 11 yıl aradan sonra, girmiş bir veli olarak, birer "yorgun savaşçı" olarak gördüğüm tüm öğrenci velilerini alkışlıyorum.
Gerçekten de en az sınava giren öğrenciler kadar öğrenci velileri de yorulmuşlardır.
Neredeyse öğrencileri ile birlikte sınava girecekler. Zaten sınav yapılacak okulun önünde çocuklarını sınav yerine gönderirken arkalarından öyle bakakalıyorlar ki, bıraksanız onlarla birikir sınava girerler mi girerler.
Evet, öğrenci velileri çocuklarını üniversite sınavına kadar asla ve asla yalnız bırakmadılar. Bu sene biz de ailecek Oğlumuz Abdurrahman Taha'nın sınavı için çok büyük çaba gösterdik. İnşallah hayırlısı ile kazanır. İnşallah tüm öğrencilerimiz bu sınavda başarılı olur.
Evet, ben bu noktada, "ta en başından son anına kadar öğrencilerinin yanında olan öğrenci velileri sizleri bir kez daha alkışlıyorum."
Yemediniz içmediniz, çocuklarınıza yedirdiniz içirdiniz, giymediniz giydirdiniz, hep önceliği çocuklarınızın eğitimine verdiniz. Sırf çocuklarınız “okusun ve adam olsun” diye aile bütçesinden eğitime en büyük payı ayırdınız. Sizler birer kahramansınız.
Çocuklarınız okusun ve "bir adam olsun" diye nice nice fedakarlıklar yaptınız.
Çocuklarınız için kitap aldınız, çocuklarınız için dershane buldunuz.
Ancak sizin tüm fedakârlığını zaman rağmen eğitim sistemi maalesef çok berbat.
Nice fedakarlıklara katlanan öğrenci velilerini esasında bekleyen nedir?
Üniversite sınavını kazanmak yetiyor mu?
Maalesef yetmiyor.
Eğitimin sorunları çok fazla.
Zaten bu satırların yazarı Bendeniz bu sorunları bir çok kere yazmış bulunmaktayım.
Ancak yazımızın sonunda iki veciz söz ile huzurlarınızdan ayrılıyorum.
Bu veciz sözlerden birincisi tüm dünya için geçerlidir. Diğeri özellikle bizim ülkemizdeki durumu yansıtır.
1-"Modern üniversiteler, işsizlik sorununun kamufle edildiği park alanlarıdır.”
Yazar Umberto Eco
2-"Eskiden öğrenciler ilim tahsili için evden çıkarlardı. Şimdiki öğrenciler diploma almak için evden çıkıyorlar. Öğrencilik artık ilim yolculuğu değil, diploma avcılığıdır."
Sosyolog Prof. Dr. Nurettin Topçu
Evet durum bu.
Bugün üniversite sınavına giren oğlum Abdurrahman Taha'nın sınava girdiği okulun önünde bu düşünceler kafamda belirdi ve onları kağıda döktüm. Belki de içimi döktüm.
Bir yorgun savaşçı olarak bunları yazdım.
Yazımın en sonunda dua: Üniversite giriş sınavına (YKS) katılacak tüm gençlerimize ve Oğlum Abdurrahman Taha'ya sağlık ve esenlikler içerisinde başarılar diliyorum.
Allah (cc) cümle gençlerimizin yar ve yardımcısı olsun.