Sıfır bürokrasi ekonomik kalkınma ve gelişme için şarttır

Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

Tüm Yazıları

Birçok kere “sıfır atık, çevre koruma ve çevreyi geliştirme” üzerine yazı yazarak görüş ve önerilerimi belirttim. Aynı şekilde birçok kere “kamu yönetimimizin israftan kurtulması ve makul bir şekilde idare edilmesi, etkili, verimli ve ekonomik yönetim” üzerine yazdım ve görüşlerimi belirterek, öneriler geliştirdim. Elbette, “sıfır atık” çok mühim bir fikir ve çok önemli bir hareket.

Bilindiği üzere, sıfır atık projesi 2017’de başladı ve o tarihten itibaren hızlanarak devam etti. Geçen sene sıfır atıkla ilgili olarak bir kurum da oluşturuldu. Kurumun adı Türkiye Çevre Ajansı.

Evet, geçen günlerde yazdığım “sıfır atık” elbette mühimdir. Ülkemizin huzurlu bir hayatı için gereklidir. Huzurun yanında bir de refah gereklidir. Müreffeh ve refah içerisinde bir hayat için “sıfır bürokrasi” şarttır. Özetlemek gerekirse, sıfır atık huzur için, sıfır bürokraside refah için şarttır.

Evet, açıkça belirtiyorum. “Sıfırı esas alan tüm hareketlerin ana maksadı, bir olumsuz durumu tamamen ortadan kaldırmaktır Kadın şiddete sıfır tolerans, üretimde sıfır hata” ve benzeri sıfırı esas tüm projelerin hedefi olumsuz bir durumu ortadan kaldırmaktır. Bürokrasi, yani kırtasiyecilik, gereksiz belgeler ve fazla formalite de bir olumsuz bir durum olup kamu yönetiminde “sıfır bürokrasi şarttır.”

Evet, bu yazı ile bir proje öneriyorum. “Sıfır bürokrasi hareketi öneriyorum.”

Böyle bir hareket elzemdir. Böyle bir hareket Ülkemizin insanlarının kurtuluşu ve ileri Ülkeler gibi müreffeh ve refah içerisinde yaşaması için çok çok önemlidir.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Sıfır Atık Projesi”nden tam olarak net bir şekilde bir şey anlamamışken, “Sıfır Bürokrasi Hareketi” de neyin nesidir, kimin fesidir?

Sıfır Bürokrasi Hareketine nereden başlamak gereklidir? Nerede güncel olmayan, eskimiş ve pratikte uygulama imkânı olmayan yasa, tüzük, yönetmelik varsa, hepsini kaldırmak ve çöp sepetine atmak gerekir.

İlk hareket noktamız bu olmalıdır.

İkinci olarak da “makamlara ulaşılamama” sorununu çözmek gerekir.(Bu hususta da çok yazı yazdım ve görüşlerimi açıkladım)

Evet, yine haykırıyorum. “Makamlara ulaşılamama sorunu” var. Evet, kimse gocunmasın ve kimse gücenmesin, net olarak söylüyorum, makamlara ulaşılmıyor. Makamlar derken, yani ulaşılmayan makamlar derken kasdım, Daire Başkanı dâhil, tüm üst makamlardır. Maalesef, makamların kapıları vatandaşa olabildiğince kapalı. Tabi istisnalar kaideyi bozmaz. Bazı makamlara kolaylıkla ulaşılabiliyorsa, ne mutlu!

Vatandaşların ulaşamadığı makamların kapısından rantiyeciler-şantiyeciler elini kolunu sallayarak giriyor. Sıfır bürokrasi hareketinde “Bütün Makamların kapılarını söküp atmaya var mısınız?” Olamaz mı? Çok mu zor? Benim Devlet anlayışıma göre kolay da, bu Ülkede 30-40 yıllık uygulamalara şahid olmuş bir kişi olarak, makam kapılarının sökülüp atılmasını zor görüyorum. Gelin orta noktada buluşalım, makam kapılarının sökülüp atılması derken fiziken söküp atmayalım, ancak 24 saat vatandaşın hizmetine açık tutalım. Var mısınız?

Sıfır Bürokrasi Hareketinde üçüncü hedefimiz, makam aracı saltanatının kaldırılmasıdır. Var mısınız? “Mersedesmiş, fersedesmiş tüm makam araçları hemen satılarak Devlete gelir kaydedilsin!” Var mısınız? Olmaz mı? Çok mu zor? Gelin burada da orta yolu bulalım, yalnızca Cumhurbaşkanlığındaki en yüksek yetkililer ile Bakan ve Bakan Yardımcılarına ve dengi konumundaki makam sahiplerine makam aracı tahsis edelim. Olmaz mı?

Sıfır Bürokrasi Hareketinde dördüncü hedefimiz, “vatandaşa güvensizlik göstergesi olan tüm belgeler ve tüm evraklar çöpe atılmasıdır. ” “Vatandaşın beyanı esastır”, kuralı doğrultusunda, vatandaştan ıvır-zıvır belge ve bilgi istenmemelidir.

Vatandaş bir yerde yatırım mı yapacak, şu üç nokta dışında hiçbir bilgi ve belge dikkate alınmamalıdır. 1-Yatırım yapılacak yerin imar ve çevresel açıdan uygun olup olmadığı. 2-Yatırımcının ekonomik ve mali gücünün uygun olup olmadığı. 3-İşin hak, adalet ve ahlaki bakımdan uygun olup olmadığı.

Sıfır Bürokrasi Hareketinde beşinci noktamız, her işin yerinde ve yerel imkânlarla çözülmesidir. Madencinin Ankara Bürokrasinde, aç kurtlarla işi ne olabilir? Aç kurtlar derken makamlarla bağlantılı ve forslu adamlardan bahsediyorum. Yatırımcının Ankara Bürokrasisinde, aç gözlerle ne işi olabilir. Aç gözler derken, Devlet gücünü kendi lehine kullananları kastediyorum. Her başvuru, her talep yerinde ve yerelde çözülmeli ve Ankara yalnızca sağlam bir denetim sistemi ve güçlü bir koordinasyon oluşturmalıdır.

Sıfır Bürokrasi Hareketinde altıncı hedefimiz, işlerin, görevlerin ve makamların ehil ve liyakat sahiplerine sınav sistemiyle verilmesidir. Herkes bileğinin gücüyle bir yerlere hak ederek gelmeli ve kimseye minnet duymamalıdır. Herkes çalışma ve görevlerinde de hak edene hak ettiği belgeyi ve işi vermelidir. Haketmeden ne vatandaş, ne de kamu görevlileri bir şey elde etmemeli ve elde edemeyeceğini de ta en baştan bilmelidir.

Sıfır Bürokrasi Hareketinde yedinci noktamız, “emanet bilincini her kamu görevlisinin ruhuna aşılamaktır.” Kimse kamu görevlerini ve Devlet makamlarını babasından kalan bir miras ya da bir hak olarak görmemelidir. Bütün görev ve makamların asıl sahibi vatandaştır. İşte herkese bu bilinç verilmelidir. Bu bilince sahip olmayan ya da bu bilinç dışında hareket eden her kamu görevlisi ve yetkilisi hemen kapı dışarı edilmelidir.

Sıfır Bürokrasi Hareketinde sekizinci hedefimiz, kamuyu yani Devleti olabildiğince ekonomik işlerin dışında tutmaktır. Devlet, mal alıp satmamalı, Devlet fabrika kurmamalıdır. Devlet yalnızca sanayiciler ve tüm yatırımcılar için, az, ancak pratik ve sağlam kurallar oluşturmalıdır.

Sıfır Bürokrasi Hareketinde dokuzuncu noktamızı şu şekilde açıklayabiliriz: Kamu görevlileri ve tüm yetkililer vatandaş odaklı düşünmek zorundadır. Vatandaş odaklı düşünmek derken de şunu kastediyorum: Kimse “amirim ne der” diye bir kaygı içerisinde olmayacak. Herkes, “vatandaşımız ne der” kaygısı taşıyacaktır.

Sıfır Bürokrasi Hareketinde onuncu ve sonuncu belirteceğimiz nokta da şudur ki, yasama, yürütme ve yargı dediğimiz üç büyük kuvvet birbirine asla ve asla müdahale etmemelidir. Herkes kendi sınırları içerisinde ve vatandaşın memnuniyetini artıracak şekilde hareket etmelidir.

On maddeyle “Sıfır Bürokrasi Hareketini” izah etmeye çalıştım. Bu hareket eğer hayata geçirilirse, toplumların baş belası olan şu 3 Y’den kurtulmuş oluruz: 1-Yolsuzluk, 2-Yoksulluk, 3-Yozlaşma.

Son tahlilde görüldüğü gibi, sıfır bürokrasi hareketi çok hayırlı bir sonuca varmaktadır. Toplumların baş belasının (3 Y’nin) kaynağı bürokrasidir. Kurtulmamız gereklidir.

İnşallah, bu Toplum da bu 3 Y’den kurtulur. Bunun için sesimize kulak verilmesi ve neredeyse bu Toplumun kurtuluşu ve sağlam bir kamu yönetimine kavuşması için 25 yıldır yazdıklarımın ve önerdiklerimizin dikkate alınması gerekir. “Sıfır Bürokrasi Hareketinin” hayata geçirilmesini ve tam olarak uygulanmasını Yüce Rabbimden diliyorum.