Kamu yönetiminde stratejik yönetim şart
Strateji esas olarak evrensel ve akılcılığa önem veren herkese uygun bir kavram ve yöntemdir. Evrensel olan, her yerde ve her devirde geçerli ve değerli olan demektir. Stratejik düşünmeyen ve stratejik hamle yapmayan herkes zarar eder, saf dışı kalır.
Strateji kavramı, önce askeri literatürde kendini göstermiş ve daha sonra da zaman içerisinde kamu ve özel yönetimleri için öncelikli bir konu haline gelmiştir. Strateji sözlük manası itibariyle, “önceden belirlenen bir maksada ulaşmak için tutulan yolların ve uygulanan yöntemlerin tümüdür.” Askerlik terimi olarak da, “bir savaşta hedefe ulaşmak için askeri kuvvetleri uygun bir biçimde kullanma sanat ve bilimidir.”
Dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir kimse, ben yeni yöntemleri, pratik usulleri kullanmayacağım deme lüksünde değildir. Dijital gelişmeler Dünya’yı sarsarken eski klasik usullerle (mekanik yöntemlerle) çalışmak abesten öte bir saçmalıktır.
Dijital dedim de buradan hareket edeyim, günümüzde dijital teknoloji hem kamu, hem de özel sektör için en stratejik çalışma biçimidir. Kimse dijital teknolojiye bigâne kalamaz. Kalırsa stratejik davranmamış olur.
Stratejik yönetimde bir başka önemli husus da, iç kontrol ve risk yönetimidir. İç kontrolün beş unsuru vardır ve bunlar stratejik yönetimin içindedir.
Bunlar,
1-Uygun ve modern çalışma ortamı.
2-Etkili kontrol faaliyetleri.
3-Modern Risk yönetimi.
4-Sağlam bilgi ve iletişim kanalları.
5-Süreci izleme ve değerlendirme (ödül ve ceza).
Bu beş unsuru proje yönetiminde PUKO diye de özetlerler. PUKO kısaca, Planla, Uygula, Kontrol Et ve Önlem Al.
Stratejik yönetim dediğimiz de öyle karmaşık ve uzun uzun sözler sarfedecek değilim. İşte bu yukarıdaki 4-5 husus stratejik yönetimin kendisidir.
Bu 4-5 hususa bir de etik değerlere, adalete bağlılık ve huzurlu çalışma ortamı dahil edildiğinde, olay bitmiştir. Başarı yüzde yüzdür.
Tabi stratejik yönetim birden bire olmaz. Aşağıdaki şartlar da sağlanmalıdır.
1-Anlayış değişikliği gereklidir. Anlayış değişikliği derken öncelikle ehliyet ve liyakate dayalı anlayış değişikliğini kastediyorum. Personelin kurum içerisinde ehliyet ve liyakate göre atama ve yükselmesi sağlanmadan ne yapılırsa yapılsın başarı sağlanamaz. Bir alt amirler bir üst amirine değil, millete (eğer özel sektörde ise şirkete) hizmet ettiğinin bilincinde olmalıdır. Bunun için de atamalar amirin inisiyatifinden alınmalı ve sınavla yükselme sağlanmalıdır. Özel sektörde de kurumsallaşma arttıkça sınavlar ve yükselmelerin objektif ölçülerde sağlanması elbette kendiliğinden ortaya çıkacak bir zorunluluktur.
2-Bu anlayışla birlikte teşkilatlanmadaki anlayış değişikliği de önemlidir. Artık günümüzde dikey hiyerarşik yapının devri bitmiştir. Örgütlenmede yatay hiyerarşik yapı gereklidir. İster özel sektör, isterse kamu sektörü olsun, formaliteyi artıracak ve kırtasiyeciliği çoğaltacak birimlere ihtiyaç yoktur.
3-Yatay hiyerarşi proje bazlı birimleri gündeme getirecektir. Proje bazlı birim kurulması çağdaş yönetimin gereğidir. Artık klasik bakış açısı bir tarafa bırakılmalıdır. Proje ve hedef varsa birim olmalıdır. Proje ve hedefi olmayan ve geleneksel (klasik) anlayışla bir Bakanlık içerisinde yer almış tüm birimler kapatılmalıdır.
4-Bir başka anlayış değişikliği de yönetim değil yönetişimin yaygınlık ve geçerlik bulmasıdır. Yönetişimde keskin şekilde yöneten ve yönetilen ayrımı yoktur. Herkes el birliği ve gönül birliğiyle kurumun hedeflerinin gerçekleştirilmesi için çalışmaktadır. Yönetim klasiktir ve eskide kalmıştır. Klasik ve eski kuralların uygulandığı yerde yönetişim olmaz. Günümüzdeki toplumları yönetimle (tepeden inmeci metotlarla) idare etmek zordur ve artık yönetim zamanı değil, yönetişim zamanıdır.
5-Klasik Yönetim devri tarihin derinliklerine gömülmelidir. Klasik Yöneticiler, hukukun üstünlüğünü değil üstünlerin hukukunu esas alırlar. Doğruluğu, adaleti ve hakkaniyeti değil, yağcılığı, yalakalığı ve nefsin arzularını gözetirler. Klasik Yöneticilerin koltuk uğruna feda etmeyecekleri değer yoktur. Klasik Yöneticilerin elinden her şeylerini alın, yalnız o oturduğu makam koltuğunu almayın. Maalesef, durum bu kadar vahim ve bu kadar rezildir. Bu rezil durum artık bir son bulmalıdır.
6- Adalet, ahlak ve etik değerlere sözde değil özde önem veren bir yapı ve sistem oluşturulmalıdır.
7-İşi doğru yaptırmak mühim olduğu kadar doğru işi doğru yaptırmak daha mühimdir. Doğru işe yoğunlaşma gerektirecek bir yapı ve sistem oluşturulmalıdır.
8-Şimdiye kadar, “risk yönetimi, iç kontrol, etkinlik, verimlilik, şeffaflık ve hesap verebilirlik” gibi çağdaş yönetime ait kavramlar yalnızca sözde kalmıştır. Bu hususlar sözde kalmamalı ve hayat geçirilmelidir.
Yukarıda 8 maddeyle stratejik yönetime dair kural ve ilkeleri ve yapılması gerekenleri sıraladım. Bu 8 ilke, bu 8 kural hem kamu ve hem de özel sektörü etkili, verimli ve ekonomik bir yönetime kavuşturacaktır. Aklın yolu bu ilke ve kurallardan geçer.
İnşallah, hem kamuda, hem özel sektörde bu stratejik bakış açısıyla etkili ve verimli yönetimler icra edilir. Böylece kamuda en yüksek kamu yararı ve özel sektörde de en yüksek kârlar elde edilir. Elde edilen yüksek kârlar tekrar ekonomiye döndürülerek istihdam artırılır. Temennimiz ve düşüncemiz budur. Vesselam…