Kamu yönetiminde etkili denetim şart
Ülkemizde, maşallah, isminde “denetim” geçen onlarca kurul var. Hatta kurul olduğu gibi kurum ve kuruluş var. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Devlet Denetleme Kurulu, Kamu Denetçiliği Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu gibi kurum ve kurulların isminde denetim var. İsminde denetim olmasa da tamamen denetimle sorumlu ve yetkili kurum var. Bu kurum aynı zamanda yüksek bir yargı kurumudur. Tahmin etmiş olmalısınız. İsmi Sayıştay. İsminde denetim olmasa da denetim ağırlıklı kurumlar var. Mesela, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu. Bu kurumun asıl işi enerji piyasasının düzenlemek olduğu gibi aynı zamanda denetlemektir de.
Kurumların kendi iç birimleri arasında da isminde denetim olan onlarca birim mevcuttur. Piyasaya Gözetimi ve Denetimi Genel Müdürlüğü gibi. Bu genel müdürlük ismi sonradan değişti ve ismi Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü oldu. Piyasa gözetimi ve denetimi ile ilgili Bakanlık sayısı neredeyse 10 adettir. Neredeyse her bakanlık kendi görev alanıyla ilgili olarak piyasa denetimi ile yetkili ve görevlidir. İsminde denetim olan ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü de mevcuttur.
Bir de bunların yanında bizzat mesleki olarak denetim birimleri mevcuttur. Bazı kurumlarda Teftiş Kurulları, bazı kurumlarda Denetim Kurulları ismiyle görev yapan bu birimler bizzat teftiş ve denetimle görevli ve yetkilidir. Tabi bu birimlerin yanında İç Denetim Birimleri ve Kontrolörlükler de bizzat denetimle görevli ve yetkilidir.
Bir de Ülkemizde başlı başına vergi denetimiyle ilgili Vergi Denetim Kurulu vardır. Orada Vergi Müfettişleri görev yapmaktadır.
Sözün özü, bir kısmının ismini belirttiğimiz onlarca kurum ve kuruluşta Müfettiş, İç Denetçi, Kontrolör, Murakıp, Denetçi, Denetmen, Uzman, Tetkikçi, Muhakkik, Dernek Denetçisi, Vergi Müfettişi ve benzerleri şeklinde, yüzlerce unvanlardan oluşan binlerce görevli denetim alanında çalışmaktadır.
Eskiden bir de Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu var idi. Kamu iktisadi kuruluşlarını denetlerdi. Sonradan kapatıldı ve bu denetleme işini Sayıştay’a verdiler.
Evet kamu yönetiminde denetim iş ve işlemlerinde manzaray-ı umumiye böyle. Tablo oldukça cafcaflı, resim oldukça rengarenk.
Şimdi bu ahvalde insanın aklına şu soru geliyor.Bu kadar çeşitli denetim birimi ve bu kadar cafcaflı denetim unvanlarına ve çok sayıda denetim görevlisine karşılık, Ülkemizin Kamu Yönetimindeki denetimin etkinliği nedir, nasıldır? Sözü uzatmaya ve dolandırmaya gerek yok.
“Kamu yönetiminde denetim etkili değildir.”
Şimdi hemen şunu da belirtmeliyim.
“Kamu yönetimindeki denetimde etkinsizlik, verimsizlik ve ekonomiklikten uzak olmanın sorumluları asla ve kat’a denetim görevlileri olmayıp, asıl sorumlular sistem kuramayanlardır.” Bizim derdimiz üzüm yemektir. Bizim derdimiz bağcıyı dövmek değildir.
Sorunun sorumlusunu kısaca belirttikten sonra, etkili, verimli ve ekonomik bir denetim için sistem önerisi geliştirelim:
Özellikle şunu da burada belirtmeliyim. Biz bu yazımızda idari denetim hakkında görüş ve düşünce belirtiyoruz. Yasama denetimi, Yargı denetimi, Ombudsman denetimi gibi yüksek denetim türleri yazımızın kapsamı dışındadır. İdari denetim için sistem önerimi şöyle kısaca sunmak isterim. Önce en yüksek denetim kurumundan yani Sayıştay’dan başlayalım.
1-Sayıştay denetimi denildiğinde düzenlilik ve performans denetimi akla gelir. Düzenlilik denetimi denildiğinde de mali denetim ve uygunluk denetimi akla gelmektedir. Sayıştay Kanununda performans denetimi, idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu denetimler oldukça formel ve harcanan paranın yerinde olup olmadığından daha çok, mevzuata uygun olup olmadığının gözlemlenmesi şeklinde tezahür etmektedir. Kamu idarelerinde 100 birimlik harcama yapılmış ise uygulamada bu tutarının ancak %15’inin denetlendiği de bir gerçektir. Geri kalan %85 ne oluyor? Belli bir süre sonunda (iki ya da üç yıl içinde denetim görmezse) otomatikman denetim görmüş gibi dosyaları kapatılıyor. Sayıştay daha da güçlendirilmelidir. Yerindelik denetimi yapamayan yalnızca mali, uygunluk ve performans denetimi yapan denetim organı olma hüviyetinden kurtarılmalıdır. Sayıştay yerindelik denetimi de yapmalıdır.
2-Devlet Denetleme Kurulu da Cumhurbaşkanının gerekli gördüğü konularda, kamu kurumlarında inceleme, araştırma ve denetleme yapabilmektedir. Devlet Denetleme Kuruluna 2018 yılından sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra yeni yetki ve görevler verilmiştir. Buna göre, kamu kurum ve kuruluşlarının teftiş ve denetim birimleri (iç denetim birimleri hariç) arasında koordinasyon ve uyumlaştırma faaliyetlerini yürütmek görevi Devlet Denetleme Kurulu’ndadır. Devlet Denetleme Kurulu (DDK) da güçlendirilmeli ve görev alanında daha bariz ve daha somut görevler icra edecek mevzuat yapısıyla donatılmalıdır.
3-Tüm kamu kurum ve kuruluşlarındaki farklı isim ve farklı yapılanma içerisindeki denetim birimleri yeknesak hale getirilmelidir. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki denetim birimleri idari yönden bağımlı olsalar da fonksiyonel olarak bağımsız hale getirilmelidir. Bunun için DDK görev üstlenmeli ve tüm kamu yönetimindeki denetim-teftiş iş ve işlemleri için üst kurul hüviyetine kavuşturulmalı, ya da bu iş için ayrı bir üst kurul oluşturulmalıdır. Teftiş ve denetim kurulları yalnızca idari yönden bağlı bulunduğu kuruma bağlı olmalı, görev açısından bağımsız olmalıdır.
4-5018 sayılı Yasa’dan gelen yetki ve görevlerini kullanan İç Denetim Birimleri güçlendirilmeli, kamu yönetiminde kurumsal kapasitenin geliştirilmesi ve performansın ölçülmesinde daha etkili olarak görev yapmaları sağlanmalıdır. İç Denetim Birimleri 15 yıldır Ülkemizin kamu yönetiminde mevcut olsalar da birimleri dahil sanaldır, birim başkanlıklarına teşkilat kararnamelerinde yer verilmemektedir. Birim başkanlıkları iç yazışma ve görevlendirme ile çalışma yaptıkları için güçsüzdür. İç Denetçilerin üst kurulu mahiyetinde bir kurul (İç Denetim Koordinasyon Kurulu İDKK) mevcuttur. Ancak bu kurul oldukça zayıf ve güçsüz konumdadır. Bu Kurul’un yapısı güçlendirilmeli ve görev ve yetkileri artırılmalıdır.
5-Teftiş Başkanlıklarının az sayıdaki Müfettişlerle yalnızca inceleme ve soruşturmayla yetkili ve görevli kılınmaları gerekir. Rehberlik işi, teftiş işinden ayrı bir konudur. Bu hususta kesin bir ayrım gidilmeli ve rehberlik, kuruma değer katma ve risklere odaklanarak etkili kurumsal kapasite oluşturma işi İç Denetime bırakılmalıdır.
6-Vesayet denetimi denilen ve İçişleri Bakanlığı teftiş ve kontrolörlük birimlerinin belediyeler üzerindeki denetim ve soruşturma yetkisi daha çok mali denetimler şeklinde gerçekleştirilmelidir. Belediyeler özellikle merkezi bütçeden alıp da harcadığı her kuruşun hesabını vermelidir.
7-Odalar, Borsalar ve STK’lara yönelik denetimler için alanında uzman ve bilgili denetçiler yetiştirilmeli, her önüne gelen Odalar, Borsalar ve STK’lara yönelik denetim yapmamalıdır. Bunun için görev ve yetkileri net olarak belirlenmiş ve gerekli nosyon ve formasyona sahip denetçiler atanmalı ve onlar vasıtasıyla denetimler gerçekleştirilmelidir.
8-Piyasanın kontrolü ve iş hayatına yönelik denetimler de aynı Odalar, Borsalar ve STK’lara yönelik denetimler de olduğu gibi iyi yetiştirilmiş ve gerekli nosyon ve formasyona sahip denetçiler vasıtasıyla gerçekleştirilmelidir.
9-Kamu yönetimindeki tüm denetçiler sertifikalı olmalı ve sertifikalar 3 yılda bir yenilenmelidir. Sertifikasız ve yeterliliği olmayan hiçbir denetçi çalıştırılmamalıdır.
İşte bu 9 husus sağlandığında kamu yönetiminde etkili denetim sağlanmış olur. Kamu yönetiminde etkili denetim şarttır. Aksi halde yolsuzluk, savurganlık ve ekonomik krizler artacaktır.
Tüm denetim birimlerinin etkili, ekonomik ve verimli bir yapıya kavuşturulması dileğimle yazımı burada noktalıyorum.