Fransa’daki olaylar ve Müslümanların ayağa kalkışı

Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

Tüm Yazıları

Üstadımız Necip Fazıl Kısakürek’in,

“İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;

Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.” şeklinde başlayan muhteşem seslenişi, Sakarya Türküsü isimli şiir,

“Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;

Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..” haykırması ile son bulur.

Çok manidar bir haykırış ve özellikle bu günlere hitap eden bir sesleniş bu.

Ey Müslüman! Özellikle son 100 yıldır yüzüstü çok süründün, haydi kalk ayağa, haydi kıyam vaktidir.

Fransa’daki olaylar, inşallah, Fransa’nın ve tüm sömürgeci güçlerin yıkılışı ve tarihin çöplüğüne atılışı ile son bulur.

Fransa’daki halk olayları ve özellikle gençlerin sergiledikleri eylemler inşallah, Fransa’nın ve tüm sömürgeci Devletlerin son buluşu ile noktalanır.

Herkesin gözü önünde Fransa’da yaklaşık 10 gündür halk olayları ve şehir şehir (özellikle büyük şehirlerde) adeta bir kıyam (ayağa kalkış ve zulme dur diyen bir haykırış) sürmektedir.

Peki bu olayların nedeni nedir? Tabi öncelikle şunu belirtmek gerekir. Halkta, özellikle Fransa’daki Haçlı saplantısında olmayan halkta, büyük bir rahatsızlık var.

Bu rahatsızlığın nedeni şudur:

Avrupa’nın genelinde ve özellikle Fransa, Hollanda, Belçika, Yunanistan, İsveç, Norveç gibi Ülkelerde, Dinimiz İslam’ın değerlerine yönelik hakaretler ve saldırılar ve İslam Düşmanlığı dalga dalga yayıldığından, bu durum, halka (daha doğrusu insaf sahibi, vicdan sahibi halkta, Haçlı saplantısında olmayan halkta) rahatsızlık meydana getirmiştir.

Bilindiği üzere Fransa’dan önce Yunanistan karışmıştı. Yunanistan’da halk olayları ve özellikle gençlerin katıldığı eylemler meydana gelmişti. Yunanistan’daki o olayların nedeni de Müslümanlara yönelik ayrımcılık ve Haçlı saplantısından kaynaklanan dışlamadır.

Yunanistan açıklarında mülteci taşıyan “Adriana” isimli büyük balıkçı teknesi 14 Haziran 2023'ün erken saatlerinde alabora olmuş ve içerisindeki 600 Müslüman mülteci göz göre göre ölüme gönderilmiştir. Yunanistan’ın bu ilk vukuatı değil. Yunanistan bundan önce de Müslümanların içerisinde bulunduğu nice nice gemiyi ve mültecileri denizin soğuk sularına gömmüştür. Yunanistan’ın bu tavrı elbette Haçlı saplantısında olmayan özellikle gençlerin büyük tepkisini çekmekte ve o güzel yürekli (ister Hristiyan olsun, ister Müslüman olsun, isterse hiçbir dine mensup olmasın, o iyi kalpli) gençler Yunanistan’da eylemler yaparak Yunanistan’ın yetkili makamlarının mülteci politikalarını protesto etmişlerdi.

Yunanistan’da 14 Haziran’da meydana getirilen bu faciadan sonra 13 gün sonra Fransa’da bir başka olay meydana getirildi. Olayı meydana getirenler, yine, ister Hristiyan olsun, ister Müslüman olsun, isterse hiçbir dine mensup olmasın, iyi kalpli ve güzel yürekli insanlardır, Haçlı saplantısında olmayan Fransa vatandaşlarıdır.

Olayların nedeni şudur; 27 Haziran 2023'te, Cezayir asıllı Müslüman, 17 yaşındaki Nahel Merzouk polis tarafından kurşunla vurularak öldürüldü. Fransız yetkililer, Müslüman genç Merzouk'u vuran polis memuru hakkında önce hiçbir şey yapmadı. Ancak halk olayları ve özellikle gençler Fransa’da sokak sokak, meydan meydan olaylar gerçekleştirip ve eylemler yapınca, o polis "kasten adam öldürme" suçundan dolayı tutukladı. Buna rağmen Fransa’da olaylar dinmemekte ve devam etmektedir.

Fransa’daki hakkı ve adaleti savunan güzel yürekli ve iyi kalpli gençler demokratik haklarını kullanarak sokak sokak, meydan meydan hakkın ve adaletin gerekliliğini haykırmaktadırlar.

Fransa’daki olaylar büyüktür. Fransa’daki halk eylemleri ve olaylar, Fransız polisinin şiddetiyle daha da genişlemektedir.

Fransa’daki halk olayları ve gençlik eylemleri şunu açıkça gösteriyor.

Avrupa’daki Haçlı saplantısında olanların zulmü ve özellikle de Müslümanlara yönelik şiddet ve ayrımcılık artık haddi aşmıştır ve karşı konulmalıdır. Masumlara, mazlumlara, özelikle de Müslümanlara yönelik şiddete, ayrımcılığa ve ırkçılığa asla geçit verilmemelidir.

Fransa’daki olaylar bu talebin bir yansımasıdır.

Talep şudur ve tekrar yazıyorum talebi:

Masumlara, mazlumlara, özelikle de Müslümanlara yönelik şiddete, ayrımcılığa ve ırkçılığa asla geçit verilmemelidir.

Yeter artık Haçlı saplantısındaki ırkçı Avrupa yeter!

Avrupa Devletleri artık Avrupa Birliğinde mi karar alıyorlar, kendi parlamentolarında mı karar alıyorlar, ırkçılığı ve Müslüman Düşmanlığını engelleyecek ciddi adımlar ve etkili kanunla çıkarmak zorundadırlar.

Öyle seyirci kalarak ve “bir şeyler yapıyormuş gibi davranıp da ırkçılığı el altından, perde arkasından destekleyemezsin Avrupa!” Desteklersen başına daha çok olaylar gelir Avrupa!

Kendine gel Avrupa! Avrupa bir Haçlı topluluğu ve yalnızca bir Haçlı toprakları gibi görülürse ve Haçlı fanatizmi devam ederse, Avrupa’da daha çok olaylar olur. Avrupa’da Müslümanlar ayağa kalkmıştır. Avrupa’da insanlık ayağa kalmıştır. Elhamdülillah.

Evet, Avrupa’da sırf Müslümanlar değil, hakkı ve adaleti savunan insaflı gençler başta olmak üzere, akl-ı selim sahibi herkes ayağa kalkmıştır.

Ayağa kalkan halkın haykırışı şudur; “Dünya hepimizin yaşadığı, hepimize ait bir yerdir. Kimse kimseden üstün değildir. Her insan, hangi ırktan olursa olsun, hangi dinden olursa olsun, önce insandır ve adil davranılması gereken kutsal bir varlıktır. İnsanı kutsal varlık görmek şarttır. Bu Dünya bu bakış açısıyla ve insanın, ırk ve dininden bağımsız olarak önce insan olduğu gerçeğiyle adil ve hakkaniyet içerisinde ve Dünya nimetlerinden eşit ve dengeli pay aldığı yer olmalıdır. Mazlumlar, masumlar hakkını almalıdır.”

Haykırışımız ve ayağa kalkış nedenimiz budur.

“Bu Dünya, özellikle ezilmiş mazlum halkların da Dünya nimetlerinden eşit ve dengeli bir şekilde pay alarak yaşadığı bir yer olmalıdır.”

Vesselam…