Ey Müslüman korkma ve güven!
İstiklal Marşımız, “korkma” diye başlıyor. Ben de yazıma “korkma ve güven” diye başlıyorum.
Korkma ve güven Ey Müslüman! Allah'a tevekkül et ve teslim ol.
İçindeki iman ile, umut ile, emin adımlarla, doğruluk ve iyilikle adım adım ilerle. Varacağın yer huzur ve kurtuluştur.
Deprem mi oldu? Yıkıldın mı? Evsiz, yurtsuz mu kaldın? Dünyaların mı yıkıldı? Çaresiz, acılar ve çileler içinde mi kaldın?
Korkma ve güven Ey Müslüman! Allah'a tevekkül et ve teslim ol. İçindeki iman Nur’dur, seni aydınlatır ve huzura kavuşturur.
Unutma ki, Allah’tan asla umut kesilmez. Allah’tan umut kesenler, ancak inkarcılardır.
“Ey oğullarım! Gidin de Yûsuf'u ve kardeşini iyice araştırın, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü inkâr edenlerden başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez.” (Yusuf Suresi, 87)
"Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir." (Nur Suresi, 55)
Bu Ayet-i Kerimeler seni bilinçli eylesin ve korkulardan emin kılsın. Vallahi, Nur üstüne Nur’dur Kur’an ve ayetleri.
Bir müminin bugününü ve geleceğini tanzim eder ve onu diri tutar, parlak ve aydınlık kılar. Korkularımız olsa da, bu insanlık gereğidir. Her daim umutluyuz.
Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (asm), ölüm döşeğinde olan bir genci ziyaret etti ve ona “Kendini nasıl buluyorsun?” diye sordu. O da “Ey Allah’ın Resulü! Vallahi, ben Allah’ın rahmetini ümit ediyorum, ama günahlarımdan da korkuyorum.” diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.m), "Böyle bir konumda olan bir kulun kalbinde bu iki husus birlikte yer almışsa, muhakkak ki Allah, ona ümit ettiği şeyi verir, korktuğu şeyden de emin kılar” buyurdu. (Hadis-i Şerif)
Bu Hadis-i Şerif’in huzuru ve güveni ısıtsın yüreğini. Ayetler ve Hadisler bizim iki temel istinat noktamızdır. Bu iki temel dayanak noktamızdan başlayıp sesleniyorum:
“Korkular bizi hiçbir zaman esir alamaz. Vallahi umutlarımız, korkularımızın bin katıdır ve ondan binlerce daha büyük genişliktedir. Böylece korkularımız, bir nokta dahi yer tutamaz ve yok olur gider.”
Ve bu iki dayanak noktasına bir de alimlerimizin umut ve güven ile hareket etmemiz gerektiğine, istikbalimizin ve yakın geleceğimizin Nur ile dolu olduğuna, aydınlık bir sabahın bizi beklediğine dair müjdelerini ekleyelim.
"Ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslam’ın sadası olacaktır!" (Bediüzzaman Said Nursi)
Evet, biz hem Dünya’da ve hem Ahirette mutlaka huzur ve aydınlık üzere olacağız. Gece sabaha mahkumdur. Kış da bahara çıkar
Zor günler, karanlık gider, kolaylık ve aydınlık gelir. Ruhlara huzur ve güven verir. Bir Ezanı Muhammedî nasıl okunduğunda mü’min ruhlara huzur ve güven veriyorsa, vallahi şu yazdıklarım da huzur ve güven vermelidir. Çünkü kaynağı aynıdır.
“Bu ezanlar ki şahâdetleri dinin temeli.
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.”
Mehmet Akif Ersoy Üstadımızın beyan ettiği gibi biz de beyan eder ve iman ederiz ki bu ezanlar umut ve güven kaynağıdır.
Evet, Ayet-i Kerimeler, Hadis-i Şerif’ler, Alimlerin müjdeleri ve okunan Ezan-ı Muhammedi’ler, göklere yükselen Bayrağımız, bizi her daim diri ve ayakta tutar. 4 noktadan bizim temelimizdir ve dört dörtlük bir güvence verir.
Aynı bir evin dört temeli gibidir, bu dört temel. Dört yerde dört temel olmazsa, dört direk olmazsa bir ev olur, bir bina kurulur mu? Elbette olmaz ve kurulamaz.
İşte ayetler, hadisler, alimlerin rehberliği ile okunan ezanlar ile istiklalimizin sembolü bayrağımız bize dört dörtlük bir güvence veriyor. Bir evin dört köşede, dört sütunun üzerinde evin tam olarak kurulması için beşinci bir bölüme ihtiyaç var. O da evin çatısıdır. İşte o çatı da bizim beşinci unsurumuzdur ki, umutlarımız ve güvencemizdir.
Evet, beşinci güvencemiz de hiçbir şeyin sürekli ve böyle devam edemeyeceğine dair gözlemlerimizdir. Ve bu gözlemlerimiz ışığında umutla çalışmamız gerekliliğidir.
Her kışın bir baharı ve her gecenin bir neharı (sabahı) vardır. Bu kesin bir gerçektir.
Evet, evin çatısı, dördüncü unsurdan sonra bize lazım olan ve evin çatısı hükmünde olan beşinci husus, çalışmaktır, umut ve güven duymaktır.
Müslümanlar bu 5 noktadan hareketle hiçbir hüzün ve hiçbir umutsuzluk taşımadan emin adımlarla hedefe yürüsünler.
Çok yazmaya gerek yok. Bir Sure’nin meali ile huzurlarınızdan ayrılıyorum. Başka bir huzura doğru gidiyorum. Şimdi sabah vakti. Sabah namazımı kılacağım, inşallah.
1. Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
2,3. Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?
4. Senin şânını yükseltmedik mi?
5. Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
6. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
7. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.
8. Ancak Rabbine yönel ve yalvar.
(İnşirah Suresi)