DENETİMSİZ YÖNETİM OLMAZ!

Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

Tüm Yazıları

Denetim hakkında yazmak için bilgisayarın başına geçtim. Başlıkta ne olsun diye uzun uzun düşündüm. Önce başlık olarak “Denetim, Denetim, Denetim” yazdım. Sonra “Denetimsiz Yönetim Olmaz” başlığında karar kıldım. Esasında başka başlıklar da olabilirdi. Şu başlıkları da düşündüm: “Denetim Üzerine Düşünceler”, “Denetimden Korkmak Değil, Denetimsizlikten Korkmak Gerek”, “Denetim ile Yönetim Birbirine Düşman Değildir.” Bunun gibi daha onlarca başlıklar da düşünülebilir. Şurası muhakkak ki, her başlıkta anlatılmak istenen “denetimin gerekliliği ve olmazsa olmaz bir şart oluşudur.”

Gerçek budur. Dünyanın her yerinde denetim de, yönetim de bir madalyonun iki yüzü gibi, birbirinden ayrılmaz görülür.

Gerçek budur amma, gel gör ki, “denetime soğuk bakan, denetimi “öcü” gibi gören, denetimi bir fren ve yönetimi engelleyen bir mekanizma gibi gören kafalar da yok değil. Bu kafalar yönetim kademelerinde üst görev yapma fırsatı dahi yakalamış olabilirler. Esasında bu kafaların çoğu (maalesef) yönetimde yer buluyor.

Evet, bu kafalar her yerde var. Bu kafalar bizim Ülkemizde de var, başka Ülkelerde de var. Bu kafalar normal zamanlarda çok da fazla denetimi önemsemez de, her ne hikmetse, başları sıkıştığında hemen denetimi devreye sokarlar. Mesela, bir yerde olay olur, Yönetim mevkiinde olanlardan peşpeşe demeçler gelir. “Müfettiş gönderildi. Müfettiş raporu bekleniyor. Müfettişler suçluları bulacak” gibi demeçler birbirini izler. O olayın sıcaklığı unutulduğunda, yine bildik tavırlar devam eder ve “eski tas, eski hamam” dedikleri manzara yaşanır.

İster ismi müfettiş olsun, isterse ismi iç denetçi olsun, isterse de kontrolör olsun, denetim görevini yapanlar kriz zamanında değil, her zaman gereklidir. Denetim görevlerini yapanlar riskler zarara dönüştükten sonra değil, riskler zarara dönüşmeden önce gereklidir. Risk odaklı denetim diye bir kavram var. Risk odaklı denetim iç denetçiler tarafından uygulanır. Bu denetimde, her bir konu ve iş süreçleri değil, öncelikli olan süreç ve konular denetim kapsamına alınarak, gelecekte tehdit ve tehlike olan sorunlara baştan neşter atılır. Tabi, iç denetçinin gösterdiği yolun ve geliştirdiği önerilerin hızlıca yerine getirilmesi gerekir.

Yukarıda denetimi engel gibi gören kafaların, başları sıkıştığında denetim elemanlarından yararlandıklarını belirtmiştim. Bu kafalar, bazen de, kendi başarısızlıklarını denetim elemanına da yıkarlar.

Bundan yıllar önce (2004 yılında) yaşanan bir olayı buraya kaydedeyim. Bir Bakanlıkta aylık koordinasyon toplantısı yapılmakta iken, bir birim amirine Bakan sorar, “siz anlatın bakalım, ne yaptınız bugüne kadar?” Birim amiri söze şu cümlelerle başlar; “ne yapacağız Sayın Bakanım, müfettiş zulmünden, hiçbir şey yapamadık.” Toplantıda önce kısa bir sessizlik, ardından büyük bir kahkaha fırtınası kopar. Ağlanacak halimize gülüyoruz işte. Çalışmayan, iş üretemeyen, her zaman bahane bulur. O birim amiri de “müfettiş zulmü” diyerek zevahiri kurtarmış anlaşılan. Ya da üst amirlerinin gözüne girmek için müfettişi kötülemesi gerektiğini düşünmüş de olabilir. Sebep neyse ne? Çok da önemli değil!

Tabi burada, şunu da belirtmek gerekir. Müfettiş ya da denetçinin fazla ağırlığı ya da korkusu, yönetimin çalışmasına engel olabilir. Bu da denetçi ya da müfettişin kusuru değildir. Müfettiş ya da denetçi kendi kafasına göre iş yapan bir kamu görevlisi değildir. Mutlaka bir onay üzerine denetim ya da teftiş yapmaktadır. Öyle bir sistem kurulmalıdır ki, denetçi ve müfettiş bir “öcü” gibi görülmemelidir ve denetim elemanından kimse korkmamalıdır. Tabi, yanlış yapan, hata yapan ve usulsüzlük yapan elbette denetim elemanından korkar. Onlar bizim için ölçü değildir. Bunun yanında, hata ve yanlış yapan, kasıtlı davranan denetim elemanları da seyrek de olsa mümkündür. O tür denetim elemanları da bize ölçü değildir. Bizim ölçümüz, denetimin belirli bir sistem içerisinde periyodik olarak ve özellikle riskli alanlarda mutlaka gerçekleştirilmesi gerektiğidir.

Yazıyı uzatmaya gerek yok. Yazımın sonunda şunu belirtmek istiyorum. Denetim, ister kamuda, isterse özel sektörde olsun, bir yönetim için çok elzem bir gerekliliktir. Denetim yönetime yardımcı olur. Bir klasik sözde belirtildiği gibi, “denetim elemanı bağlı olduğu amirin eli, gözü ve kulağıdır.” Özellikle riskli alanlarda denetimler yapılmak suretiyle muhtemel zarar ve olumsuzlukların önlenmesi denetimle mümkün olur.

Böylece şu sonuca varıyoruz: “Denetimsiz yönetim olmaz. Ancak, denetim sistemi çok iyi kurulmalıdır. Denetim bir “öcü” gibi görülmemelidir.”

Ülkemizde maalesef normal zamanlarda denetimin önemi çok kişinin aklına gelmez. Mesela bir maden faciası olur, örneğin Soma’da 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen maden faciasından sonra birçok yetkilinin dilinde “denetim, denetim, denetim” sözcüklerini duyduğumu hatırlıyorum. Yönetici, başı sıkışmadan denetimin önemini maalesef kavrayamıyor.

Ahmet Sandal