Çalışmak sağlıktır çalışmak mutluluktur
“Çalışmak, çalışmak ve çalışmak” hayatın içinde, mutlu ve sağlıklı kalmanın en kestirme ve en açık formülü bu.
Biz, çalışmadan ve emek harcanmadan da para kazanılacağı ve bu kazanılan parayla mutlu olunacağının zihinlere habire pompalandığı zavallı bir toplumda büyüdük.
Biz derken sanmayın ki, yalnızca kendimi ve kendi kuşağımı kastediyorum. Biz dediğim 70 milyon insan.
Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan insanlar olarak bizlere kolaycılık, bedava kazanç, şans oyunları, kumar ve benzeri haksız kazançlar örnek olarak sunulmadı mı, anlı-şanlı gazetelerde, kanalizasyon misali televizyonlarda.
Evet, maalesef bu bir gerçek. Milli piyango, kazı kazan, iddaa falan filan şans oyunları revaçta.
Hayalci toplumun parayla uyuşturulmuş fertleri, emek harcamadan kazanacağı parayla mutlu olacağını sanıyor.
Acıyorum ve hayıflanıyorum böyle düşünenlere.
Para dediğin nesne olmadığı zaman değerlidir.
Olduğu zaman seni geçici süreyle mutlu eder. Fakat başka mutluluklar ararsın.
Bedavadan gelen para çok olunca, seni hayata bağlayan ve didinip çalışmanı gerektiren bir ortam da ortadan kalktığı için, havai, envai türdeki eğlenceden de kısa bir hâz alırsın.
Bir müddet sonra, kafanı yastığa koyduğunda uyuyamazsın, yediğin yemekten tat alamazsın, yaşadığın hayatta mânâ bulamazsın.
Onun için, formül açık, mutluluk ve sağlık formülümüz, “çalışmak, çalışmak ve çalışmaktır.”
Kur’an-ı Kerim’de nice hikmetler, ince sırlar var. Okuyup da tefekkür edene ve tefekkürden sonra kendisine çeki düzen verene ne mutlu.
İnşirah Suresi 8 ayet. İnsanın içini açan bir sure. Zaten, Fatiha’dan başlayarak tüm sure ve ayetler mü’minin içini açar ve genişletir Allah’ın izniyle.
Fatiha da açma, genişleme, ferahlama anlamına gelir, İnşirah da öyle. İnşirah Suresi sekiz ayet. Sekiz rakamını çok severim. Sekizde ferahlama ve açılma olduğunu düşünürüm.
Genelde insanların çoğu yedi rakamına bayılır. Ben nedense, hep sekiz rakamını çok yakın ve uygun gördüm kendime. Aynen 19’u değil de 17 rakamını yakın ve uygun gördüğüm gibi.
Neyse asıl konumuz bu rakamlardaki hikmetler değil. Asıl konumuz, Kur’an’dan çalışmanın ve yorulmanın ferahlama getireceğine dair işaretlerdir. İnşirah Suresi’nde Yüce Rabb(cc)imiz, “1.(Ey Muhammed!) Biz, senin göğsünü yarıp-genişletmedik mi? 2.Ve yükünü indirip-atmadık mı? 3.Ki o, senin belini bükmüştü; 4.Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi? 5.Şüphesiz, zorlukla beraber bir kolaylık vardır. 6.Gerçekten güçlükle beraber bir kolaylık vardır. 7. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. 8.Ve yalnızca Rabbine rağbet et.”
İşte hayattaki sağlık ve mutluluk formülü bu ayette sıralanmış. Rabbim (cc) ne güzel ayan beyan açıklamış.
Bir işi bitirdiğinde, boş durma başka işe koyul.
Sakın ha boş durma. Boşluk insanı ya cinnete ya dehşete götürür.
Boş adam ya delirir ya da kendisine, çevresine, başkasına bela olur.
Yunanlı Filozof Platon’a atfedilen bir söz vardır: “Boş insanın kafası, şeytanın çalışma masasıdır.” Allah saklasın ve korusun.
Gazete haberlerinde genelde üçüncü sayfada yer alan cinayet, cinnet, dehşet haberlerini okuduğunuzda yüzde doksan dokuzu boş adamlardan kaynaklandığını anlarsınız.
Bu satırları yazmamın nedeni, bundan beş yıl kadar önce, iznimi kullanırken Pazarcık’taki evimizde her sabah müşahede ettiğim bir güzel gözlemdir. Babam her sabah daha saat altı yedi iken ve insanlar büyük ekseriyeti uykuda iken, evimizin yan tarafında bulunan küçük tezgahının başına geçiyor ve ahşaptan küçük ev ihtiyaç malzemeleri üretmek üzere, çekiçle çivisini çakıyor, bıçkıyla tahtasını kesiyordu. Yaşı 80’den fazla olan Babamın mesleği marangozluktu. Artık Bağ-Kur’dan emekli olduğu ve Kardeşim Hacı dışındaki çocuklarının hepsi de büyüyüp iş-güç sahibi olduklarından parasal anlamda çalışmaya ihtiyacı yoktu. Ancak, buna rağmen her sabah erkenden başlıyordu çalışmaya. Birden kafam dank etti. O çalışma para için değildi. Hayata bağlanmak içindi. Boş durmamak içindi. Çünkü, Kur’an-ı Kerim’de de beyan edildiği üzere, bir işi bitirince hemen diğerine koyulmalıydı. Her zorluğun içinde mutlaka kolaylık vardı. Evet, bunları düşündüm. Ve Babamı takdir ettim. Allah ondan razı olsun. En güzel hayat hikayesini bizzat hâliyle, yaşantısıyla çevresindekilere her gün anlatıyordu.
Tabi anlayanlara. Sözün özü, çalışmak mutluluktur, çalışmak sağlıktır. Helalinden üretmek ve kazanmak, bu kazandıklarıyla çevresindekilere yardımcı olmak dünyadaki en güzel mutluluk, dünyadaki en güzel hususiyettir.
Not: Bu satırların yazılmasına vesile olan Babam, 5 Kasım 2022 günü vefat etmiştir. Ruhuna lütfen bir Fatiha.