Ani ve fevri hareketler zarar getirir empati huzur getirir

Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

Tüm Yazıları

Halim ve selim yaşamak ve ani ve fevri hareketlerden kaçınmak dünyevi mutlulukların başıdır. Dünya’da huzurlu yaşamak isteyen ani ve fevri hareketlerden kaçınsın ve halim ve selim yaşasın.

Ani ve fevri hareketler öfkeden ve sinirden kaynaklanan hareketlerdir. Bir insana öfke ve sinir geldiğinde akıl gider. Demek ki, insanlar ani ve fevri hareket ettiklerinde akılları başlarında değildir. İnsanlar ani ve fevri hareket ettiklerinde akıllarını kullanmıyorlar demektir.

Halim ve selim olmak öyle bir sıfat ve öyle bir güzelliktir ki, Yüce Rabbimizin (cc) bir ismidir. Kur’an-ı Kerim’de 5 ayette Yüce Rabbimizin (cc) halim olduğu beyan edilmektedir. “Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır.” (İsra Suresi, 44). “Allah bilendir, halimdir.” (Ahzap Suresi, 51). “Doğrusu O, Halim'dir, bağışlayandır.” (Fatır Suresi, 41). “Şüphesiz Allah, bilendir, halimdir.” (Hac Suresi, 59). “Allah şekûrdur, halim'dir.” (Tegabün Suresi, 17). Bu sıfatlar Yüce Rabbimiz için ayetlerde belirtilen sıfatlardır. Bir de Saffat Suresi 101. ayette, “Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik” buyrulmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de “halim bir çocuk” olarak nitelenen kişi İsmail Peygamber’dir (as). Elhamdülillah. İbrahim Peygamber (as), Yüce Rabbimize (cc) dua ederek salih bir evlat istedi ve Rabbimiz O’na halim bir evlat verdi. Halim insan aynı zamanda salih insandır.

Yazımızın başlığı ani ve fevri hareketlerden kaçınmak ve Biz Halim ve Selim İnsanlardan bahsediyoruz. Bu insanlara dikkat çekiyoruz. Neden? Çünkü, Halim ve Selim İnsanlar ani ve fevri, öfkeli ve sinirli işler yapmazlar. Elhamdülillah.

Halim ve Selim ne demek? Onu da kısaca lügat manaları itibariyle açıklayalım: Halim demek, sakin, yumuşak huylu, uysal ve müşfik manalarına gelmektedir. Selim demek, sağduyu ve akıl ile hareket eden, barış ve doğruluk içinde yaşayan demektir.

Günümüzde halim ve selim insan sayısı ne kadar artarsa, huzur ve sürur da o kadar artar. Günümüzde halim ve selim insan sayısı ne kadar azalırsa, öfkeli ve sinirli insan sayısı o kadar artar. Öfkeli ve sinirli insanlar da devamlı fevri ve ani hareketlerde bulunurlar. Öfkeli ve sinirli hareketlerin sonu hüsran ve pişmanlıktır. Allah Bizleri bu duruma düşmekten ebeden korusun.

TV’lerdeki haberlerde görüyoruz, gazetelerdeki haberlerde okuyoruz. “Bir anlık sinirime yenildim. Bir anlık öfkemin kurbanı oldum” diye pişmanlık duyanları ve kendilerini paralayanları siz de duymuş ve görmüşsünüzdür. Bunlar, “öfke ile kalkan zararlar oturur. Son pişmanlık fayda vermez” diye özetlenebilecek durumlardır. Bu durumların tecrübesini önceden deneyen Atalarımız “öfkelenmeyin, bir anlık öfkeninizin kurbanı olmayın, sakin olun, pişman olacağınız hareketler yapmayın” diye gençlere devamlı surette öğütler vermiştir. Bu öğütleri dinleyenler ve aklına uyanlar her daim huzur bulur. Öğüt dinlemeyen ve nefsine uyanlar da her daim rezil olur.

Öfkelenmemek ve sinirlerimize hakim olmak için sırf Atalarımız mı öğüt vermiş? Hayır. Atalarımızdan önce Sevgili Peygamberimiz (asm) bu hususta asırlar öncesinden Bize şu tavsiyelerde bulunmuş ve Bize rehberlik etmiştir. Sizi bu hususta şu 3 Hadis-i Şerif ile baş başa bırakıyor ve tefekküre çağırıyorum: 1- Ebu Vail (ra) rivayet ediyor:
Urve İbnu Muhammed es’Sadi’nin yanına girdik. Bir zat kendisine konuştu ve Urve’yi kızdırdı. Urve kalkıp abdest aldı ve Babam, dedem Atiye (ra)’den anlatır ki, o, Resulullah’ın (asm) şöyle söylediğini nakletmiştir: “Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir. Öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın.” (Ebu Davud, Edeb 4) 2- İbnu Mes’ud (ra) rivayet ediyor: “Resulullah (asm) (bir gün), “Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?” diye sordu. Ashab (ra), “Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!” dediler. Resulullah (asm), “Hayır” dedi, “Gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir.” (Müslim, Birr 106) 3- Ebu Zerr el-Gıffari (ra) rivayet ediyor: Resulullah (asm) bize buyurmuştu ki: “Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne âlâ, geçmezse yatsın.” (Ebu Davud, Edeb 4)

Evet, bu toplumun en büyük meselesi asabi ve sinirli insanlar, öfkeli ve aceleci insanlardır. Bu insanların her an ve her saniye eğitime ihtiyacı vardır. Gerçekten de bu insanları kendi hallerine bırakmamak ve devamlı surette uyarılarla sakinleştirmeye çalışmak gereklidir. Bu uyarılar ve ikazlar elbette bir müddet sonra sonuç verecek ve öfkeli insanlar da sakinleşecektir. Bu sakinleşme için formül bellidir. Formül yukarıdaki Hadisi-i Şeriflerde açıklanmıştır. Bu formül Atalarımızın vermiş olduğu öğütlerde de mevcuttur. Bize düşen hayatımızda bu tavsiye ve öğütlere uymak ve hayatımızda her daim mutlu olmaktır.

Yazımın sonunda geçen gün yaşadığım bir olaya yer veriyorum: “Çorum'a seyahat ediyorum. Otobüsümüz Sungurlu Terminalinde yolcu indirdi. Ben de yolcu indirme sırasında hızlıca dışarıya çıkıp terminalin lavabosuna girdim. Lavabodan çıktım ki, otobüs hareket etmiş. Hemen bir taksi bulup otobüsü takip etmesini söyledim. Taksici bir taraftan otobüsü yakalamaya çalışıyor diğer taraftan da benimle sohbet ediyordu. Taksici bana, "Abi, bu terminalde böyle senin gibi otobüsünü kaçıran çok kişiyi otobüse yetiştirmeye çalıştım. İlk defa senin gibi "gülerek taksiye doğru geleni gördüm. Niçin sinirlenmediniz de güldünüz" dedi. Taksiciye şöyle cevap verdim: "Sana doğru gelirken, empati yaptım ve demek ki, benim bu taksiciye vermem gereken bir para ve onun da kazanması gereken bir rızk varmış diye" düşündüm. "Onun için gülüyordum" dedim. Gerçekten de birileri otobüsü kaçıracak ve ona yetişmek için de taksiye binecek ki, taksiciler de para kazansın." İşte bu empati bana huzur getirdi ve gülmeye başladım Empati yapmasaydım sinirlenmiş olurdum.

Kıssadan hisse: “Hayata her daim yalnız kendi açınızdan bakmayın. Hayata her daim karşınızdakinin de açısından bakın. Yani empati yapın. Unutmayın Dünya yalnız Bizim etrafımızda dönmüyor. Unutmayın Dünya yalnız Bize ait değildir.”

Bu sözlerimle birlikte, “tüm insanları ani ve fevri hareketlerden kaçınmaya çağırıyorum.” Tüm insanları empati yapmaya ve başkalarının da bu Dünya’da hakları olduğunu düşünmeye çağırıyorum. Tüm insanlara öfkeden ve sinirden uzak, mutlu ve huzurlu günler diliyorum.