Aklı iz’an ile ilmi irfan ile yoğurmak
Gerektiği durumlarda dilimizden dökülen bir dua vardır. “Allah akıl, iz’an, ilim, irfan versin” diye bir olay ya da bir durum karşısında dilimizden dökülen bir söz vardır ya, esasında çok hakikatli ve çok muhteşem bir dua ve çok önemli bir tespittir.
O tespit şu: “Akıl, iz ’ansız bir hiçtir. İrfansız ilim de aynı şekilde fayda vermez.”
Biri olmadan diğerinin işe yaramadığı iki farklı değerler vardır. Mesela, ailede tek başına kadın ya da erkek olmaz, bir ailede kadın ve erkek iki eş olarak, anne ve baba olarak bulunursa aile tamamlanır ve çocuklar ile de taçlanır. Mesela, işe gideceksiniz ve ayakkabınızın bir teki var, diğeri yok, sağ ya da sol ayakkabınız olmadan dışarı çıkamaz ve işinize gidemezsiniz. Mesela, cebinizde paranız var, çok çok zenginsiniz ancak şeker hastasınınız hiçbir şey yiyemiyorsunuz, hiçbir şey içemiyorsunuz, zenginlik ve paranın ne önemi var.
Dünya iki kanatlı bir kuşa benzetilir. Nasıl ki tek kanatlı kuş uçamaz, insan da yalnızca tek bir bakış açısıyla ve yalnızca tek bir değeri edinmek suretiyle mutlu olamaz.
Ahiret olmadan Dünya bir hiçtir. Ve Dünya tek başına mutluluk vermez.
Muhyiddin İbn-ül Arabi Hazretleri “Dünya hayatına meyledenler deniz suyu içenlere benzerler. İçtikçe susarlar.” Ancak hem Ahiret ve hem de Dünya için çalışanlar mutludur.
Maddiyat yalnızca insanı mutlu etmez ve tatmin sağlamaz. Maddiyat maneviyat ile birlikte olmalıdır ki gerçek huzura ve tam mutluluğa ulaşılmış olsun.
Kur’an-ı Kerim’de bu duruma işaretler babında bazı değerler hep birlikte ve yan yana zikredilmiştir. Ya da Kur’an-ı Kerim’de çoğunlukla birlikte yer almıştır. Rahman ve Rahim, Arz ve Sema, Gece ve Gündüz, Dünya ve Ahiret, Cennet ve Cehennem, İnsan ve Şeytan, İman ve Küfür, Ay ve Güneş gibi kelimeler birbirlerini hatırlatan ya da birlikte anlam ifade eden kelimelerdir. Bu kelimeler ya da kavramlar ya birbirinin zıttıdır, ikisi birlikte anlam ifade eder. Birinin değeri diğeriyle birlikte anlaşılır. Ya da birbirlerini tamamlarlar, biri olmadan diğer işe yaramaz.
Kur’an-ı Kerim’de bir ayet-i kerimeyi çok hikmetli ve manalı bulurum. Daha doğrusu o ayette geçen iki kelimenin birlikte zikredilmesi çok anlamlı ve oldukça hikmetlidir.
“Biz de "Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!" demiştik.” (Enbiya Suresi, 69)
Şimdi Arapçası ile kelime kelime bu ayet-i kerimeyi açıklıyorum: “Kulna (Biz dedik ki), Ya naru (Ey Ateş) kuni (ol) berden (serinlik) ve selamen (ve esenlik) ala İbrahim (İbrahim için).”
Hazreti İbrahim tek Allah’a iman ettiği için ve putları da kırıp dağıttığı için kavmi tarafından ateşte yakılmakla cezalandırıldı. Ateşler yakıldı ve meydanda ahali toplandı ve İbrahim atıldığı ateşten sağ-salim çıktı. Çünkü ateş emir almıştı. Ateş aldığı emrin dışına çıkamazdı. O emir Allah’tan gelen “berden ve selamen” emridir. O anda bu iki emirden birisi işe yaramazdı. Allah(cc) ateşe berden serin ol diye emretmiş olsaydı da selamen emrini vermemiş olsaydı, ateş en soğuk haline dönüşür ve Hazreti İbrahim’i en soğuk buz ortamı yakmış olurdu. Ancak “berden ve selamen emri ile ateş soğuk ve en buz halinde değil, selamet halinde, esenlik halinde kalmıştır” ki, ateş Hazreti İbrahim için sanki bir gül bahçesi haline gelmiştir. Berden emri olmayıp da yalnızca selamen emri de işe yaramazdı ve ateş en sıcak halinde iken esenlik sağlanamazdı.
Burada söylemek istediğim husus şudur, Allah’tan yalnızca akıl istemeyin, iz’an da isteyin, Allah’tan yalnızca ilim istemeyin irfan da isteyin.
İz’ansız akıl aynı en soğuk ve en buz halindeki serinlik gibidir, o da yakar. İrfansız ilim de aynı ateşin en sıcak halidir ki o da tek başına huzur vermez ve eğer insana bir selamet, huzur verecek ruh olmazsa o da yakar.
Buna göre, ateş ve sıcaklık, akıl ve ilimdir. Berden ve selamen ise iz’an ve irfandır. Berden ve selamen olmadan ateş ve sıcaklık yakar ve kavurur, mahveder. İz’an ve irfan olmadan akıl ve ilim de insanı sapkınlığa götürür ve mahveder.
Esasında çok fazla sözü uzattık.
Fazla karmaşık anlattık belki.
Basit örnekle anlatalım.
Akıl ve iz’an dediğimizde, ilim ve irfan dediğimizde, bir arabadaki fren ve gazdan bahsediyoruz. Bir arabada yalnız fren pedalı olsa o araba gider mi? Gitmez elbette. Bir arabada yalnız gaz pedalı olsa o araba durur mu? Durmaz elbette. Yani ikisi de lazım ki bir araba tam araba olsun. Aynı bunun gibi bir insanda akıl ve iz’an, ilim ve irfan olsun ki, o insan tam insan olsun.
Ey Kardeşim sana şunu tavsiye ediyorum: “Aklı iz'an ile, ilmi irfan ile yoğurmak gerek. Yoksa ne Dini, ne Dünya'yı idrak edemezsin.”
Yani içinde büyük cevher var. O cevheri al da bir madenci gibi işle, yoğur ve elmas haline getir. Değerli olsun ve seni hem Dünya’da, hem Ahirette kurtarsın.
Sendeki cevher akıl. O cevheri iz’an ile işle, yoğur ve maddi ve manevi anlamda seni kurtarsın.
Sendeki cevher ilim. O cevheri irfan ile işle ve Dünya’da ve Ahirette seni kurtarsın.
Yazımın en başında yapmam gerekeni yazımın en sonunda yapıyorum ve iz’an ve irfan nedir? Bu iki kavramı da açıklamak suretiyle yazımı sonlandırıyorum.
İz’an: Dengede olmak ve terazi misali doğru ölçüp doğru tartmaktır. İz’an, içsel anlayış ve kavrayış yeteneğidir. Akıl tek başına bir olgudur, iz’an, o olgunun hayra kullanılmasıdır. Denge içinde olunmasıdır.
İrfan: Bir kişinin varlık nedenini ve Dünya’daki asıl sorumluluklarını bilmesi, iyilik ve doğruluk yolunda yürümesi için içindeki duyduğu his ve düşünceler toplamıdır. Yani daha kısa anlatımla irfan, “iman edip salih ameller işlenmesi ve toplumda hakkın ve sabrın tavsiye edilmesidir.” İrfan bozguncu olmamaktır ve ıslahçı olmaktır. İrfan tek başına olmaz tabi, yanında ilim de olmalıdır.
Yüce Rabbim bizlere akıl ve iz’an ile ilim ve irfan nasip eylesin, Dünya ve Ahirette berden ve selamen halini ve huzur ile serinlik iklimini nasip eylesin. Amin…