Adem Yavuz Irgatoğlu

Rahmetli Süleyman Demirel'in kullandığı sözü bir kez daha hatırlayarak başlayalım yazıya... "Türkiye'de siyaset için 24 saat uzun bir süredir." Ülkemizde seçimleri konuşmak herkesin hoşuna gidiyor nedense? Hele 2028 seçimleri için yapılan planlar, kurulan oyunlar, hazırlanan senaryolara bakınca seçim sohbetlerinin tadından doyum olmuyor.

Başkent kulisleri bir taraftan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasındaki 'gizli' rekabeti konuşurken; bir yandan da CHP'de hazırlanan senaryoların şifreleriyle yankılanıyor. Telefonlarımızı arayan dostlarımız neler anlatıyor neler...

***

Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı Mehmet Doğan ağabeyi emaneti teslim edince, ardından herkes güzel kelâm etti. Biz de rahmetli Mehmet ağabey ile Ankara'ya geldiğim yılların başında 2006 veya 2007'de tanışma imkanı bulmuştuk. O günden sonra aramızda güzel dostluk oluştu. Türkçeyi, gazeteciliği, Mehmet Âkif'i, Ankara'yı ondan çokça dinledik ve onun eserlerinde okuduk, konferanslarında notlar aldık.

Mehmet ağabey ardında mücadele dolu bir ömür bıraktı. Vefatından sonra binlerce paylaşım yapıldı, devlet arkânı Mehmet Doğan'ın cenazesinde saf tuttu ve Âkifçe bir hayat yaşayan Mehmet Doğan ağabey, Tâceddin Dergâhı’na defnedildi.

Ankara'da yaşayıp, Başkent'te gazetecilik yapmak isteyen biri eğer Mehmet Doğan'ın "Ömrüm Ankara" kitabını okumadıysa büyük bir eksiklik içindedir. Çünkü Mehmet ağabey çocukluğu Ankara'nın sokaklarında geçen, Ankara'ya dair bir bakışı olan, şehrin kimliğine kafa yoran, geçmiş dönemde yazdığı eleştirel yazılarla birçok kez Ankara Büyükşehir Belediyesinin davalarına konu olan kıymetli bir isimdi. Duruşundan asla vaz geçmedi.

Haberciliğin kaynağını oluşturan yerel basın Türkiye'de son yıllarda önemli bir mesafe kat etti. Hayata geçirilen yasal düzenlemeler, gazeteler tanınan resmi ilan hakları, gazete çalışanlarına İletişim Başkanlığı tarafından verilen basın kartları; Basın İlan Kurumu tarafından geliştirilen yönetmelikler ve uygulamalar sonucu yerel basın farklı bir sürece girdi.

1 Nisan 2023'te yeni bir yolculuğa çıkan yerel basın, nicel ve nitel denetimlere tabi tutulmaya başladı. Bu durum, basının daha kaliteli içerik üretmesine, daha fazla insan istihdam edilmesine ve yaygın medyaya kaynaklık oluşturmasına katkı sundu. Yerel basında bu olurken; Basın İlan Kurumu tarafında da bir dizi yenilik hayata geçti.

Basılı gazetelerde birleşme süreci devreye girerken, internet haber sitelerinde ise "tık" ve "baraj" dönemi başladı. 1 Nisan 2023'te başlayan 6 aylık sürede işi hakkıyla yapanlar bu sınavı başarı ile geçti. Ardından "ek süre"ler devreye girdi ve diğer internet siteleri de yavaş yavaş sisteme dahil olmaya başladı.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye'nin İran'ın başkentinde suikasta uğraması ve ardından Türkiye'de paylaşılan taziye mesajlarının Instagram tarafından sansürlenmesi yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Instagram'ın birkaç gündür erişime kapatılmasına yapılan yorumlara bakınca sanki hayat damarlarımızdan biri tıkanmış gibi oldu. Adamlar meğerse ne büyük iş(!) yapıyormuş!

Neden mi?

Instagram üzerinden kazanç elde edip geçimini sağlayanları anlıyorum ama sosyal medyada iki hanımefendinin paylaştığı video dikkatimi çekti:

Türkiye'de 50 binin üzerinde muhtar var. Her seçim döneminde seçim yarışının en sert geçtiği alanlardan biri de muhtarlıklar oluyor. Son dönemlerde muhtarlara sağlanan imkanlar ve muhtarlıklardan alınıp e-Devlet üzerinden sunulan hizmetler bu görevi daha da cazip hale getirdi. Peki, seçimden sonra gündeme gelen muhtarlıkların kaldırılması olayı ne durumda? Bu konuya gelmeden önce, müsaadenizle geride kalan hafta için Ankara'nın fotoğrafına bakalım.

***

Ankara'da belediye başkanları ile personelin yemek yeme geleneği başladı. Aslında olması gereken ama nedense bu dönem hatırlanan ve önemsenen, hatta büyük bir bahtiyarlıkla paylaşılan "Belediye başkanı ve personelin birlikte yemek yeme geleneği" Ankara'da hızlandı.

Ankara'da kutlamalar, dedikodular, "skandallar", kazalar, ihmaller ve kulisler bir türlü bitmiyor. Hepsine sırasıyla geleceğiz ama önce 15 Temmuz diyelim...

Başkent Ankara, haftaya 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü ile başladı. 15 Temmuz'un yıl dönümünün adresi her zamanki gibi yine Cumhurbaşkanlığı Külliyesi oldu. Her geçen yıl 15 Temmuz'a olan ilginin ve heyecanın azaldığını görüyorum. 15 Temmuz'un "kaymağını" (tatilini) yiyip, gerisini unutmaya başladık gibi... Biz unutmadan bir kez daha bu cennet vatan uğruna şehadete erişenleri rahmetle, gazilerimizi minnetle analım...

15 Temmuz etkinliklerinde sahada olup vatandaşlarla hasbihal eden Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Akyurt Belediye Başkanı Hilal Ayık ve Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Duhan Kalkan'ı alkışı hak eden isimler olarak buraya not edelim...

Başkent Ankara, devlet yönetiminin merkezi olduğu kadar atlatılan badirelerin de merkez üssü konumunda. Sekiz yıl önce bugün Türkiye, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. O gece verilen mücadelede 252 şehit ve binlerce gazinin kanı aktı. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Yaşananlardan ders alınmasını ve bir daha bu cennet vatanımızda böyle hadiselerin yaşanmamasını temenni ediyoruz.

***

Geride bıraktığımız hafta Ankara'da birçok gelişme yaşandı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İstanbul ile Ankara arasında yapılacak olan Süper Hızlı Tren projesinin detaylarını paylaştı. Projeye göre, Ankara-İstanbul arası seyahat süresi 80 dakikaya düşecek. Bu tren hattı Ankara-Beypazarı-Nallıhan-Akyazı güzergâhından geçerek Adapazarı ve Kocaeli'ne; oradan da İstanbul Söğütlüçeşme'ye ulaşacak. 2025 yılında tamamlanması planlanan proje Ankara'mıza ve ülkemize hayırlı olsun.

İzmir’in göbeği Alsancak'ta önceki gün vahim bir olay yaşandı.

Konak'a bağlı Alsancak'ta, önceki gün yoğun yağış sırasında yoldaki su birikintisinden karşıya geçmek isterken elektrik akımına kapılan Özge Ceren Deniz ve onu kurtarmak isteyen İnanç Öktemay hayatını kaybetti. Her iki vatandaşımıza da Allah’tan rahmet diliyorum.

***

Başkent Ankara, 100. Yıl etkinliklerinin ardından ikinci kez büyük bir milli coşku yaşıyor. A Milli Takım'ımız bu yıl Avrupa Şampiyonası'nda adeta destan yazıyor. Bu milli coşkuya ortak olan ve bunu Ankara halkına yaşatma gayretinde bulunan belediyeler de meydanlara, parklara kurduğu dev ekranlarla futbolun birleştirici gücünü bir kez daha göstermiş oldu. Avusturya galibiyeti ile çeyrek final bileti alan Türkiye, UEFA'nın ayak oyunlarıyla moral bozukluğuna uğratılmak isteniyor.

İki gole imza atarak Türkiye'yi çeyrek finale taşıyan Merih Demiral'ın bozkurt işareti ilk önce Almanya'yı ardından da UEFA'yı çıldırttı! İki maç men cezası alan Demiral'ın yerini diğer "bozkurtlar" boş bırakmayacaktır. Hollanda karşısında Türk Milli Takımı'mıza başarılar diliyoruz, yolları açık olsun diyoruz...

***

Sel baskınlarının ardından gelen kavurucu sıcaklar eşliğinde Türkiye, bu yılki Kurban Bayramı'nı da geride bıraktı. Dikkatsizlik, aşırı hız derken her bayramda olduğu gibi bu sene de çok sayıda trafik kazası meydana geldi. Bayramın ilk üç günü 26 kişi hayatını kaybetti, 5 bin 345 kişi ise yaralandı. Vefat edenleri rahmetle anıyor, yaralılara şifa diliyoruz.

Öte taraftan Gazze bu bayram da öksüz, Filistin bu bayram da yetim kaldı.

***

Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen ödül töreni yoğun bir katılımla gerçekleşti. Beştepe'deki "8. Anadolu Medya Ödülleri Töreni"nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın Hakkari Belediyesine atanan kayyım konusundaki sözleri çok dikkat çekiciydi. Birazdan o sözlerin ne anlama geldiğini ifade edeceğim ama öncesinde medyaya ilişkin mesajlara dikkatinizi çekmek istiyorum.

Darbe dönemlerindeki basını ve 15 Temmuz'daki Anadolu medyasının tutumunu hatırlatan Erdoğan, "Halktan yana ve halka karşı sorumlu hissederek yayın yapan yerel medyanın yerini başka hiçbir kurum alamaz. Milletin yanında dimdik duran dördüncü kuvvet Anadolu medyasına bizim kapımız her zaman açık. Bunu özellikle söylüyorum. Anadolu yayıncılığının yanında olduk, sizlere her desteği sağlamaya çalıştık. Bundan sonra da sizlere sahip çıkmayı sürdüreceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sözleri medya açısından umut verirken, bir taraftan da program öncesi gazeteci dostlarla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ettiğimiz sohbetin konusu olan "Tasarruf tedbirleri ve verimlilik paketi" ile kurumların reklam ve ilanlarının kısıtlanması aklıma geldi. Bu durum özellikle yerel basına büyük bir "tokat" olarak değerlendiriliyor. Anadolu'dan gelen meslektaşlarımız bu durumdan bir hayli dert yakındı. Sayın Cumhurbaşkanı'nın destek açıklaması ile kamuda tasarruf tedbirleri arasında yer alan ilan ve reklamların azaltılması konusunda nasıl bir ortak nokta bulunacak, takipçisi olacağız...

Türkiye'de siyaset sahnesindeki satranç taşları yeniden dizilmeye ve hamleler yapılmaya başladı. Türk kamuoyu bir taraftan "Normalleşme/yumuşama" gündemiyle meşgul olurken, siyaset ise kendi mecrasında yeniden yapılanma planlarını hayata geçiriyor. Bunun için gözler AK Parti'de yapılacak değişiklik ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in (normal şartlarda) seçimsiz geçecek olan 4 yılı nasıl değerlendireceğine çevrildi. Tam da bu noktada yeni hamleler başladı...

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, her konuşmada partisi için değişim mesajı veriyor. Bunun ilk somut adımları ise Rize ve Adıyaman'dan geldi. AK Parti Rize İl Başkanı Hikmet Ayar ve AK Parti Adıyaman İl Başkanı Erkan Bulucu istifalarını verdi. AK Parti'de istifalar genellikle "yukarıdan" talimatla gelir ve görevdekiler de "affını" talep eder. Bu da parti içindeki değişimin sancısız bir şekilde gerçeklemesini sağlıyor.

Ancak CHP'de durum böyle değil...

Hükümet dün itibariyle önemli bir adım attı. Tasarruf Tedbirleri Paketi'ni uygulamaya koymak için yapılacaklar listesini paylaşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kameraların karşısına geçti. Her iki ismin yapacağı açıklama hem kamuyu yakından ilgilendiriyordu hem de piyasaları.

Daha önce de birçok kez tasarruf tedbirleri açıklanmış ama bunlar uygulamada beklenen etkiyi oluşturmamıştı. Yerel seçimlerin ardından ekonomideki durum ve seçmenlerin verdiği mesajı okumaya çalışan hükümet, bu konuda daha keskin kararlar almayı planladı.

Mehmet Şimşek, paketin detaylarını açıklanmadan önce, bu tasarruf ve verimlilik paketinin ilk olmadığını, son da olmayacağını vurguladı. Şimşek, ekonomiyi düzeltmek için canhıraş çalışıyor ama bu tedbirler gösteriyor ki daha öncekiler işe yaramamış ve tam anlamıyla uygulanamamış.

Ankara kuraklıkla imtihan olurken bu sefer sel felaketiyle karşı karşıya kaldı. Nisan ayının son haftasında Sincan, Kızılcahamam, Güdül gibi birçok ilçede vatandaşlar kuraklık nedeniyle yağmur duasına çıktı. Ankara'nın kurak geçen günleri yerini sağanak yağış ve sele bıraktı.

Başkent Ankara, 30 Nisan akşamı sağanak yağış ve kuvvetli fırtınanın esiri oldu. Ankara Valiliği, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü, günler öncesinden Ankaralıları sağanak yağış karşısında uyardı.

Kurumların uyarısını dikkate almaya çalışan vatandaşların bir kısmı kendince önlem alırken, gördük ki kurumlarda hâlâ ihmalkârlık devam ediyor.

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin ardından yönetimi el değiştiren belediyelerde "borç listesi" asma geleneği devam ediyor. Belediyelerin borç listesine geçmeden önce müsaadenizle bir gerçeği kayda düşmek istiyorum.

Öyle bir toplum haline geldik ki sürekli geçmişe "küfretme", geçmişi "karalama", geçmişle "hesaplaşma" geleneği oluşturduk. Yeni gelenler, gidenlerin izini silme, yaptığını yok sayma, onları karalama ve "düşman" gösterme gayretine girişiyor. Bunun en somut örneğini siyasette görüyoruz.

Yakın bir tarihte Türkiye yerel yöneticilerini seçmek için sandık başına gitti. Oy veren vatandaşlar kendilerini daha iyi yöneteceğini düşünerek 5 yıllığına ya aynı isimleri yeniden görevlendirdi ya da yeni isimlere şans verdi. 16 milyon seçmen ise ümidini kestiği için sandık başına bile gitmedi.

Türkiye, 31 Mart'ta sandık başına giderek Mahalli İdareler Genel Seçimleri için oyunu kullanıp, 5 yıllığına yerel yöneticilerini seçti. Bu seçimlerde sandığa gidenlerin oranında bir düşüş olsa da sonuç bambaşka oldu.

Her seçimin farklı dinamikleri vardır, bu yerel seçimin de kazandıran ve kaybettiren faktörleri oldu.

Evvela, siyasi tablo açısından Türkiye haritasının rengi değişti. 22 yıldır iktidar olan AK Parti ve son 9 yıldır birlikteliği devam eden Cumhur İttifakı büyük bir kayıp yaşadı. Öte taraftan aylarca tartışma konusu olan ve 2023 seçimlerinden sonra dağılan Millet İttifakı'nın baş aktörü CHP büyük bir başarı elde etti. Elbette bu başarı kurumsal olarak CHP'nin başarısı değil, evvela sandıkta kurulan halk ittifakı ve tercih edilen aday profilindendir.

Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek, ilçede önemli hizmetler yapmasına rağmen bir hayli dertli. Sayın Başkan'ın dertli olmasının nedenine birazdan değineceğim ama öncesinde "Gölbaşı'nda neler yapıldı, buranın önemi ne?" sorularına yanıt aramaya çalışalım.

CKE Hukuk Arabuluculuk'un genç ve başarılı kurucuları Arabulucu Avukat Gamze Çetin Korkusuz ve Avukat Dilay Erbakan'ın düzenlediği özel bir organizasyonda Büyük Anadolu Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çetin, Genel Yayın Yönetmenimiz Orhan Kemal Erkılıç ve bizler de davetliydik. İki genç avukatın başarılı bir organizasyonuna şahit olduk. Programın konuşmacısı ise Gölbaşı Belediye Başkanı Sayın Ramazan Şimşek idi.

Asıl mesleği mali müşavirlik olan Ramazan Bey, siyasete AK Parti'de başladı, önemli grevlerde bulundu, sonra MHP'de devam etti... 2019 seçimlerinde Cumhur İttifakı Gölbaşı Belediye Başkan Adayı oldu ve yüzde 54 ile seçimi kazandı.

Türkiye tam bir yıl önce sabaha doğru saatleri 04.17'yi gösterdiğinde 'asrın felaketi' olarak nitelendirilen büyük depremleri yaşadı.

Kahramanmaraş başta olmak üzere Hatay, Malatya, Adıyaman, Osmaniye, Şanlıurfa, Gaziantep'in de aralarında olduğu 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler (resmi açılamalara göre) 53 bin 537 vatandaşı hayattan kopardı. 107 bin 213 vatandaş ise bu depremlerde yaralandı.

Bu depremlerde insanlar sadece evlerini değil, canlarını, anılarını, geleceklerini de kaybetti. Depremlerde bir yandan ölü sayıları verilirken, bir yandan da mucize kurtuluşları hep birlikte takip ettik. Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu bir kez daha en acı şekilde yaşadık. Peki, ders aldık mı?

31 Mart 2024 Mahalli İdareler Genel Seçimlerine az bir süre kala partilerin adayları da netleşmeye başladı. Yüksek Seçim Kurulu, seçim takvimini açıkladı, dolayısıyla seçim süreci resmen başlamış oldu. Muhalefet kanadında CHP bu konuda bir hayli yol alırken, iktidar kesiminde ise AK Parti, 7 Ocak’ta adaylarını açıklamaya başlayacak.

Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler ortak çalışmayı tamamladı, zaten bunu daha önceki yazılarımızda da belirtmiştik. Millet İttifakı tarafında ise oluşan dağınık görüntü, partileri kendi başına aday belirleme ve seçim yarışına katılmaya zorladı. İYİ Parti “özü başına” seçimlere katılma konusunda ısrarını sürdürerek 5 Ocak’ta sahaya iniyor, CHP ise yeni ortaklar peşinde bugün Memleket Partisi ile görüşecek.

Gelelim Ankara’ya…

Sokak köpeklerinin saldırısı sonucu Ankara’da yine bir evladımız ağır şekilde yaralandı. Bu olayın sonunda vicdanlar (her zamanki gibi) ikiye bölündü. Bir tarafta 10 yaşındaki Tunahan’ın içinde bulunduğu yürekleri yakan yaşam mücadelesi, öbür tarafta ise ‘hayvan sever’ olarak organize olan bir lobi kesim!

Evvela (linç yemek uğruna) şunu en başta belirtelim: Sokakta başıboş köpek olmaz! Caddelerimiz, sokaklarımız, parklarımız köpek çetelerinin sürüler halinde gezeceği yerler değildir.

Ülkemizde başıboş köpeklerin saldırısı sonucu şimdiye dek onlarca vatandaşımız hayattan koptu, yüzlercesi ise yaralandı. En son Ankara Keçiören’de başıboş sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan Tunahan’ın, İncek’te köpek saldırısından canını zor kurtaran liseli kız çocuğunun, Yenimahalle’deki 13 yaşındaki Mustafa’nın, Rize’de 12 yaşındaki bir başka çocuğun, İstanbul’da köpek saldırısına uğrayan kadının suçu neydi?

31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerine sayılı günler kalırken, partilerdeki aday adaylık süreçleri de hız kazandı.

AK Parti’de belediye başkan aday adaylık süreci tamamlandı. Ana muhalefet partisi CHP’de ise meclis üyesi adaylık başvuruları 28 Kasım’da sona eriyor.

Cumhur İttifakı’nın bu seçimlere de iş birliği halinde girme kararına karşı, Millet İttifakı’ndaki dağınıklık en çok da “CHP tek başına ne yapacak?” sorusunu gündeme getiriyor. Çünkü İYİ Parti’de bir taraftan istifalar devam ederken, diğer taraftan da “Yerel seçimlere özü başımıza gireceğiz.” söylemi güçlü bir şekilde tekrarlanıyor. Hal böyle olunca çok sayıda seçim kaybeden ama 2019’da Ankara ve İstanbul başta olmak üzere birçok büyük şehirde belediye başkanlığını kazanan CHP’nin bu seçimlerdeki sınavı merak ediliyor.

Ankara’nın en çok okunan internet haber sitesi anadolugazete.com.tr olarak yerel siyasetin nabzını sahada tutmaya, okurlarımızı en doğru analiz ve haberlerle buluşturmayı sürdürüyoruz.

Partilerin aday adaylık başvuru sürecini başlatmasıyla yerel siyasette söz sahibi olmak isteyen isimler birer adım öne çıkmaya başladı. Hal böyle olunca “Hangi isim nereye talip, kim kimlerle görüşüyor, sahada ve partilerin genel merkezlerinde neler oluyor?” sorularına yanıt aranır oldu.

Son zamanlarda sıkça yazdığım gözlemimi bir kez daha paylaşmak istiyorum: Ankara’da psikolojik üstünlük AK Parti ve Cumhur İttifakı’nda.

Türkiye’de gündem İsrail’in Gazze katliamları, Cumhuriyet’in 100. Yılı ve CHP Genel Başkanı’nın değişmesi gibi görünse de asıl gündem 31 Mart 2024 yerel Seçimleri.

Ankara’da ilginç gelişmeler yaşanıyor. Yerel seçimlere sayılı günler kala kulisler ve aday adaylık süreçleri başladı. Böyle durumlarda gözler ilk önce iktidar partisine çevrilir. Öyle de oldu!

AK Parti aday adaylık sürecini 9 Kasım’da başlattı. Bunun üzerine Ankara’da çok sayıda ilçe başkanı istifa etti. Bunlar arasında dikkat çeken isimler var, birazdan o isimleri paylaşacağım. Ancak öncelikle Ankara’da yerel seçimin nabzına bakalım.

Terör devleti İsrail günlerdir yine masumlara saldırıp, kan döküp çocukları ve sivilleri şehit ediyor.

Yıllardır açık hapishaneye dönüştürülen Gazze’de yaşananları hatırladıkça tüylerimiz diken diken oluyor. Katil İsrail yönetimi ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’ya saldırıp mukaddesatımızı ayaklar altına alıp; yaşlı, kadın ve çocukları acımasızca katletmeyi sürdürüyor.

İsrail, dün akşam da katliamlarına hastane vurarak devam etti. Paylaşılan görüntüler insanı, insanlığından utandıracak görüntülerdi. Tabii utanacak yüzler için… İsrail’in ilk vukuatı elbette bu değil son da olmayacak.