Cinsiyetsizlik akımında Barbie filminin rolü
Bu haftaki yazımı Ankara kulislerine ayırmıştım. Siyasette baş döndürücü bir trafik yaşanıyor. Belediye başkanlıkları için isimler telaffuz edilmeye, sinyaller verilmeye başladı. Ancak daha mühim bir konu gündemimize oturdu… Barbie filmi…
“Bu nedir?” diye biraz okuma yaptım. Genel Yayın Yönetmenimiz Orhan Kemal Erkılıç ile sohbet ederken Barbie konusunu işleyeceğini söyledi ve 28 Temmuz günkü köşesinde “Barbie mi Fatma bacı mı?” başlığıyla bunu paylaştı.
Kıymetli okurlarım, müsaadenizle Barbie konusuna ben de el atmak istiyorum. Çünkü…
Cinsiyetsizlik akımı; Barbie filmi ile küresel bir kampanyaya dönüştürülüyor. Eline mikrofonu her alan birçok hatip, “Aile bizim kutsalımızdır, kırmızıçizgimizdir, bundan asla taviz veremeyiz…” şeklinde dolu cümleler kuruyor. Peki, hakikat öyle mi?
Google’a “Barbie” yazıp arama yaptığımda karşıma çıkan ekranı aşağıda sizlerle paylaşarak konumuza devam etmek istiyorum. Google ekranında bir anda pembe renklerde yanıp sönen yıldızlar, hazırlanan videolar ve pembe renk koleksiyonlarıyla bilinçaltı dolduruluyor.
Ömür Çelikdönmez de köşesine bu konuyu taşıdı. Ömemli hususlara dikkat çekti... "Barbie filmi, aslında çocuk, yetişkin demeden herkesi hedef alıyor! Alman, İrlandalı ve İngiliz kökenli, Feminist Greta Gerwig’in yönettiği bu film, feminist bir bakış açısının çok daha ötesinde. Aslında bu film, insan neslinin ortadan kalkmasını isteyen Satanist bir grubun işidir."
Barbie filminin başrollerini Margot Robbie ile Ryan Gosling paylaşıyor. Yönetmen ise Greta Gerwig!
"Filmde işlenen temaya baktığımızda orada ilk önce ‘erkekler iğrenç’ gösteriliyor, ardından LGBT’ye göz kırpılıyor. Rüya evinde erkeklere yer vermeyen pembe bebekler, bu sefer en yıkıcı kozlarını kullanıyor!” Dolayısıyla aile yapısının altına dinamit döşeyen LGBTİ sapkınlığı, çocukların dünyasına girmek için her türlü yolu “mubah” sayıp bunu deniyor. Bunu kimi zaman çizgi filmlerle kimi zaman giyim markalarıyla kimi zaman da renklerle yapıyor.
Sapkın dayatma şimdi de çocukların ilgiyle takip ettiği "Barbie" ile gündemdeki yerini aldı. Barbie filminde de LBGT’li karakterler yer alıyor. "Filmde lezbiyen, gay ve transseksüel oyuncuların bilinçli olarak tercih edildiği görülüyor."
Barbie ile idealize edilen ve gerçekçi olmayan beden ölçüleri, tüketimi özendiren lüks ev, araba, kıyafetler, markalar, cinsiyet ve etnik köken çeşitliliği konuları birçok kesim tarafından eleştiriliyor. Eleştirmek yetmez, buna tepki göstermek de gerekiyor!
Bir ‘bebek’ olarak pazarlanan Barbie’ler aslında ‘yetişkin’ karakterinde tasarlanıyor. Hatta uzmanlar, bu tür filmlerin bazı çocuklarda yeme bozukluğu, ruhsal ve fiziksel problemler ortaya çıkardığını ifade ediyor.
Beden ölçüleri bozulacak diye insanlar yeme içmeden kesildi. Çocukların bilinçaltına pembe rengi yerleştirdiler. Bu yetmedi, fiziki ortamları da pembeye boyamaya başladılar. Özellikle giyim markalarına baktığımızda alışveriş merkezlerinde pembe koleksiyonlar yoğunlukla karşımıza çıkar oldu.
Küresel kapitalizmin dünya üzerindeki insan nüfusunu azaltmak ve doğum oranlarında düşüş sağlamak amacıyla birçok çalışma yaptığı biliniyor. Covid-19 döneminde bunu sıkça tartıştık. Salgın hastalıkların yanında mikro biyolojik silahlar, doğum kontrolleri ve eşcinselliğin yaygınlaştırılması gibi bir dizi çalışmayla karşı karşıyayız. Hepimize çok iş düşüyor. Neslimizi korumak için önce uyanık, sonra da tedbirli olmalıyız!
Son olarak Barbie filminin Türkiye’de yasaklanması için gereken adımların atılması şart!