Tüm Köy-Sen Genel Başkanı Sadık Turan'dan çarpıcı açıklama: “Tarım bilinçli şekilde çökertilmeye çalışılıyor”

Tüm Köy-Sen Genel Başkanı Sadık Turan, Türkiye tarımının son yıllarda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldığını belirterek, tarım sektörünün bilinçli bir şekilde çökertilmek istendiğini vurguladı.

Tüm Köy-Sen Genel Başkanı Sadık Turan'dan çarpıcı açıklama: “Tarım bilinçli şekilde çökertilmeye çalışılıyor”

Tüm Üretici Köylüler Sendikası (Tüm Köy-Sen), 4'üncü Genel Kurulunu Ankara’da, Tüm Bel-Sen Genel Merkez Salonunda gerçekleştirdi. Kurulda, Türkiye tarımının büyük bir krizle karşı karşıya olduğu ve ülkenin giderek ithalata bağımlı hale geldiği ifade edilerek, bu durumun üretici köylüler üzerindeki olumsuz etkileri masaya yatırıldı.

“TARIM SEKTÖRÜ BİLİNÇLİ OLARAK ÇÖKERTİLMEYE ÇALIŞILIYOR”

Genel kurulun açılış konuşmasını yapan Tüm Köy-Sen Genel Başkanı Sadık Turan, şunları söyledi:

Zor şartlar altında yaşıyoruz, biliyorsunuz ülkemiz yıllardır tarım ülkesiydi ama son yıllarda özellikle AK Parti iktidarları döneminde tarım sektörü büyük zorluklar yaşadı. Sattığımız ürünlerin fiyatları her geçen yıl düşmeye devam etti ve bu da yaşam koşullarımızı daha da zorlaştırdı. İngiliz tarımı, uluslararası tekeller ve yerli işbirlikçileri tarafından bilinçli şekilde çökertilmeye çalışılıyor. Bizler de bu durumu biliyor ve mücadelemizi sürdürüyoruz. Mücadelemizi, daha fazla saygı görmek ve sömürüye karşı durmak için sürdüreceğiz.

“YILLARIN MÜCADELESİ SONUNDA KAZANILDI”

Tüm Köy-Sen Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, sendikanın geçmişten bugüne kadar yaptığı çalışmalarla ilgili şu ifadelerde bulundu:

20 yılın üzerinde süren bir mücadelenin ardından, aslında Türkiye’de köylülerin sendika kurabileceğini ve sendikalaşabileceğini ilk defa savunduk. Bu fikri kabul ettirmenin ve yasal mücadelesini sonuçlandırarak bu noktaya gelmenin gururunu yaşıyoruz. İlk kurulduğunda, köylülerin sendika kuramayacağı söyleniyordu, ancak bugün buraya kadar geldik. Dünyanın pek çok yerinde sendikalar var; Almanya’da çiftçiler birliği, Fransa’da köylü federasyonu, Yunanistan’da tahıl sendikası gibi örnekler bulunuyor. Geçtiğimiz yıl Şubat-Mart ayında ve bu yılın başında Avrupa’da köylü sendikalarının ne kadar etkili olabildiğini hepimiz gördük. Köylülerin taleplerini kabul etmek zorunda kaldılar. Türkiye tarımının geleceği, üreticilerin talepleri ve beklentileri hakkında pek çok söyleşi ve toplantıya katıldık. Bu dönemde Türkiye Tarım Platformu kuruldu, ve sendikamız bu platformun bir üyesidir. Bu platform, ziraat mühendisleri odası, gıda mühendisleri odası, veteriner hekimler odası gibi pek çok meslek örgütünü bir araya getirerek Ankara başta olmak üzere çeşitli illerde açıklamalar yaptı.

“TARIMDA ŞİRKETLEŞME ARTIYOR: KÖYLÜYE DESTEKLER DOĞRUDAN VERİLMELİ”

Sendikamızın temsilen yöneticilerimiz ve şube temsilcilerimiz, Taksim mağdurlarının eylemlerine katıldılar, ayrıca sendika olarak da bu tartışmaları yürüttük. Tunceli şubemiz, desteklerin artırılması ve tarım sigortaları meselesine dair basın açıklamaları yaptı. Malatya şubemiz de kayısı fiyatlarına taban fiyat belirlenmesi ve Kayseri üreticilerinin emeğinin karşılığını alabilmesi için açıklamalar yaptı. Tarım sektöründe şirketleşmenin ciddi şekilde arttığını ve desteklerin köylülerimize doğrudan verilmesi gerektiğini vurgulamak önemlidir. Ayrıca, ithalatın durdurulması gerektiğini düşünüyoruz ve bu konuda çalışmalar yapacağız. İthalatın ortadan kaldırılması için mücadele edeceğiz. O bölgedeki diğer tarım ürünlerini yetiştiren üreticilerle birlikte, küresel şirketlerin maden faaliyetlerine karşı ciddi bir duruş sergiliyoruz. Aynı zamanda, siyasi iktidarın tarım alanlarını tarım dışı kullanıma açma kararına karşı da müdahil olmaya devam ediyoruz. Örneğin, Fatsa’dan Perşembe’ye kadar birçok bölgede, çevre raporlarına itiraz ederek bu raporlara karşı mücadele ettik. Eğer bu raporlara itiraz etmeseydik, madenciler faaliyetlerine başlayacaklardı.

“EKONOMİK POLİTİKALARA KARŞI SESİMİZİ YÜKSELTMEYE KADAR DEVAM EDECEĞİZ”

Ayrıca, fındıkla ilgili her gelişmede, fındığın tartışıldığı her platformda sendikamızın ve şubemizin temsil edilmesini sağladık ve bu süreçte oradaki mücadeleyi destekledik. Temmuz ayı sonunda açıklanan fındık fiyatlarıyla birlikte, şubemiz, üretici köylülerin maliyet hesaplarını göz önünde bulundurarak faaliyetlerini sürdürdü. Bu üç yıllık dönemde, Polatlı şubemiz yeni kuruldu ve burada bir hidroelektrik santrale karşı mücadele başladı. Bu mücadele, aynı zamanda şubemizin kuruluş sürecini de etkilemiş oldu. Hidroelektrik santralinin kurulacağı yerlerde, toplantılar ve açıklamalar yaparak halkı bilgilendirmeye çalıştık. Öncelikle, Bursa ve diğer bölgelerde şubelerimizin kurulması için özel bir çaba harcıyoruz. Gelecek dönem için de bu hareketliliğin devam edeceğini düşünüyoruz, çünkü geçen yıl pek çok köylü, tepkilerini göstererek eylemler yaptı. Bazıları domatesini sokağa döktü, bazıları şehir meydanlarında toplandı, hatta Malatya’da kayısı üreticileri ve Nizip’te fıstık üreticileri de buna katıldı. Çay üreticileri ise fiyat açıklanmasının ardından çaya benzin dökerek tepkilerini gösterdi. Tüm bu eylemler, köylülerin artık ne istediğini ve bu durumu çözmek için neler talep ettiğini daha yüksek sesle dile getirmeleri gerektiğini ortaya koydu. Eğer mevcut ekonomik politika devam edecekse, biz de bu sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.

“SİYASİ İKTİDARIN TARIM ÜRÜNLERİ ÜZERİNDEKİ FİYAT BASKILARI ÜRETİCİYİ ZORLUYOR”

Siyasi iktidar, orta vadeli programında fiyat istikrarını sağlamaktan bahsediyor, ancak fiyat istikrarı demek, enflasyonu artıracak şekilde ürün fiyatlarını yükseltmemek demektir. Buradaki fiyat baskısı yalnızca üretici köylüye yapılabilir. Mersin’den gelen bir sebze üreticisi, marulunu 5-10 liraya satamadığını, ancak aynı marulun marketlerde 45-50 liraya satıldığını ifade etti. Bu durum, üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkını, köylüler lehine değiştirecek politikaların uygulanması gerektiğini gösteriyor. Bu nedenle, asıl sorunumuz, siyasi iktidarın tarım ürünleri üzerindeki fiyat baskılarını kaldırmak, hem ithalat hem de düşük fiyat belirleme uygulamaları aracılığıyla üreticiyi daha fazla ezmemek. Hepinizin fark ettiği gibi, geçtiğimiz yıl fındık ve buğday fiyatlarına yapılan müdahaleler de bunun örneğidir.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız