Müsavat Dervişoğlu'ndan sert tepki: "Teröristsiz yol yürüyemiyorlar"

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında "Teröristleri ortak seçiyorlar ya da ortaklarını terörist ilan ediyorlar. Bunlar teröristsiz yol yürüyemiyorlar, yanlarına ya FETÖ'yü ya da PKK'yı alıyorlar" dedi.

Müsavat Dervişoğlu'ndan sert tepki: "Teröristsiz yol yürüyemiyorlar"

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Dervişoğlu, "Teröristleri ortak seçiyorlar ya da ortaklarını terörist ilan ediyorlar. Bunlar teröristsiz yol yürüyemiyorlar, yanlarına ya FETÖ'yü ya da PKK'yı alıyorlar. Türkiye'nin başına kendilerini kayyum olarak tayin ettiler. Milyonları aç ve perişan bıraktılar. İtiraz edeni sürgün ettiler, onaylamayanı yok ettiler" ifadelerini kullandı.

Müsavat Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"85 milyondan esirgenen umut hakkının 22 Ekim’de terörist başına verilmesiyle hep birlikte tecrübe ettik. Bugün yaşadıklarımız ne yenidir ne de bir paradigmadır, 22 yıl önce uluslararası lobiler tarafından Erdoğan’a teslim edilen daimi görevin vadesi gelmiş aşamasıdır.

Asıl görevin adı, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Büyük Ortadoğu Projesine hazırlamaktır.' Bunun için Türk Milletinin hem milli hem de bireysel kodlarını değiştirmektir. Bu yolda Cumhuriyet kurumlarını çökertmek, hukuki ve ekonomik yapıyı da buna uygun hale getirmektir.

Ortaklar değişse de hedef hep aynıdır. Bu zehrin farklı tiplerini, geçmişte farklı zamanlarda zerk ettiler. Şimdi içine biraz yeni paradigma, biraz misak-ı milli, yettiği kadar Kürt sorunu, çözüm ve terörle mücadele laflarını koymaktadırlar. Bu projenin nihayete ermesi açısından, Erdoğan ve bağlı bulunduğu müstevliler tarafından her zaman, en önemli kaldıraçlardan biri olarak, adına ısrarla 'Kürt sorunu' dedikleri mevzu kullanıldı. Bir kural hiç değişmedi; hiç kimse Kürde, bir vatandaş ve fert olarak nasılsın, derdin nedir diye sormadı. Çünkü onlar için, herhangi bir vatandaşın sorunu ne kadar önemliyse, Kürdün sorunları da ancak o kadar önemliydi.

Çünkü bu ülkede yaşayan herkes ancak bir aparat olarak kullanılabilirse, iktidarın takdirine mazhar olabilirdi. Kimse onlara, 'Karnın tok mu? Sırtın pek mi, işin gücün var mı?' diye sormadı. 'Çocuğun okula gidebiliyor mu? Sağlık hizmeti alabiliyor musun?' diye bakan olmadı. 'Gelecekten ne istiyorsun; ne bekliyorsun?' diye dinleyen de olmadı. Elbette sormazlardı dinlemezlerdi hatta görmezlerdi. Çünkü zaten kimseye sormuyorlar, kimseyi dinlemiyorlar, kimseyi görmüyorlar. Kimsenin hayat derdini çözmüyorlardı. Hayat derdini çözmedikleri, çözemedikleri ve asla da çözmeyecekleri için kimlik sorunlarını ve kimlik çözümlerini her gruba havuç diye gösteriyorlardı."