Ankara'daki gassallar mesleği ve yaşadıklarını ilk kez Yeni Ankara'ya anlattı!
Ayten Kırdal, Nilüfer Aykanat, Fatma Kayacı, Sabite Demircan, Ayşe Acer ve Seher Yıldız, Türkiye'nin son günlerde en çok konuştuğu gassallık mesleğini, yaşadıkları zorlukları, toplumun algısını ve kendi deneyimlerini Yeni Ankara'ya anlattı.
Ölüleri yıkayıp son yolculuğuna uğurlayan gassallık mesleğinin görünmeyen kahramanları, sıradan bir günün ötesinde, duygusal, fiziksel ve manevi zorluklarla mücadele ediyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi bünyesinde görev yapan Gassal Ayten Kırdal, Nilüfer Aykanat, Fatma Kayacı, Sabite Demircan, Ayşe Acer ve Seher Yıldız, toplumun algısını ve kendi deneyimlerini anlattı. Kadın gassallar, ölümle yüz yüze bir meslek yapmalarına rağmen görevlerinin yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda manevi bir boyut taşıdığını vurguladı.
Gassallık, toplumda genellikle önyargılarla ve yanlış algılarla karşılanan, ancak büyük bir özveri ve manevi sorumluluk gerektiren bir meslek olarak karşımıza çıkıyor. Bu mesleği yıllardır icra eden Gassal Ayten Kırdal, Nilüfer Aykanat, Fatma Kayacı, Sabite Demircan, Ayşe Acer ve Seher Yıldız ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, bu mesleğin bilinmeyen yönlerini, zorluklarını ve hayatlarına etkilerini konuştuk.
"GASSAL OLDUĞUMU DUYUNCA KAÇANLAR OLDU"
Gassal Ayten Kırdal, mesleğe başlama hikâyesini “Mecburiyetten” diye özetledi. İlk başlarda ölülerden korktuğunu söyleyen Kırdal, zamanla alıştığını ve mesleği bir yakınına hizmet edermiş gibi yaptığını anlatarak toplumdaki önyargıların en az mesleğin kendisi kadar ağır olduğunu da vurguladı. Bir gün otobüste yanında oturan birinin mesleğini öğrenince hemen uzaklaştığını söyleyen Kırdal, “Sanki biz cenazeyi taşırken canlarını alıyormuşuz gibi bakıyorlar. Biz normal insanız ama gassal deyince insanlar ürküyor” diyerek yaşadığı sıkıntıları özetledi.
Kendilerine iki temel soru yöneltildiğini aktaran gassallar, “Korkmuyor musun?” ve “Rüyanda görmüyor musun?” sorularına muhatap oluyor. Bu sorulara net bir şekilde “Hayır” cevabını veren gassallar, mesleklerinin başında yaşadıkları duygusal yoğunluğu ve zorlukları da anlattı. Gassallar, belli bir zaman sonra bu durumu normalleştirdiklerini ve hayatlarına devam etmek zorunda olduklarını belirtti.
“HER HİKÂYE BİR DİĞERİNDEN FARKLI”
Gassal Nilüfer Aykanat ise mesleğin başında yaşadığı psikolojik zorluklara değindi. Aykanat, "Ölüleri yıkamak insanı derinden etkileyen bir şeydi. İlk başladığımda kendi çocuklarımın, yakınlarımın başına geldiğini düşünerek çok zorlandım ama zamanla bu travmaları bir kenara bırakmayı öğrendik çünkü her cenaze yeni bir hikâye ve her hikâye bir diğerinden farklı." ifadelerini kullandı.
TOPLUMUN GASSALLARA KARŞI ÖNYARGILARI NELER?
Gassal Sabite Demircan da gassallara yönelik yanlış algıları düzeltmenin zorluğundan bahsetti. Demircan, “Bizim toplumda 'Ölüden korkmayın, diriden korkun' diye bir laf vardır. İnsanlar genelde ölünün abdest bozduğunu, gördüğünü veya duyduğunu zannediyor. Böyle bir şey yok. Bu yanlış bilgileri düzeltmek için uğraşıyoruz." dedi.
"ÖLÜDEN DEĞİL, DİRİDEN KORKUN"
Son dönemde yayınlanan Gassal dizisi üzerinden gassalların hayatlarının doğru yansıtılıp yansıtılmadığını sorduğumuzda, Gassal Ayten Kırdal, dizinin mesleğin doğasını ve işleyişini başarıyla aktardığını belirtti. Kırdal, “Ahmet Kural çok güzel oynamış. Senaryo da özenle yazılmış. Bu meslekle ilgili yanlış bilgileri ve önyargıları yıkmak adına faydalı bir iş olduğunu düşünüyorum.” diyerek görüşlerini aktardı.
Gassal dizisindeki yansımalardan memnuniyetlerini dile getiren gassallar, kendilerinin de sıkça dile getirdiği bir söz olan, “Ölüden korkmayın, diriden korkun” cümlesi ile mesleklerini anlatmış bulunuyorlar. Ölümle iç içe olan bu meslek sahipleri, ölü bedenlere gösterdikleri hassasiyeti dile getirirken “Her cenazeyi bir yakınımız gibi yıkarız. Onu incitmemeye özen gösteririz” dedi.
BİR CENAZE YIKAMA SÜRECİ
Cenaze yıkama süreci oldukça titizlik gerektiriyor. İlk olarak cenaze torbadan çıkarılıyor ve taharet verilerek temizleniyor. Ardından abdest işlemi yapılıyor. Suyun sıcaklığı da ılık olması gerekiyor. Buna da 'bebek banyosu' deniyor. Köpükle yıkandıktan sonra durulanan cenaze, kurutulup kefenleniyor. Bütün bu süreçte, cenazeye merhamet ve dikkatle yaklaşılması gerektiğini belirten Gassal Ayşe Acer, “Cenazeyi bir anne ya da kardeş gibi düşünerek hareket ediyoruz. Asla incitmeden bu işlemleri gerçekleştiriyoruz.” dedi.
CENAZEYİ YIKAMA SÜRECİ VE MANEVİ ZORLUKLAR
Gassal Nilüfer Aykanat, cenazeyi yıkama sürecini ayrıntılı bir şekilde anlatırken, hem fiziksel hem de manevi zorlukları vurguladı. Aykanat, “Cenazenin incinmemesine dikkat ederek, merhamet ve sevgiyle yıkıyoruz. Manevi olarak ise her cenaze yeni bir travma gibi çünkü hepsinin hikayesi farklı. Yapılan işlem aynı ama dediğimiz gibi her insanın yaşam hikâyesi çok farklı. İster istemez empati yapıyoruz ama bu psikolojiyi sürekli taşımak imkânsız. Kendimizi toparlamayı öğrendik.” diye konuştu.
BİR YAKININI YIKAMAK GİBİ
Cenaze yıkama sürecinde titizlikle çalıştıklarını belirten Gassal Seher Yıldız, "Uyku pozisyonunda vefat eden birini görünce annemi düşünüyorum. Sabahları ya da uyuduğu zaman hemen nefes alıyor mu diye kontrol ediyorum. Bu meslek insanı ister istemez etkiliyor." ifadelerini kullandı.
BİR DİĞER ADIM: AİLELERE TESELLİ VERMEK
Gassalların işi sadece cenazeleri yıkamak değil; ailelere de teselli vermek. Ancak bu süreç bazen yanlış anlaşılabildiğini aktaran Gassal Ayten Kırdal bu durumu şöyle anlattı:
"Acılı ailelere sakin olmalarını, cenazelerini güzelce yıkadıktan sonra acılarını yaşayabileceklerini söylüyoruz ama bazen taş kalpli olmakla suçlayanlar oluyor. Hâlbuki biz de annemizi, babamızı ya da yakınımızı kaybettik, kaybedebiliriz. Onlarla birlikte ağladığımız zamanlar da çok oldu. Bizi ruhsuz zannediyorlar. Biz de herkes kadar duygusalız. Acılar karşısında metanetli görünmek zorundayız ama bu taş kalpli olduğumuz anlamına gelmez. Bu işin en zor kısmı cenaze yakınlarıyla olan diyalog kısmı oluyor."
HAYATIN KAÇINILMAZ GERÇEĞİ
Ölüm, herkesin hayatında bir kez deneyimleyeceği bir gerçek ancak bu gerçeğin ardındaki kahramanlar olan gassallar, mesleklerini sıradan bir iş gibi yapmıyorlar. Onlar, her gün hayatın en acı gerçeğiyle yüzleşirken, ölüme ve yas tutan ailelere hizmet ediyorlar. Röportaj yapılan gassalların dediği gibi, “Bizim işimiz sadece yıkamak değil, ailelere destek olmak. Onların acısını anlamak ve paylaşmak.” Sessiz kahramanlar olarak, hayatın son durağında görevlerini büyük bir özveriyle yerine getiriyor.