Merkez Bankası üst üste ikinci kez zarar açıkladı: 700 milyar lirayı aştı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB), 31 Aralık 2024 tarihli bilançosuna yansıyan rakamlar, Banka’nın son yıllardaki mali performansına dair dikkat çekici bir tablo ortaya koydu. 2021 yılında 57,5 milyar TL, 2022 yılında ise 72 milyar TL net kâr açıklayan Merkez Bankası, 2023 yılında ise 818,2 milyar TL zarar ile tarihindeki en yüksek zararını duyurmuştu. 2024 yılında açıklanan 700,4 milyar TL zarar ise bir önceki yıla kıyasla görece düşük olsa da, Merkez Bankası’nın mali yapısındaki olumsuz seyrin sürdüğünü gösteriyor.

AKTİF BÜYÜKLÜK 8,5 TRİLYON LİRAYI AŞTI

TCMB’nin açıkladığı bilançoya göre, Banka'nın aktif büyüklüğünde dikkat çekici bir artış yaşandı. 2023 sonunda 6,92 trilyon TL olan aktif büyüklük, 2024 sonunda 8,59 trilyon TL’ye ulaştı. Bu büyüme, hem döviz kurları hem de piyasa mekanizmaları üzerinden Banka'nın bilanço kalemlerinde yaşanan genişlemeyi yansıtıyor.

REESKONT KREDİLERİYLE REEL SEKTÖRE DESTEK SÜRDÜ

Merkez Bankası’nın 2024 yılı içindeki en önemli faaliyet alanlarından biri ise reel sektöre sağlanan finansman desteği oldu. TCMB, yıl boyunca toplam 526,7 milyar TL tutarında reeskont kredisi kullandırarak ihracatçı firmalara yönelik kredi mekanizmasını aktif biçimde kullandı. Bu rakam, Banka’nın para politikası araçlarının yanı sıra kredi kanalı yoluyla da ekonomik büyümeye katkı sağlamaya çalıştığını ortaya koyuyor.

GENEL KURUL 30 NİSAN’DA TOPLANIYOR

TCMB’nin 2024 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısı, 30 Nisan 2025 Çarşamba günü gerçekleştirilecek. Toplantıda, bilanço ile kâr-zarar hesabının onaylanması beklenirken, ayrıca Banka Meclisi ve Denetleme Kurulu üyelerinin ibrası da gündeme gelecek. Mevcut görev süreleri dolan Banka Meclisi’nin iki üyesi ile Denetleme Kurulu’nun üç üyesi için yeni seçimler yapılması planlanıyor.

ZARARIN NEDENLERİ NE OLABİLİR?

Uzmanlar, TCMB’nin son iki yıldır üst üste zarar açıklamasının temelinde çeşitli faktörlerin bulunduğuna dikkat çekiyor. Bunlar arasında döviz kuru korumalı mevduat (KKM) ödemeleri, yüksek enflasyon ortamı, faiz politikalarının değişkenliği, ve döviz rezervlerindeki hareketlilik öne çıkıyor. Ayrıca küresel ekonomik koşulların Türkiye ekonomisine olan etkisi ve iç piyasada sürdürülen para politikalarının da bu tablonun oluşmasında pay sahibi olduğu değerlendiriliyor.