Buğday meselemiz

Nihat Kaşıkcı

Nihat Kaşıkcı

Tüm Yazıları

Önümüzdeki kısa süre zarfında, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, hububat destekleme alım fiyatlarını açıklayacak.

TMO, bu yıl alım sisteminde değişiklik yapacağını ve çiftçinin tüm buğdayını alacağını erkenden duyurdu. Bu amaçla, randevu sisteminin kolaylaştırılacağını ve ‘yararlanılabilir duruma getirileceğini’ beyan etti.

Fakat, çiftçinin buğdayını TMO’ya satması önündeki en önemli engel olan ‘Çiftçi Kayıt Sistemi’ (ÇKS) meselesi netleşmiş değil. Yani çiftçi, özellikle Hazine arazileri üzerinde ‘kiralamasız’ üretim yapıyorsa, bu üretim ÇKS kayıtlarına girmiyor. Dolayısıyla çiftçi bu ürününü TMO’ya satamıyor.

2022 yılında, dünyada buğday krizi riski ortaya çıktığında, Türkiye, buğday ve diğer hububat çeşitlerine, dünya piyasa fiyatlarının hayli üzerinde destekleme fiyatı uygulamıştı. Fakat ÇKS kaydı ve TMO alımlarındaki randevu sisteminin getirdiği sorunlardan dolayı, çoğu çiftçi, ürününü ortalama yüzde 30-35 daha düşük fiyatla tüccara satmak zorunda kalmıştı.

ÜRETİMDE İYİ BİR NOKTADAYIZ

Ülkemiz, tüm olumsuzluklara rağmen, üretimde kendine yeterlilik bakımından bir sorun yaşamıyor.

TÜİK verilerine göre, kişi başına yıllık buğday tüketimimiz 177 kg. Kendi nüfusumuz dikkate alındığında, toplam tüketimimiz 15 milyon ton civarında. Fakat turistik konuklar ve sığınmacıların tüketimi de dikkate alındığında, bu rakam 18 milyon ton civarına ulaşıyor.

Toplamdaki yıllık buğday üretimimiz ise; iklim şartlarına göre 18 milyon ton ile 24 milyon ton arasında değişebiliyor. 2023 yılı üretimimiz 22 milyon ton oldu.

2024 yılı buğday üretimi de, geçen yılın rakamları düzeyinde bekleniyor.

Dünya buğday üretiminin yüzde 3’ünü yapan Türkiye, dünya sıralamada 10’uncu durumda.

UN İHRACATINDA DÜNYA BİRİNCİLİĞİ

Her ne kadar üretim rakamlarımız, iç tüketimimizin hayli üzerinde olsa da, dışarıdan 2.5 milyon ton civarında bir yıllık buğday ithalatımızın olması, bazı çevreler tarafından haksız eleştiri konusu yapılmaktadır.

Şöyle ki; Türkiye, kendi üretim fazlasını un ve unlu mamuller olarak ihraç ediyor. Ortalama yıllık 2 milyon ton civarındaki üretim fazlasına ilave olarak yapılan 2.5 milyon tonluk ithalatla, ihracatımız için 4 milyon ton civarında un üretiyoruz. (Kalan 500 milyon tonun, kepek vs. fireler olduğu düşünülebilir.)

Üretim fazlasını un, makarna ve sair unlu mamuller olarak ihraç eden Türkiye, 2023’teki 3.7 milyon tonluk un ihracatıyla, dünyanın en fazla un ihracatı yapan ülkesi unvanını elinde tutuyor.

Makarna ihracatında da dünya ikincisi olan ülkemizin dışsatımı; makarna, bisküvi ve diğer ürünlerle birlikte 4 milyon tonun üzerine çıkıyor.

Hâsılı kelam, ülkemiz buğday ve diğer hububat ürünlerinde, miktar bakımından bir sıkıntı yaşamıyor. Sorun, girdi fiyatları karşısında çiftçimizin korunması noktasında odaklanıyor.

Korona salgınıydı, Rusya-Ukrayna savaşıydı, Çin’in emtia stokçuluğuydu derken, başta gübre fiyatları olmak üzere, tarımsal girdi fiyatları, son birkaç yılda anormal artışlar gösterdi.

BUĞDAYDA FİYAT BEKLENTİSİ

Buna karşılık Hükümet, özellikle 2022 yılında verdiği dünya piyasalarının üzerindeki destekleme alım fiyatlarıyla, piyasayı çiftçi lehine düzenleme yoluna gitti.

Uluslararası borsalarda buğday fiyatları 250-300 dolar civarında seyrederken, bizdeki fiyat neredeyse 450 dolara yaklaşıyordu.

2023’te ise daha mutedil bir alım fiyatı politikası güdüldü. Fakat asıl sorun, TMO’nun, yüksek fiyat ilan etmesine rağmen, çiftçinin ürününün kısıtlı miktarını satın almasıyla baş gösterdi.

Bu yıl ise, döviz kurlarının seyri de göz önüne alındığında, halihazırda ton başına ortalama 10 bin TL’lik rakam, 312 dolar civarına tekabül ediyor. Ki, bu da dünya piyasa fiyatlarına pek de aykırı bir rakam değil.

Cumhurbaşkanlığı Kabinesinin belirleyeceği hububat fiyatları, doğal olarak ekonomi yönetiminin enflasyon beklentisiyle de uyumlu olacak gibi görünüyor.

TMO’nun, tüm ürünü satın alacağına dair vaatleri, bir bakıma, açıklanacak destekleme fiyatlarının, dolar bazında dünya piyasalarına uyumlu olacağına işaret ediyor.

Bu arada, piyasadaki genel havanın, TL’nin dolar karşısında değer kazanacağı yönünde olduğunu belirtelim.

Merkez Bankası yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 38 dolayında olduğu dikkate alındığında; geçen sene ton başına 8250 TL olan sert ekmeklik buğdayın, bu sene 11 bin ila 11 bin 500 TL arasında olması muhtemeldir.

Şayet TMO, taahhüdüne uyarak, çiftçinin tüm ürününü satın alırsa, prim desteğiyle birlikte, sert ekmeklik buğday için ton başına 12 bin 500 ila 13 bin TL arasında bir rakamdan söz edebiliriz.