Ankara’da Ankara Siyaseti’nin konuğu: SP Ankara İl Başkanı

Türkiye’nin ve siyasetin başkenti Ankara’nın sorunlarını konuşacağımız Ankara’da Ankara Siyaseti’nin ikinci bölümünde Saadet Partisi Ankara İl Başkanı Fatih Beyazıt analadolugazete.com.tr’nin sorularını cevapladı.

Ankara’da Ankara Siyaseti’nin konuğu: SP Ankara İl Başkanı

ÖZEL HABER: MUHAMMED AYBER

Türkiye’nin ve siyasetin başkenti Ankara’nın sorunlarını konuşacağımız Ankara’da Ankara Siyaseti’nin ikinci bölümünde Saadet Partisi Ankara İl Başkanı Fatih Beyazıt analadolugazete.com.tr’nin sorularını cevapladı.

  • Başkent üzerine değerlendirmeler yapılırken Ankara bilincinin tam oluşmadığından söz ediliyor. Siz bu fikre katılıyor musunuz? Ankara'da bir Ankaralılık bilinci var mı?

“ANKARA BİR ANADOLU MOZAİĞİ”

Ankara her şeyden önce metropol bir kent olmasının yanında aynı zamanda başkent özelliği de olan bir şehir. Ankara'nın metropol oluşundan kaynaklı olarak zaten hem iş imkanı hem daha insanca yaşam koşullarının var olduğu varsaydığından Ankara'nın çok fazla göç aldığı bir gerçek. Bu göçten dolayı nüfusun, demografik yapının çok çeşitli olduğunu görüyorsunuz. Özellikle merkez ilçelerde sanki biraz Ankaralılık kaybedildi. Tabii Ankara'nın Ankara'ya özgü bir yaşam felsefesi, yaşam tarzının kaybolduğunu görüyorsunuz. Daha çok bir mozaik. Ankara Anadolu mozaiği şeklinde civar illerden buraya göç etmiş toplumun birçok kendi örf ve adetini, kendi hemşirelik bilincini yaşattığı bir şehir haline gelmiş.

Bir de bunun yanında tabii Başkent olmasından kaynaklı ayrı bir göçe ev sahipliği yapmış bir şehrimiz. Ankara'da birçok üniversite bulunuyor. Üniversitelerden mezun gençlerin Ankara'da kalma arzusu, Ankara'da mesleki alanlarını sürdürebilme, faaliyetlerini ilerletme amacı da bulunuyor. Aslında biz bunları sayarken Ankara'nın nerelerden ve hangi yerlerden göç aldığını da konuşmuş oluyoruz.

  • Ankara'ya gelen öğrenciler gitmek istemiyor, giden de geri Ankara'ya dönmek istiyor bunun sebebi sizce nedir?

“O SİZE NE YAPARSA YAPSIN ONDAN DA VAZGEÇEMİYORSUNUZ”

Sevdiğiniz bir kızdan ya da sevdiğiniz bir insandan çok fazla yerine göre bir karşılık alamıyorsunuz ama o size ne yaparsa yapsın ondan da vazgeçemiyorsunuz bu da aslında öyle bir şey.

Ankara gerçekten sosyal anlamda yıllarca, özellikle belediyecilikte ihmal edilmiş. Bir başkent Ankara ama kurak yapısını aşılamamış, yeşillendirilememiş, tarihi bir kent haline büründürülememiş, tarihine sahip çıkılamamış. Uzun yıllardır bir yerel yönetim anlayışından dolayı sosyal olarak çok ihmal edilmiş. Melih Gökçek zamanında Ankara'nın değerleri anlamında baktığınız zaman size bir tane maskot kedi bir de dinozorlar şehri sunar. Onun da zaten ne kadar dinozor olduğu da tartışılır. Başka da bir şey sunamaz. Bu artık tartışmayalı da kapalı anlıyorsunuz ki orası bir harabe.

Oysa Ankara'nın kendine özgü tarihi bir yapısı var. Ankara bir kere cumhuriyetin başlangıcıyla beraber ilk meclisten tutun da Hacı Bayram Veli Hazretleri olsun, Ankara Kalesi olsun, Eski Ankara Evleri olsun. Buralar da ve nicesinde yeteri kadar tarihe önem verilen kentsel dönüşümler yapılmadı.

“ANKARA RANTSAL DÖNÜŞÜMLERE KURBAN EDİLDİ”

Ankara'ya has evleri, tarihi konakları muhafaza edilemedi. Maalesef bir takım rantsal dönüşümlere de kurban edildi. Böyle yenileme yapma gayretinde sanki olmuşlar gibi tavır takındılar, fakat günün sonunda baktık ki yaptıkları tarihi konaklar dokudan ziyade aslında ranta açık biraz daha günü yansıtan birtakım konaklar, konutlar. İspatı da şu, bugün o bölgeye gezdiğiniz zaman Hamamönü tarafını Hacı Bayram Veli Hazretleri’ni oralarda bakıyorsunuz. Bol bol hukuk büroları, heybetli işletmeler, kafeler, restoranlar var. Yani anlıyorsunuz ki bu ticari amaçla inşa edilmiş.

Oysaki orada Ankara'ya daha çok hitap eden konaklar, Ankara Evleri, insanların sosyal anlamda kendilerini besleyebileceği birçok müze olabilirdi. O yüzden maalesef Ankara'da o eski tarihe dokunan o kentsel dokuyu bulamıyoruz.

Diğer taraftan Ankara'yı ve Ankaralılığı hissetmek isterseniz, dışarıdan daha az göç almış taşra ilçelerimiz var. Bugün Beypazarı'na giderseniz geçmişten bugüne kadar kültürel ve tarihe dokusunu muhafaza etmiş, ciddi bir turizm bölgesi haline gelmiş. Yine Haymana'ya giderseniz, Haymana'nın kendisine ait kültürel geleneklerini görürsünüz. Kızılcahamam'a gidersiniz keza böyle. Dolayısıyla şehrin merkezinde Ankaralılık gibi bir kavram ne yazık ki bugün çok fazla hissedilmiyor.

  • Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken Ankara'nın ilçeleriyle birlikte sahip olduğu ekonomik potansiyel ve değerler sizce kullanılıyor mu? Kentlerin refahı adına neler yapılabilir? Sizin düşünceleriniz fikirleriniz nelerdir?

Ne yazık ki bugün merkezi yönetim ve yerel yönetimin farklı siyasi düşüncelerde olmuş olması bir dezavantaj. Her noktada olduğu gibi artık, özellikle Türkiye'nin son 10 yılına baktığınız zaman, mutlaka bir kutuplaşma, mutlaka rövanşist bir anlayış var. Yani ‘ben yerel yönetimi kazanamadıysam siyasetten bir menfaat elde etmek adına ben burayı da çalıştırmam’ anlayışı var. Sadece o da değil, belediye meclislerine baktığınız zaman bile bu muhalefeti görüyorsunuz. Yani halkta hizmet, yaşadığımız coğrafyanın, kentin, memleketin sorunlarını çözmek, gerçekten insana hizmet etmek anlayışı değil, ‘ya biz bizden olmayanın kafasını gözünü yarıp toplumuma nasıl zayıf gösteririz’ anlayışı var.

“HÜKÜMETİN BU RÖVANŞ KAFASI MANTIĞI VAR”

Eğer bir başarısızlık varsa ama o başarısızlığın altında yatan;
Bir, hükümetin bu rövanş kafası mantığı var,
İki, belediye meclisinde iktidar partisinin ne yazık ki bir rövanş alma, bir siyasi istikbal menfaat umma amaçlı meclis çalışmaları var. Yani hayra, Hakk'a hizmet olabilecek anlamda anlayışlar, eğer belediyeye prim kazandırıyorsa, olumlu bir anlayışla ‘ya tamam’ deyip insanların alkışlayabileceği bir düzenleme ya da hizmet ortaya çıkacaksa, maalesef bunun önüne geçilmeye çalışılıyor. Oradaki tek gerekçe de aslında ya ‘biz burada rakibimizi güçlü görmek istemeyiz’ halk nazarında ‘bak çok güzel hizmet ediyor’ dedirtmek istemeyiz. Bu anlayışta olunduğu sürece maalesef memleketin kazanabilecek çok da fazla bir kazanımı yok.

“BİR KERE ŞEFFAFLIK ELDE EDİLMİŞ”

Burada tabi her türlü engellemeye rağmen, merkezi yönetim ya da meclis yapısındaki iktidar partisinin belediye meclis üyelerine rağmen, şu da bir gerçek; bu haliyle bile şu anda yerel yönetimler özellikle Ankara çok daha geçmişe nazaran başarılı, güzel çalışmalar yürütüyor. Bir kere şeffaflık elde edilmiş.

“NASIL OLSA KÖRLER SAĞIRLAR BİRBİRİNİ AĞIRLIYORDU”

Şöyle bir durumda var aslında, iktidar partisinin bir mensubunun Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni yönetmiş olması ve aralarında bir çatışma olmamasına rağmen Ankara'ya çok şey kaybettirdi. Biz bunu gördük. Rantı, talanı, liyakatsizliği gördük. ‘Nasıl olsa yargıya, hükümete, İçişleri Bakanlığı’na karşı bir denetim sorumluluğumuz yok’ denildi. Nasıl olsa körler sağırlar birbirini ağırlıyordu. Ama en azından bugün Ankara'da bir yargı denetimi anlamında ya da İçişleri Bakanlığı'nın denetimi anlamında kontrol edilen, kontrol mekanizmasının, denetim mekanizmasının kurulduğu bir belediye var. Hem de geçmişe nazaran daha dürüst bir anlayış var diyebiliriz. Bu da Ankaralıya en azından kaynaklarının hor kullanılmaması, ranta, talana aktarılmaması anlamında çok şey kazandırmış durumda.

  • Ankara'da çok güçlü bir sivil toplum yapısı var. Ankara İl Başkanlığı olarak siz bu sivil toplum kuruluşları ile ilişkilerinizi nasıl tutuyorsunuz?

“BU ŞEHRİN NABZI SİVİL TOPLUM KURULUŞLARIDIR”

Ankara'da sivil toplum kuruluşları olarak gerçekten çok geniş bir yelpaze var. Birçok metropol şehirlere gittiğiniz zaman genelde Türkiye'de teşkilatlanmış bazı sivil toplum kuruluşlarının orada şubeleri mevcuttur. Hemşehri dernekleri mevcuttur. Ama Ankara tüm bunların yanında, hemşehri derneklerinin yanında, hem de tüm Türkiye'de teşkilatlanmış olan sivil toplum kuruluşlarının yanında, birçok sivil toplum kuruluşunun merkezinin bulunduğu ayrıca diğer şehirlerde şubeleri bulunmayan da birçok sivil toplum örgütünün bulunduğu bir şehir. Bu anlamda Ankara'da sivil toplum kuruluşlarını ihmal etmek demek, onlarla bir arada olmamak demek, Ankara ile bir arada olmamak demektir. Çünkü bu şehrin nabzı sivil toplum kuruluşlarıdır. Biz de tabiri caizse o nabzın içerisindeki damarların içerisinde dönen kan gibi aslında sivil toplum kuruluşlarımızla ünsiyetimiz var. Ziyaretlerimiz birbirlerimize karşı görüş alışverişlerimiz mevcut. Bu anlamda Ankara'da hatta il olarak değil, ilçe başkanlıklarımız nezdinde de ilçelerimizdeki bütün sivil toplum kuruluşlarımızla düzenli olarak ziyaretlerimiz, onlarla bir araya gelmişliklerimiz var.

  • Ankara'daki yerel yönetimlerin son 4 yılını değerlendirdiğinizde, 2019'da söyleminiz olan “Dürüst Başkan, Dürüst Yönetim” düsturunda ilerleyenler bir yerel yönetim anlayışı var mı?

Evet aslında ‘Dürüst Başkan, Dürüst Yönetim’ dedik, bir de ‘Cepsiz Ceketliler’ diye bizim bir tanıtımımız vardı. Cepsiz ceketliler de bu “Dürüst Başkan, Dürüst Yönetim” anlayışımızı pekiştiren ve Saadet Partisi'nin anlayışını ortaya koyan bir söylemdir.

“ANKARA'YA BELKİ DE TAM BÖYLE ‘CUK’ OTURDU”

“Dürüst Başkan, Dürüst Yönetim” Ankara'ya belki de tam böyle ‘cuk’ oturmuş diyebileceğimiz, 12'den vurduğumuz bir slogandı. Çünkü Ankara'nın bundan daha önceki yerel yönetiminde en çok şikayet edilen mesele, bunun tam aksiydi. Yani dürüst bir yönetiminin olmaması, dürüst bir başkanın olmaması, ne yazık ki burada ismi rantla, ihalecilikle, haksız kazançla müsemma olmuş, yan yana gelmiş bir Belediye Başkanı vardı. Bundan önce ve çok uzun yıllar boyunca Ankara'da var olmuş bir belediye başkanıydı. Uzun yıllar var olmuş olmasının birçok sebebi vardı. Belki algı yönetiminde oldukça mahir olmuş olmasıydı. Fakat bizim en çok dikkat ettiğimiz yerel yönetimlerde bugün özellikle Büyükşehir nezlinde hakikaten geçmişte ifade edilen, vaat edilen anlayışın, cümlelerin karşılığı olabilmesidir. Bu açıdan baktığımız zaman olumlu görüyoruz. Özellikle Büyükşehir Belediyesi'nde ihalelerin şeffaf bir şekilde yapılıyor olması, kamuya ve topluma açık yayınlarla sosyal medyadan canlı yayınlarla ihalelerin veriliyor olması gibi gibi gibi… Bunlar bizi memnun eden şeyler. Biz burada tabii belediyeye yönetmiyoruz ama bu demek değildir ki biz siyasi parti olarak bu konuların takipçisi değiliz.

“OLUMSUZ BİR DURUMA İLK İTİRAZ EDECEK OLAN SAADET PARTİSİ’DİR”

Tabii ki takipçisiyiz. Belediyelerde neler oluyor, hizmetler hangi noktalarda yoğun, hangi noktalarda problemlere çözüm uygulanabildi ve bu çözümler bu yatırımlar yapılırken gerçekten bunu fizibilite çalışması alt yapısı var mı? Bu maliyetler gerçekten bu yatırım miktarları karşılık buluyor mu? Dengeli mi? Bunları tabii ki de biz takip ediyoruz. O anlamda diyebiliriz ki, geçmişle zaten kıyas edilemez onu net olarak söylüyoruz. Bizim gözümüze çarpan, bizim şu diyebileceğimiz bir nokta yok. Olduğu zamanda zaten buna ilk itiraz edecek olan Saadet Partisi’dir. Olmamasına ümit ediyoruz ama yine böyle bir durumda bunları kamuoyunun ilk duyacağı teşkilat Saadet Partisi teşkilatıdır.

  • Peki başkanının son olarak eklemek istediğiniz ya da gündeme dair bir şey var mı?

“ANKARALILARIN ANKARA'YA DÖNMESİNİ HEYECANLA BEKLİYORUZ”

Biz bir an önce şu mevsim sıcaklıklarının normalleşerek Ankaralıların Ankara'ya dönmesini heyecanla bekliyoruz. Ankara'nın böyle bir yanı da var. İnsanlarımız sıcak yaz aylarında genelde sıla-i rahim maksadıyla da yakın olan illere giderler, kendi memleketlerinden giderler. Çocuklarımızın okullarının açılacağı eylül sezonuna kadar Ankara'nın birçoğu yoktur. İkinci olarak da bir yerel seçimlere yaklaşırken Ankara'da başkente yakışır bir yerel seçim mücadelesi vermeyi çok arzu ediyoruz. Geçmiş yıllarda çok da hoş olmayan, özellikle son 2019 seçimlerinde bir siyasi partiye hiç yakışık almayan birtakım hadiselere şahitlik ettik. Dolayısıyla Ankara'ya hizmet anlayışıyla yapılan bir mücadelenin ortaya konulmasını arzu ederiz.

“İNŞALLAH ANKARALILIK RUHU İÇERİSİNDE BİR SEÇİM GEÇİRİRİZ”

Siyaset merkezi dışında dönüp baktığınız zaman biz Ankara'da her siyasi parti mensubuyla, her insanıyla bir hemşehriyiz. Dolayısıyla Ankara'nın problemlerine, Ankara'nın sorunlarına dair dayanışmayı göstermek arzumuz var. Bütün siyasi partilerle, toplumun birçok kesimiyle, sivil toplum örgütleriyle beraber umuyoruz ki inşallah Ankara'da olaysız Ankaralılık ruhu içerisinde bir seçim geçiririz. 6 milyona yaklaştık. 6 milyon insanımızla inşallah Ankaralılık ruhunu yakalayabilir ve bunu da devam ettirebiliriz.