Kelebek etkisi
Ülke kalkınmasının temel ögesidir üretim.İnsan mutluluğunun da nedenidir bir şekilde.Bir nesne hiç üretilmeden tüketilir mi?Siz hiç üretilmeyen bir otomobile...
Ülke kalkınmasının temel ögesidir üretim.
İnsan mutluluğunun da nedenidir bir şekilde.
Bir nesne hiç üretilmeden tüketilir mi?
Siz hiç üretilmeyen bir otomobile binen bir sürücüye rastladınız mı?
Ahilik Sistemi’nin kurucusu Ahi Evran da öyle düşünmüş olmalı aslında; bir kişinin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek üretimi yapamayacağı açıktır.
Öyleyse her kişi ayrı bir ihtiyacı karşılayacak ürünü üretmelidir.
Ve ticaret aracılığıyla ürün değiş- tokuşu kurallı olarak yapılmalıdır.
Kişiler ihtiyaçlarını ancak bu yolla karşılayabilir.
İnsan, ihtiyaçlarını karşılayabildiği ölçüde mutludur…
Üretim biçimleri gelişmiştir günümüzde.
Hem de karmaşıklaşarak ve çeşitlenerek.
Üretilen özne bazen bir kalem olur, bazen bir uçak.
Bazen bir telefon, bazen bir kitap.
Bazen ise bir hizmet.
Bir garsonun ürettiği değer gibi.
Veya kamu görevlilerinin onayladığı bir belge gibi…
Örnekleri çoğaltmayacağım.
İster somut olsun, ister soyut hepsi üretimdir.
Ve insan ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir.
Ben başka bir üretimden bahsedeceğim:
Bir kamu hizmetinden. Bir vizyondan, değer üreterek kalkınmanın formülünden…
Yolumu, Konya’ya düşürdüm geçen hafta. Selçuklu ilçesine.
Konya Tropikal Kelebek Bahçesi’ni ziyaret ettim.
Tesis ve tasarlanan konsept çok güzeldi. Modern bir yaklaşımla kurulmuş tesiste kelebekleri tanıma fırsatı buldum.
Ancak, asıl harika olan yön ise kelebek bahçesine olan ilgi idi.
Yirmi dakika sıra bekleyerek girilebiliyordu tropikal kelebekleri görmeye.
Yıllık ortalama 350 bin ziyaretçi ağırlıyorlarmış.
Kelebekleri anlatmayacağım size.
Sizlerin de merak edeceğinizi ve ziyaret edeceğinizi umuyorum.
Benim ilgimi;
Konya’da oluşturulan bir turizm potansiyeli çekti.
Yazları sıcak, kışları soğuk, kuraklıkla boğuşan bir yöremizde; tropikal hava estiren vizyon çekti.
Yerelde başlayan kalkınmanın markalaşma yolunu açabileceği çekti.
Tüm Anadolu’nun değerlendirildiğinde oluşturulabileceği zenginlikler çekti.
Türk insanının bir türlü kullanamadığı potansiyeli ilgimi çekti…
Ülkenin her köşesi ayrı güzel. Ayrı bir potansiyel.
Etrafımıza baktığımızda hep güzelliklerle karşılaşıyoruz.
Kimi yerde verimli geniş topraklarıyla,
Kimi yerde, güneş tarlalarıyla, rüzgar türbinleriyle.
Kimi yerde madenleriyle,
Sularıyla, denizleriyle, balıklarıyla, tarihi eserleriyle, üniversiteleriyle, tarlalarıyla…
Ama her yerde yağız insanlarıyla karşılarız.
Üretme ve zenginleşme potansiyelleriyle…
Yol verin a dostlar;
Bırakın da bu güzel ülkenin akıllı insanları, bu topraklarda üretsinler ve yeniden bir uygarlık oluştursunlar.
Mutluluklarını ve güçlerini gelecek nesillere ulaştırsınlar…