Yaşlanmaktan korkmayın, ihtiyarlığı geciktirmek elimizde… (4)
Bugüne kadar yaptığım araştırmalar da ister devlet eliyle olsun ister üniversitelerimiz kanalıyla olsun “ihtiyarlığın önlenmesi yönünde” bazı tavsiyelerin...
Bugüne kadar yaptığım araştırmalar da ister devlet eliyle olsun ister üniversitelerimiz kanalıyla olsun “ihtiyarlığın önlenmesi yönünde” bazı tavsiyelerin dışında ciddi bir çalışmaya rastlayamadım.
Yapılan çalışmaların tamamında ihtiyarlığın önlenmesinden ziyade, ihtiyarlarımızın hayat standartlarını yükseltmek ya da işlerini kolaylaştırmak yönünde tedbir ve tavsiyelerden ibarettir. Halbuki öncelikle yapılması gereken şey; “hastalanmamıza ve ihtiyarlamamıza neden olan faktörlerin tespit edilerek taa çocukluktan itibaren gerekli önleyici tedbirlerin alınması ve hücresel sağlığımızı bozacak her türlü etkenlere karşı gerekenleri yapmak olmalıdır.”
Çünkü sağlık problemleri artık sadece yaşlılarımız için değil, tüm yaş grupları için çok büyük bir problem ve devletimiz için çok büyük bir yük haline gelmiştir. Daha önceleri sadece yaşlılarda görülen bronşit, astım, zatürre, mide – bağırsak iltihabı, idrar yolu enfeksiyonu, diyabet, obezite, kanser gibi birçok hastalığın artık çocuklarda da görülüyor olması, ileri tarihlerde sağlık probleminin ne kadar büyüyüp taşınılmaz hale geleceğinin en büyük göstergesidir.
Dünyanın en eski ve en prestijli tıp dergilerinden olan Lanset dergisinde 1995 yılında yayınlanan geniş kapsamlı bir araştırmaya göre; Batı Ülkelerinde “yaşlı nüfus hastaneye kabullerin %50’den fazlasını ve sağlık kaynaklarının %40’ını tüketmektedir.” Muhtemelen ülkemizdeki durum bundan daha kötü durumdadır. Çünkü herkesin bildiği gibi bizim insanımız en küçük şikayetleri veya standart kontroller için sürekli hastanelere gitmeye programlanmış durumdalar.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu öncülüğünde hazırlanan “Türkiye Sağlıklı Yaşlanma Eylem Planı ve Uygulama Programında (Dünya Sağlık Örgütü 2012 yılı verilerine dayanılarak) ülkemizde 65 yaş ve üzeri grubun %90’ında bir, %35’inde iki, %23’ünde üç, %15’inde ise dört ve daha fazla kronik sağlık sorunu olduğunun tahmin edildiği belirtilmiştir.
Ancak özellikle pandemi ve sonrasında yapılan aşılanmalar sonucu tüm yaşlar için hastalıklar hem çeşitlenip hem çoğalmıştır. “Sağlık harcamalarımız büyük oranda devletimiz tarafından karşılandığı” için toplum olarak pek umursamıyor veya dikkatimizi çekmiyor olabilir.
Ancak önümüzdeki yıllarda devletin de gücünün yetmeyeceği hale gelecek ve bir gün (Amerika ve bazı Avrupa Ülkelerinde olduğu gibi) “bu yükü artık Devlet olarak kaldıramıyorum başınızın çaresine bakın derse” hastane kapılarında sürünen ya da ölen çok sayıda insanımızla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.
Özellikle genç ve orta yaşlı vatandaşlarımızın (ellerinde fırsat varken) “sağlıklı yaşama ve yaşlanma kurallarına uygun yaşamayı hayat tarzları haline getirerek” hem daha kaliteli bir ömür geçirmeleri hem de devletin sağlık giderlerinin azaltılmasına katkıda bulunmaları mümkündür.
(Devam edecek)