Meclis, köpek terörüne teslim olmamalı

Hiçbir ülkede rastlanmayacak bir garip tartışma yaşanıyor, TBMM’de. Son yıllarda giderek çığırından çıkan, acil çözüm bekleyen bir sokak köpekleri sorunumuz...

Hiçbir ülkede rastlanmayacak bir garip tartışma yaşanıyor, TBMM’de. Son yıllarda giderek çığırından çıkan, acil çözüm bekleyen bir sokak köpekleri sorunumuz var. Siyasî iktidar, buna çözüm bulmak için yol arıyor, yasa tasarısı hazırlıyor ve Meclis’e sevk ediyor.

İlgili komisyondaki müzakereler başlar başlamaz, her şeye muhalefeti yaşam tarzı haline getiren CHP-DEM ittifakı, tasarıyı sabote etmek üzere canhıraş bir çabaya girişiyor.

Sokakta sahipsiz köpeklerin saldırılarından mağdur olmuş bazı vatandaşlar da çağırılmış ki komisyon üyeleri daha iyi bilgilensin.

Ama bakıyorsunuz, CHP-DEM ittifakı, adeta bir terör estiriyor. Evladı köpekler tarafından parçalanarak öldürülmüş veya aldığı yaralar yüzünden yıllardır tedavi görmekte olan ailelerin temsilcileri, bu muhalif ittifakın saldırısına maruz kalıyor.

Sanki köpeklerin saldırısı yetmezmiş gibi, bir de bu güruhun saldırısı söz konusu.

Tamam, anladık. İktidarın getirdiği her düzenlemeye karşı çıkmayı, direnmeyi, sabote etmeyi kendinize bir görev sayıyorsunuz.

Bu görevinizi de anlayışla karşılamaya hazırız. Fakat bunca hırs, hınç, kin, nefret ne için? Ortada çok ciddi bir sorun var. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, bu sorunun çözümü için yıllardır çaba göstermişler, gerektiğinde sahipsiz sokak köpeklerinin uyutulması da dâhil bir yığın tedbir almışlar.

Şimdi Türkiye de çözüm için bir yol arıyor. Getirilmek istenen yasal düzenleme, işin doğrusu sorunu kökten çözecek bir yaklaşıma dayanmıyor. Zira kesin çözüm için, birçok saldırgan ve genetik yapısıyla oynanmış, hilkat garibesine dönüştürülmüş, iflah olmaz cinsteki köpeklerin uyutulması gerekecek. Bu noktada bile uyutma içini zorlaştıran, deyim yerindeyse ‘komisyona havale eden’ bir anlayış kendini hissettiriyor. Buna rağmen muhalif kanat, işi gürültüye getirmek için çırpınıyor.

Aslında onların da kendince ‘haklı’ (!) gerekçesi var. Yasa tasarısı, sahipsiz sokak köpekleri sorununun çözümü yolunda, belediyelerin yükümlülüklerini somutlaştırıyor ve yaptırıma bağlıyor.

İşte bu noktada CHP-DEM cephesinin takkesi düşüyor, kelleri görünüyor.

Kayserililerin bir deyimi vardır: “Kuru kuruya gadanı alayım olmaz.”

Bizim bu kökten muhalifler, güya hayvanseverlik, canlılara merhamet gibi duygularla, karşılarındaki insanları sindirmeye çalışıyor. Fakat çözüm için kendilerinin de bir şeyler yapması gerektiğinde ipler kopuyor.

Yani bu meselenin bamteli, çoğunluğu CHP’de olan belediyelerin elini taşın altına koyması gereğidir. Üstelik bu görevin yaptırıma da bağlanacak olması, CHP-DEM cenahına kafayı yedirtiyor.

Hadi, mevzunun ‘mama lobisi’ boyutunu şimdilik görmezden gelelim.

İyi de ortada devasa bir sorun var ve bu sorun acilen çözülmez ise, önümüzdeki birkaç yıl içinde insanlar artık sokağa çıkamaz hale gelecek.

O halde bu her şeye karşı olan zevata sormak hakkımızdır: Sizin öneriniz nedir ağalar?

Kuru kuruya gadanı alayıma bağlamak için; barınak, kısırlaştırma, aşılama, sahiplendirme gibi hoş ama boş öneriler dillendirilir.

Yasa tasarısı zaten bunları da içeriyor. Sizin itirazınız neye?

Yani şunu mu demek istiyorsunuz: Belediyeler bu işten muaf tutulsun…

Peki, kim yapacak bahsettiğiniz barınak, kısırlaştırma, aşılama, sahiplendirme gibi işleri?

Hemen kolayına kaçıp, Tarım ve Orman Bakanlığı yapsın, diyebilirsiniz.

Ama o kadar uzun boylu değil. Yerel yönetimler ne işe yarar? Sadece çöp toplayıp, kanalizasyon ve su işine mi bakar? Kent güvenliği, sokak düzeni, insan ve hayvan sağlığının korunması gibi görevleri yok mudur belediyelerin?

Lafa gelince, yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının artırılmasını filan savunursunuz. Alın size yetki ve sorumluluk. Sahip olduğunuz belediyelerde, sokaktaki köpek terörünü bitirin. Vatandaş da sizin iktidarınızda hoşluk bulsun.

Diğer bir itiraz, umutsuz vakalarda hayvanın uyutulması… Muhalif tayfa buna da karşıymış. Peki, iflah olmaz köpekleri uyutmayıp da ne yapacaksınız?

Ortalıkta genleriyle oynanmış, melezlenerek hilkat garibesi haline getirilmiş bir yığın azman var. Bunları ne yapacaksınız?

Bir de yanında silah olarak pitbul ve benzeri canavar taşıyan görgüsüz öküzler var.

Yani meydan ite-çakala kalsın mı diyorsunuz?

Başta İngiltere olmak üzere, çok medeni ve hümanist Avrupa ülkeleri, öyle aylarca beklemeye de bırakmadan, barınağa alınan köpek bir ay içinde sahiplendirilemezse, doğruca uyutma yoluna gidiyor.

Meclis, Cumhur İttifakı, muhaliflerin estirdiği teröre ve mama lobisine teslim olmamalıdır.

Azgınlaşan muhaliflere de telkinimiz; muhalefetinizi yapın da… Bu itlerin itlafı meselesinden size ekmek çıkmaz.

Lütfen biraz ciddi olmayı deneyiniz.

SON DAKİKA HABERLERİ

Nihat Kaşıkcı Diğer Yazıları