Dünya Lideri dediğin böyle olur

Herkesi şucu-bucu diye etiketlemeyi sevenler için baştan hatırlatayım: Ben, kimseci değilim. Kendimi Müslüman ve Türk Milliyetçisi olarak tanımlarım. Hazreti...

Herkesi şucu-bucu diye etiketlemeyi sevenler için baştan hatırlatayım: Ben, kimseci değilim. Kendimi Müslüman ve Türk Milliyetçisi olarak tanımlarım. Hazreti Muhammet (SAV) dışında hiçbir kula hayranlığım yoktur. Dolayısıyla, Türk Hakanı Recep Tayyip Erdoğan ve ‘Bilge Kağan’ Devlet Bahçeli için yazdığım olumlu cümleler, sadece ve sadece, yaptıkları hayırlı hizmetlere dönüktür.

Önce bir durum tespiti yapalım: Ekonomik sıkıntılar, enflasyon, faiz, döviz vs… Eğer bunlara takılır da kendimizi ‘geçim sıkıntısı derbederliğine’ verirsek, ne millete ne de ümmete bir hayrımız dokunur. Sayılı nefeslerimizi tüketir ve öbür tarafa elimiz boş gideriz. Kaldı ki, bugün şikâyet edilen ekonomik meseleler, kârdan kayıp mesabesindedir. Yoksa, herkes 10-20 yıl öncesine göre çok daha rahat ve müreffeh bir hayat sürmektedir. Tabi bunu Z kuşağı diye tabir edilen yeni nesle anlatmanın imkânı yok.

MUTLU OLUN; AYAKLANIYORUZ

Türk Devleti; 300 küsur senelik duraklama, 200 senelik çöküş ve 100 senelik nadas döneminin ardından, yeniden ayağa kalkıyor. Kimsenin kuşkusu olmasın; yeryüzüne yeni bir Türk Barışı geliyor. Türk Asrı çoktan başladı bile.

Binlerce yıllık hayalimiz olan ‘TURAN’ı düşünün. Türk Devletleri Teşkilatı’nın hedefi nedir? Tarihte ilk defa, Avrasya’ya yayılmış Türk toplulukları aynı masanın etrafında toplanıyor. Ekonomik, kültürel, siyasî ve askerî alanlarda işbirliği zemini kuruyor. Türk Dünyası Ortak Alfabesi için mutabakat sağlandı. Sırada Büyük Türkçe Sözlük ve Türk Dünyası Deyimler ve Atasözleri Sözlüğü olmalı.

Cihan devletimiz Osmanlı’yı parçalayan emperyalistlerin kurduğu uydurma devletlerin halkları, Türkiye’nin ve Türk Hakanı’nın dürtmesiyle uyanmaya başladı. O ülkeleri, kucağına oturdukları Batılıların talimatlarıyla bugüne kadar yöneten derebeyleri, artık halklarının taleplerine kulak vermeye başladı. Yani, Türkiye, İslam Âlemini de uyandırıyor, ayağa kalkmaya zorluyor.

Sanayi ve teknolojide, altyapı projelerinde, enerji yatırımlarında geldiğimiz aşamaları tekrarlamaya gerek yok. Her şey, hepimizin gözleri önünde yaşanıyor.

Esas üzerinde durulması gereken nokta; ülkemizin, uluslararası zeminlerde yakaladığı ivme, söz söyleme hakkı ve diplomatik etkinliktir.

KORKU DUVARI AŞILDI

Hatırlayınız lütfen. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 15 yıl önce Davos’ta, İsrail’in başındaki zata ‘Van minüt’ dediğinde, içimizdeki devşirmeler felaket tellallığına başlamıştı. Dünyadaki Yahudi lobisinin, Türkiye’yi paramparça edeceğini üfürmüştü.

Peki, ne oldu? Türk Hakanı bugün, İsrail adlı terör örgütünü, en yüksek perdeden bağırarak ‘terör devleti’ diye tanımlıyor. Yetmiyor, İsrail’in başındaki katliam çetesini, Hitler’e benzeterek, aşağılıyor. Hem de Birleşmiş Milletler kürsüsü dâhil. Elbette Hakanın, bizim gibi ‘terör örgütü’ demesi beklenemez. O zaman, “Niye devlet olarak tanıyorsun İsrail’i?” sorusuna muhatap olur.

Son 10 yıldır, Batılı irikıyım domuzların kurduğu adaletsiz ve hukuksuz dünya düzenini sorgulayan Türk Hakanı, o müesses nizamı çatlama kıvamına getirdi. Son olarak, dün BM kürsüsünden yaptığı konuşma, adeta bir manifesto; dünya milletlerine bir devrim çağrısıydı.

Lafını esirgemedi. Karşısında oturan utanmaz emperyalistlere, yaptıkları pislikleri, haksızlıkları, zulümleri, katliamları, soykırımları yüksek sesle ifade etti. Deyim yerindeyse, yenilir yutulur olmayan zehir zemberek lokmaları, dünyanın kanını emen sömürgen/kemirgenlerin boğazına boğazına tıkadı.

Yürüyen mumya Joe Biden dâhil hepsi oradaydı. Ellerinden gelse bir kaşık suda boğacakları Türk Hakanı’nın hakikati haykıran gür sesini dinlemek zorunda kaldılar. Hakan, ceddimizin alnına hiçbir zaman insanlık ayıbı lekesi sürülmemiş olmasının verdiği cesaretle, öylesine yüksek bir özgüvenle konuştu ki, karşısındaki zorbaların söyleyecek sözü bile kalmadı.

BAĞRIMIZA BASTIKLARIMIZ YILAN OLDU

Türk Milleti’nin, Yahudilere karşı bir husumeti olmadığını dile getirdi, Hakan. 1492’de İspanya’daki Hıristiyan/Engizisyon katliamından kaçan Yahudilere Türk Devleti’nin sahip çıktığını hatırlattı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler zulmünden kaçan Yahudilere nasıl sığınak olduğumuzu anlattı. Ama asla başa kakmadan…

Benim fikrime göre; yaşanan katliamların suçu sadece Netanyahu ve soykırım çetesine ait değil. İstisna gruplar hariç, yeryüzündeki tüm Yahudiler de bu soykırıma ortaktır. Tabi, onların tasmasını elinde tutan Batılı namussuzları da unutmamak lazım.

BAŞINIZI DİK TUTUN; BÜYÜK DEVLETİN VATANDAŞLARISINIZ

Lafı toparlayalım: Evet, ekonomik sıkıntılarımız var. Coğrafyamız, emperyalistler tarafından cehenneme çevrilmiş durumda. Türk Milleti’ne karşı, çok taraflı ve asimetrik saldırılar devam ediyor. Fakat bunların hepsi gelip geçici gelişmelerdir. Tarihte de hep böyle olagelmiştir.

Türk Devleti, Türk Yüzyılı’nı inşa etme yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ve her nesil, bu yükselişten, ancak nasibi kadarını görebilecektir. Büyük devletler, insan ömrüne sığacak kadar kısa zamanda vücut bulmuyor. Vakti gelmeden çiçek açmaz.

Hakkı teslim adına, bir noktayı daha işaretleyelim: Türk Hakanı Recep Tayyip Erdoğan, bundan 100-200 yıl sonra yazılacak tarih kitaplarında, ‘Yeni Türk İmparatorluğunun Mimarı’ sıfatıyla anılacak. Ve adı; Metehan, Alparslan, Fatih Sultan Mehmet gibi ulu hakanlarla yan yana yazılacaktır.

Bilge Lider Devlet Bahçeli ise; tarihî süreçte, Bilge Kağan ve Çağrı Bey gibi Türk ulularıyla birlikte anılacaktır.

Evet… Dünya Lideri dediğin böyle olur. BM kürsüsünden, karşısındaki süper devletleri yöneten utanmazların gözlerinin içine baka baka saydırır. Ağzına, yüreğine sağlık Reis. Vur gönün yumuşak yerine. Yıkılmaları yakındır.

SON DAKİKA HABERLERİ

Nihat Kaşıkcı Diğer Yazıları