Boş laf çok, siyaset yok
Yaşadığı seçim hezimetinin ardından CHP’de sular bir türlü durulmuyor.Seçim hezimetinde, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte aynı sorumluluğu...
Yaşadığı seçim hezimetinin ardından CHP’de sular bir türlü durulmuyor.
Seçim hezimetinde, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte aynı sorumluluğu taşıyanlar, çıkan ağır faturayı Kemal Bey’e kesip, zeytinyağı gibi üste çıkmaya; böylelikle de partinin başına geçmeye çalışıyor.
Önce İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu şansını denedi. Fakat İstanbul’daki ilçe kongrelerinde, elindeki tüm maddî imkânları kullanmasına rağmen umduğu neticeleri alamayınca, derhal geri vitese taktı. Anladı ki, Kemal Bey’i oturduğu koltuktan söküp indirmek o kadar kolay değil.
Böylece Ekrem Bey ‘B Planına’ geçti. Korsan Zoom toplantılarında ve sonrasında Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Murat Karayalçın gibi, CHP’nin ‘hep genç kalmış’ (!) deneyimlileriyle gerekli istişareleri yaptı. Ortaya ‘Özgür Özel geçiş formülü’ atıldı.
Özgür Özel de önceki günkü ürkek ve mahcup beyanlarıyla, tıpkı İmamoğlu gibi, yekten Genel Başkan Adayı olmaya cesaret edemeyeceğini gösterdi.
Ne diyor Özgür Özel?
“En kolay alkışın Atatürk denilerek alındığı bir siyasi atinin siyaset üretme pratiğinde sorun var. Şimdi bunu yalan ata ata, birbirimizi kandıra kandıra ilerleyemeyiz. Sıkışınca Milli Mücadele’den, Atatürk’ten bahsederek, alkış alarak ilerlenemez. Bambaşka bir şey konuşuyor olmak lazım. Bunda bir kolaycılık, birbirimizi kandırmak var…”
Başka ne diyor?
“CHP’de bir değişim ihtiyacı var ama sadece Genel Başkan değişsin derseniz, Kemal Bey’e ayıp etmiş olursunuz. Sadece MYK üyelerini değiştirirse, Kemal Bey de onlara ayıp etmiş olur. (…) Tüzük, program vs. yazılı belgelerin değişmesi yetmez; esas zihniyetin değişmesi lazım.”
Günaydın Özgür Bey…
Evet, CHP’de zihniyetin, kökten değişmesi lazım. Cumhuriyetin Kurucu Partisi olma mottosunu tepe tepe kullanan CHP, bugün gelinen noktada, Batılı emperyalistlerin Türkiye içindeki beşinci kolu halini almış bulunuyor.
CHP BİR TÜRLÜ YERLİ VE MİLLÎ OLAMADI
Hani, bu parti milliyetçi, devletçi, halkçı filan idi?
Bakınız, Türkiye’nin uluslararası zeminlerdeki menfaatlerini koruma mücadelesinde CHP hep düşman safında yer aldı. Sınırlarımızın dışındaki terörü kaynağında yok etmek amacıyla yapılan operasyonlar için Meclis’e getirilen tezkerelere, HDPKK ile birlikte ‘Hayır’ oyu verdi.
Mavi Vatanımızdaki haklarımızı korumak ve genişletmek için Libya ile yaptığımız anlaşmaların karşısında pozisyon aldı. Bizzat Genel Başkan’ın ağzından, “Libya’da ne işimiz var? Suriye’de ne işimiz var?” lafları çıkabildi.
Rusya-Ukrayna Savaşında Türkiye’nin yürüttüğü ‘aktif tarafsızlık politikası’, nedense CHP ve ortaklarını hep rahatsız etti; ABD-İngiltere safında, Ukrayna’yı destekleyip, Rusya ile hasım olmamızı istediler.
Kıbrıs’ta son günlerde BM-Rum ortaklığıyla yeni bir oyun oynanmak isteniyor. Kıbrıs Türkleri, BM askerleriyle çatışmayı da göze alıp, bu oyunu zor kullanarak bozuyor. Rumlar BM Güvenlik Konseyinden aleyhimize karar çıkarmaya çalışıyor. Hariciyemiz sert tepkiler gösteriyor.
Ama bakıyoruz CHP’ye, sanki başka bir gezegende yaşıyor. Ölü taklidine yatıyor. Yahu, Kıbrıs Barış Harekâtını 49 yıl önce yapan Türk Hükümetinin başında, CHP’nin efsane Genel Başkanı Bülent Ecevit vardı. Bari onun anısına hürmeten, Kıbrıs Türklerine ve davasına sahip çıkan üç-beş satırlık bir açıklama yapın.
Ama yapamazlar. Çünkü CHP’nin bir dış politikası yok. Olan kısmı da, ABD’nin CHP nezdindeki Genel Valisi rolünü oynayan Ünal Çeviköz’ün uhdesinde bulunuyor. Partinin kimi etkin ve yetkinleri Anglo-Saksonların davulunu taşıyor omuzunda; kimi seçkinleri de Cermen cenahından gelen suflelerle vaziyeti idare etmeye çalışıyor.
CHP ATATÜRK’LE YAN YANA GELEMEZ
Bir kere, mevcut CHP, kadroları ve politikalarıyla, Mustafa Kemal Atatürk’le asla yan yana gelemez. Atatürk bir Türk Milliyetçisidir. Atatürk, ülke bütünlüğünü ve bağımsızlığını her şeyin üstünde tutar, “Bağımsızlık benim karakterimdir…” der. Türkiye’yi bölmek ve ‘Yüz yıllık Cumhuriyetle hesaplaşmak’ üzere yola çıkanlarla aynı yolda yoldaşlık eden bugünkü CHP, hiçbir zaman Atatürkçü olamaz.
Gazi Mustafa Kemal’in, Gençliğe Hitabesindeki, ‘şahsî çıkarlarını, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edenler’ tanımlamasını, bugünkü CHP yönetimiyle yan yana koyun ve aradaki farkları bulmaya çalışın.
CHP DEĞİŞMEZ
Tekrar Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu’ya vekâleten yaptığı çıkışa dönersek…
Evet, CHP zihniyetinin değişmesi lazım. Ama değişmez. Değiştiremezsiniz. Hiç birinizin gücü yetmez buna.
Bakınız, size oy veren kitleyi, Erdoğan düşmanlığıyla öyle bir zehirlediniz ki, zavallı seçmenleriniz, ‘tuvalet terliğine bile oy vermeye tıpış tıpış gidecek’ hale geldi.
Kanımca değişim, bu kitlerin bir şekilde silkinip, hipnozdan çıkmasıyla başlayabilir. Değilse, yukarıdaki MYK üyeleri ve Genel Başkanı, ya da parti teşkilatlarına çöreklenmiş mezhepçi formatı değiştirmekle (ki, mevcut durumda değiştiremezsiniz) bir yere varılamaz.
Özgür Özel, Genel Başkan adayı olduğunu açıklama cesaretini gösteremiyor. Meselenin kıyısında-köşesinde gezinerek zemin yokluyor.
Diğer taraftan, CHP üst yönetiminin, Genel Başkan da dâhil toptan değişmesi gerektiğini söylerken, kendisinin de bilmek kaç dönemdir milletvekili olduğunu ve partinin Genel Başkandan sonraki en üst mevkilerini senelerdir işgal ettiğini unutuyor.
Velhasıl, Batı cephesinde değişen bir şey yok. CHP gene bildiğimiz CHP. Ortada boş laf çok, ama siyasetin kırıntısı bile yok.