Alın o ‘barış’ınızı…

Kimine göre 1 Eylül, kimine göre 21 Eylül… Dünya Barış Günü’nden söz ediyoruz. Olmayan barışın kutlandığı gün… Bir yığın iri fakat boş lafın havada uçuştuğu...

Kimine göre 1 Eylül, kimine göre 21 Eylül… Dünya Barış Günü’nden söz ediyoruz. Olmayan barışın kutlandığı gün… Bir yığın iri fakat boş lafın havada uçuştuğu saçma sapan törenlerin yapıldığı gün…

Türkiye de dâhil, 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü kabul edenler, Almanya’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgalini mihenk alıyor. Birleşmiş Milletler’in 1981’de resmen ilan ettiği 21 Eylül günü ise, biraz da BM Genel Kurulu’nun her seneki açılış tarihini baz alıyor.

Çok mu önemli, 1 veya 21 Eylül olması? Hayır!... Hatta böyle bir günün olmasına da kutlanmasına da lüzum yok. Hele ki Birleşmiş Milletler’in, her ne kadar kuruluş amaçlarından en önemlisi uluslararası barışı ve hukuku korumak olsa da en küçük bir ‘barış’ içerikli kutlama yapmaya hakkı yoktur.

Geriye dönüp bir bakalım… Yeryüzündeki çatışmalar, savaşlar, işgaller, iç savaşlar, darbeler, kabile kavgaları, işkenceler ve her türlü olumsuzluk karşısında BM bugüne kadar ne yapmış?

SAVAŞLAR/İŞGALLER VE BM

BM’nin 51 ülkenin imzasıyla kurulduğu 24 Ekim 1945’ten bu yana gerçekleşen önemli vakalara ve BM’nin ‘önleyici’ (!) etkisine bir göz atalım:

  • Polonya’da Sovyet İşgali/1945-1989: 1939’daki Alman işgalinden İkinci Dünya Savaşı sonrası kurtulan Polonya, hemen ardından 1945’te Sovyet işgaline uğradı. Sovyetlerin dağıldığı 1989’a kadar da SSCB güdümünde bir ülke olarak kaldı.
  • Macaristan İşgali/1945: Macaristan, İkinci Dünya Savaşı’nda mağlup tarafta olmasıyla, SSCB’nin işgaline uğradı. 1956’daki Macarların bağımsızlık isyanı, SSCB’nin kanlı müdahalesiyle bastırıldı. Sovyet işgali, 1990’a kadar devam etti.
  • Kore Savaşı/1950-1953: Komünist Kuzey Kore ile Liberal Güney Kore’nin savaşması; Türkiye dâhil çok sayıda ülkenin de savaşa katılması… BM’nin savaşı durduracak bir etkisi olmadığı gibi, ABD askerleri, Türk askerinin canı pahasına gösterdiği kahramanlıklar sayesinde kıçlarını kurtarıp kaçabilmişlerdir.
  • Vietnam Savaşı/1 Kasım 1955-30 Nisan 1975: Komünist blok ülkelerinin desteklediği Kuzey Vietnam ile ABD ve şürekâsı ülkelerin desteklediği Güney Vietnam arasındaki savaşa, ABD tüm gövdesiyle dalmıştı. Fakat Vietnam, Hollywood stüdyolarında yaptığı onca kahramanlık filmlerine rağmen, ‘kuyruğunu kısarak kaçtığı’ gerçeğini değiştiremediği bir işgal girişimi olarak tarihe geçmiştir.
  • Çekoslovakya İşgali/20 Ağustos 1968: SSCB’nin fiilen işgali…
  • Afganistan’da Sovyet işgali/1979-1989: SSCB destekli hükümet darbesi sonrasında Afganistan 1979’da Sovyet işgaline uğradı. Dağılan SSCB, 1989’da Afganistan’ı fiilen terk etti.
  • Afganistan’da ABD işgali/2001-2021: Newyork’taki Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin, yine ABD’nin bir tezgâhıyla, 11 Eylül 2001’de vurulması üzerine ABD’nin Afganistan’ı işgali, 20 yılın ardından hezimetle noktalandı. Ülkeyi, düşmanı (!) olan Taliban’a bırakıp kaçan ABD, binlerce işbirlikçisini de yüzüstü bıraktı.
  • Irak İşgali/20 Mart 2003-15 Aralık 2011: Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu yalanıyla, ABD ve İngiltere tarafından başlatılan işgal, 2011’e kadar sürdü. ABD, ülkeyi 3 parçaya bölecek fitne adımlarını attıktan sonra, Irak’ın kontrolünü, kendisinin düşmanı (!) diye sunduğu İran’a teslim ederek, işgali ‘hukuken’ bitirdi.
  • Karabağ’da Ermeni işgali/1988 ile 1994 arasında devam eden Azerbaycan-Ermenistan savaşı sonunda, Rusya’nın desteklediği Ermeniler, Karabağ’la birlikte Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20’sini işgal etti. Batılı emperyalistlerin ‘barış müzakeresi’ oyalamacası yüzünden 30 yıldan fazla süren işgal, Azerbaycan’ın 2020’deki 44 günlük kahramanlık destanıyla son buldu. Böylece Karabağ ve işgal altındaki diğer Azerbaycan şehirleri işgalden kurtarıldı.
  • Bosna-Hersek’teki soykırım/1992-1995: Yugoslavya’nın dağılma sürecinde Sırpların, Bosnalı Müslümanlara karşı 1992’dan itibaren giriştiği soykırım savaşı, ABD ve Avrupa ülkelerinin gözetimi altında 1995’e kadar sürdü. Sonunda savaşa müdahale eden NATO ülkeleri, Müslüman Boşnakları iradesiz kılacak şekilde ülke yönetim yapısını tasarladıkları Dayton Anlaşması’yla savaşı bitirdi.

HANGİ ADALET?

Yeryüzünde BM’ye rağmen yaşanan savaş, işgal ve darbelere daha epeyce örnek sıralanabilir. Gürcistan’a yönelik Rusya saldırısı, Kırım’ın Rusya tarafında işgali, Libya’nın parçalanıp iç savaşa sürüklenmesi, Suriye iç savaşı, Ukrayna-Rusya savaşı ve nihayet Gazze’de Batılı emperyalistlerin desteğiyle 11 aydır devam eden soykırım…

Hadi, NATO marifetiyle Türkiye’de tezgâhlanan çok sayıdaki hükümet darbesine ve akim kalan darbe girişimlerine hiç değinmeyelim… Hele de Güney Amerika’da, ABD ve yancıları tarafından yapılan ‘operasyonları’ hiç mevzu yapmayalım.

Tüm bunlar yaşanırken, Birleşmiş Milletler ve onun çarpık yapılı Güvenlik Konseyi, ya geriden seyretti, ya da suç faili irikıyım ‘tam üyelerin’ veto ettiği/edeceği karar tasarılarıyla oyalandı.

Şaka gibi… Birleşmiş Milletler’in esas karar alma organı Güvenlik Konseyi… Ve alınan kararları uygulama gücü atfedilen merkez de tam orası… Ve 15 üyeli Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi; ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin’in, konseyde alınacak kararları veto etme yetkisi var.

Şöyle geriye yaslanın ve basitçe düşünün: Yeryüzünün herhangi bir köşesinde yaşanan fitne-fesatın, savaşın, şiddetin, darbenin, iç savaşın, mafyatik çatışmaların, huzursuzlukların… Velhasıl akla gelebilecek her türlü kötülüğün gerisinde, anılan 5 ülkeden en az birisinin olmadığı bir olay veya durum var mıdır?

KURTLAR SOFRASI: BM GÜVENLİK KONSEYİ

Bu durumda nedir ahvalimiz? Kuzunun kurda teslimi… Ya da aynı kişinin hem kadı, hem savcı, hem davacı, hem de mübaşir olduğu mahkemeden adalet beklemek gibi bir şey…

İşte Güvenlik Konseyi’nin kurtlar sofrası olarak tasarlandığı Birleşmiş Milletler’in ilan ettiği ve sahiplendiği Dünya Barış Günü’nden bahsediyoruz.

Diş gıcırtıları arasında, riyakârca dillendirilen barış nutukları… Sinirleriniz çok sağlamsa, dinlemeye devam ediniz.

Dünya Barış Günü (!)… Gazze’de, tarihin en büyük soykırımı günbegün devam ederken, 1 Eylül mü yoksa 21 Eylül mü?... Gidin işinize Allah aşkına. Giderken, Barış Günü’nüzü de alıp götürmeyi unutmayın.

SON DAKİKA HABERLERİ

Nihat Kaşıkcı Diğer Yazıları