İnternetin Orta Çağına Hoş Geldiniz

Tarih tekerrür etmeye devam ediyor. İnsanlığın yıllar boyu özgürleşme uğruna verdiği mücadele yeniden başlıyor. Mutlak monarşi ve feodalizm bugünün dünyasında...

Tarih tekerrür etmeye devam ediyor. İnsanlığın yıllar boyu özgürleşme uğruna verdiği mücadele yeniden başlıyor. Mutlak monarşi ve feodalizm bugünün dünyasında da hakimiyet kurmaya başladı, ama nasıl?

Elon Musk’ın Twitter hakkında aldığı son karar ile artık Twitter kullanıcıları belirli sayıda tweet okuyabilecek. Bu sınır yeni hesap açan kullanıcılar için beş yüz iken daha eski hesabı olan kullanıcılar bin tweet ve doğrulanmış hesabı olan kullanıcılar ise on bin tweet görüntüleyebilecek. Bu kararla birlikte internet ortamının kullanıcılara ait olmadığı kesinleşmiş oldu. Böylelikle günlük görüntüleyebildiğimiz tweet sayısına sınırlama getirildi. Sadece bize gösterilmek istenileni gördüğümüz ve bir meta haline geldiğimiz bu yeni dünyaya hoş geldiniz. Bu yeni dünyanın orta çağında hepimiz bu şirketlerin birer vatandaşıyız. Bu yeni dünyanın iktidarları da yine aynı teknik ve taktiklerle insanları yönetip yönlendirmek için çalışıyorlar. Durumu daha iyi anlamak için gelin size üç kavramdan bahsedeyim. Panoptikon, sinoptikon ve omnioptikon. Bu kavramları ilk kez görüyor olabilirsiniz ancak bu kavramların içinde yaşıyor ve hayatımızı bu kavramlara göre şekillendiriyoruz. Peki nedir bu kavramlar kısaca açıklayalım.

Panoptikon, kelime anlamı olarak her şeyi gören anlamına gelmektedir. Artık herkes herkesi her yerden gözetleyebilmektedir. Elektronik aygıtların kullanımıyla gözetim yerellikten uzaklaşıp küresel bir boyut kazanmıştır. Küresel çapta bu uygulamaların bizleri dinlediğini ve davranışlarımızı analiz ettiğini biliyoruz. İnsanlar ne zaman gözetlendiklerini bilmediklerini için her an gözetleniyormuş gibi davranmaktadır. Örneğin bir tweet atarken veya bir post paylaşırken ne kadar kendimiz olabiliyoruz?

İkinci kavramımız olan sinoptikon kavramı panoptikonun zorlayıcılığının aksine gönüllülük ve rızaya dayalı bir gözetimi ifade etmektedir. Kendi isteğimizle kendimizi ifşa ettiğimiz, hayatımızı, günlük rutinimizi ve yediğimiz yemeğe kadar bütün özel hayatımızı açtığımız durum aslında. Hala devam ediyor mu bilmiyorum ama güvenlik sorusu olarak bankalar annemizin kızlık soyadını sorarlardı. Bizler de Facebook’tan dayımızı, dedemizi akraba olarak kaydedip bütün bilgilerimizi internetin derin çukurlarına bırakırdık. İşte bu ve bunun gibi kendimizi ifşa edip gözetlendiğimizi bilerek yaptığımız bu davranışlar sinoptikondur.

Son olarak gelelim omnioptikona, sosyal paylaşım ağlarının ortaya çıkmasıyla panoptikon ve sinoptikondan farklı bir gözetim ortaya çıkmıştır. Artık sadece bu şirketler değil, bütün dünya bizi gözetleyebiliyor ve bunu bizim rızamız dahilinde yapıyorlar. “Hayır canım olur mu öyle şey. Benim böyle bir isteğim yok, buna da rıza göstermiyorum.” diyebilirsiniz. Hani bir internet sitesinde üyelik açarken sayfalarca gelen o minik yazılar veya bir siteye girdiğinizde sözde adı “çerez” olan ama gerçekte bütün bilgilerinizi paylaştığınız küçük kutulara tik atarak kabul ettiğiniz yazılar var ya, evet onlar.

Tanıdık geldi mi? Evet izliyoruz. İzleniyoruz ve yönlendiriliyoruz. Girdiğimiz bütün siteler, gezdiğimiz ürünler hatta ve hatta adını söylediğimizde önünüze çıkan bir ürün... Hiçbiri emin olun tesadüf değil. Bizler bu feodal şirketlerin birer vatandaşıyız ve bizi istedikleri gibi yönlendiriyorlar. En başta dediğimiz gibi tarih tekerrürden ibarettir. Acaba internetin orta çağının Magna Carta’sı ne zaman imzalanacak? Dijital Kurtuluş Savaşımız ne zaman başlayacak? En önemlisi de küresel bu şirketlere karşı ne kadar hazırlıklıyız ve dijital Kuvayi Milliye nasıl kurulacak?

SON DAKİKA HABERLERİ

Muhammed Ayber Diğer Yazıları