Hiçbir şart yok!
Öcalan açıklama yapacak, ne diyecek tam bilmiyoruz ama etrafta bununla ilgili epey bilgi dolaşmaya başladı. Sürecin bu kadar hızla yürütüleceği aslında birçok kişi tarafından daha önceden de yazılıp çizilmişti ama açıkçası devlet yetkililerinden gelmeyen açıklamalar dedikodu olarak kalıyor, o nedenle de inansan bir türlü inanmasan bir türlü gibi bir durum oluşuyordu.
Ama iş biraz daha ete kemiğe bürünüyor gibi duruyor şu aralar. Yazılıp çizilenlere bakarsak Öcalan yine bir yazılı açıklama yapacak ama bu terörü durdurmaya tam olarak yetecek gibi durmuyor. Bu durum terörist tarafın, kendi arasında bile görüş ayrılıklarını ortaya çıkarıyor şimdiden.
Mesela Suriye'deki Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) yöneticisi Salih Müslim, Öcalan'ın çağrısı için, "Kürt halkı ne denilirse denilsin buna uyacaktır. Bugüne kadar ne yaptıysak Sayın Öcalan’ın paradigması çerçevesinde yaptık ve sonuç elde ettik. Bundan sonra da bunu devam ettireceğiz" dedi.
Haberlere düşen bir başka açıklamada ise, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat, PKK lideri Abdullah Öcalan'dan beklenen çağrının görüntülü olması gerektiğini söyledi. Hozat, "Başkasının okuyacağı yazılı bir açıklamanın hiçbir inandırıcılığı ve etkisi olmaz" dedi
Yine de genel kanaat, en azından bu sürecin bir barış iklimi oluşturacağına inanların genel kanaati olumlu. Öcalan’ın hiçbir karşılık beklemeden bu çağrıyı yapacağını düşünenler var. Yapılan çağrının ardından da her ne şekilde yapılırsa yapılsın silahların susacağına inanıyor aynı kesimler.
Umarım haklı çıkarlar ve hiçbir karşılık oluşmadan bu süreç sonuçlanır. Eğer öyle olursa, sürecin sonunda ben de çok mutlu olurum ama bu süreç ne kadar sonra kesinliğe kavuşur derseniz işte benim asıl sıkıntım bunun tam olarak bilinmemesinden kaynaklanıyor derim.
Yani diyelim ki her şey söylendiği gibi oldu. Öcalan’ın 40 yıldan fazladır süren bu can alıcı sorunu hiçbir talep ve şart öne sürmeden bir açıklaması ile sona erdirme kabiliyeti vardı bunu da devletimiz keşfetti ve kullandı. O zaman bundan mutlu olmamak elbette mümkün olmaz bizler için.
Sonrasında elbette orada verilen şehitlerin de hesabının sorulacağı konusunda da bir yol haritası oluşacaktır. Yine de insanların akıllarında bazı şüphelerin kalması çok doğal değil mi?
Mesela neden şimdi, sorusu burada önemli. Yani eğer bunun için Türkiye 23 yıldır güç topluyordu ve şimdi her zamankinden daha güçlü ise önceki açılım sürecinin amacı tam olarak neydi, sorusu akılları kurcalıyor hâlâ.
Eğer bu durum sadece bu sistemde böyle halledilebiliyor, parlamenter sistemde olmuyordu diyorsak o zaman da hala bir kayıp 6 senemiz oluyor.
Yok eğer bu durum İsrail ve ABD tarafından oluşturulmaya çalışılan yeni Orta Doğu içinde kendimizi daha güçlü hale getirmek ve iç cepheyi tahkim etmek ise Öcalan buna hemen neden razı olsun.
Devletimizin muhakkak bunlara da tedbirleri ve cevapları olacaktır. Bu konuda daha önce de yazmıştım ve Öcalan’ın Meclis'e gelmesi ile ilgili itirazların ardından Meclis'e gelmeden aynı açıklamaları yapar ve kabul görürse itiraz edenlerin ellerindeki argüman zayıflar demiştim.
O defter kapanmış görünüyor zaten, şu aşamada Meclis'e gelme durumu, konuşulanlar arasında yok. Sadece yazılı mı görsel mi tartışması sürüyor. Bu tartışma da Adalet Bakanlığı tarafından görsel açıklama uygulamasının olmadığı gerekçesi ile reddedildi bile.
O zaman geriye sadece yazılı açıklama kalıyor. Burada da hiçbir şart ileri sürülmeyecek. İşte bu durum da bu açıklamalara kimse itiraz etmeyecek. Peki, bu silahların bırakılması ve kimsenin burnunun dahi kanamamasını sağlayacak süreç hiçbir şarta bağlanmadan gerçekleşecek ise o zaman ne kadar sürecek. Ortadoğu da dengeler her gün yeniden değişiyor, İsrail, ABD başta olmak üzere herkes oralardan bir şeyler istiyor ve o istekleri içinde de her gün yeni bir hamle yapıyor.
Yıllarca bir terör mücadelesi verilen bu bölgede nasıl olacak da o teröristlerin hemen yeni bir örgüt kurup tekrar bize saldırmayacaklarına güveneceğiz. Bu örgütlerin desteklerinin kimler tarafından organize edildiğini aşağı yukarı biliyoruz. Bu yeni sürecin hiçbir şarta bağlı olmadığını ve sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden korktukları için yaptıklarını kabul ederek soruyorum bu soruyu.