Harika gidiyoruz
Dünya "Orta Doğu’da neler oluyor?" diye kulak kesilmişken, son yıllarda birbirinin devamı niteliğinde birçok olay yaşarken, Orta Doğu’ya bir de aynı sürecin devamı şeklinde Ukrayna eklenmişken, "Biz mi kazandık, İsrail mi kazandı, ABD mi yoksa Rusya’mı kazandı?" diye her gün büyük tartışmalar devam ederken, elbette görmezden geleceğimiz şeyler olacaktır.
Ya da bizim görmezden gelmemiz istenen şeyler olacaktır belki de. Dün yaşananlar, bugün devam edecek olanlar, son derece sıcak zamanlara işaret ediyor. Hükümeti, muhalefeti hep bir ağızdan bu duruma kitlenmiş, o arada halkın sıkıntıları ile ilgilenen çok az siyasi var.
Bir kısmı yeni süreçlerin okumasını kendisine göre yapıyor, bir kısmı da bu süreçlerin okumasını yapmak yerine gelişmelere göre pozisyon alıyor. O arada kendi derdine düşenler de var tabii, siyasi ikbalinin tehlikede olduğunu görenler de ne diyeceklerini bilemeden olup bitene karşı vurdum duymaz ama iç siyasette son derece sert olabiliyor.
Buradan nereye evriliriz bilemem ama bir şeylerin yanlış gittiğini fark edenler dahi, ideolojik kıskaçları arasında yanlışlara da kılıf uydurmaya kalkıyor. Siyaseti ellerindeki makamları korumak veya o makamların verdiği güç ile farklı kazanımlar elde etmek için kullananlara sözüm yok.
Her olaydan sonra yakın kısa tarihimizden çıkarılabilecek dersler olduğunu unutmadan sabırla kendi işlerini yaparak bekleyenlere karşı da eylemsizlik suçlamaları yöneltenler var mesela. Oysa yakın tarih bize gösterdi ki, zafer çığlıkları ile başlayan birçok olayda sıkıntı yaşadık. Şimdi ise bu çığlıkları herkes yine kendi cephesinden atıyor.
Bir kez daha soruyorum ben de 40 yıldan fazladır devam eden ülke içindeki terör, neredeyse aynı dönemde başlamış globalizm hamleleri ile ilişkili olarak mı sona eriyor. Eğer Suriye’de yaşanan son gelişmeler yani SDG ile HTŞ’nin el sıkışarak anlaşmalarına dair imzalanan metin, bizim için bir zafer ise mesela orada şartsız silah bırakıp anlaşma sağlamış olduğu söylenen maddeleri nasıl yorumlamak gerek? Irak da yaşananları da benzer şekilde karşılamış gruplar olduğunu hatırlatarak o konuyu kapatayım.
Ama ülke de çok az sayıda insan endişelerini devam ettiriyor ve kendi işine bakıyor. Şu aşamada acilen bir şeyler elde etmek isteyenler pozisyon alıyorlar. İsimlerin önemi yok, ama hiç tahmin etmeyeceğiniz isimler, hiç tahmin etmeyeceğiniz isimleri savunmaya, aynı ekranlarda boy göstermeye başladı bile. Bunun adına isteyen çoğulculuk falan diyebilir ama ben yine aynı soruyu sorarım, neden şimdi?
Her şey bu kadar kolaydı da biz niye bunca yıl birbirimizi yedik o zaman? Sabırla bekleyin diyenler hala beklememizi önerenler haklı çıkar umarım, ama bu politikalara neredeyse her kesimden bir sürü insan destek verdiğine göre yine ben ve benim gibi düşünenler yanılıyor galiba, kesinlikle samimiyetle söyleyebilirim ki şu an yanılmayı her şeyden çok isterim.
Ancak bu kadar toz duman bir siyaset içinde insanların kendi gündemlerini belirleme şansından mahrum kaldıkları bir dönemde yeni ve güzel günler için birkaç iktidar süresi daha beklememiz istenirken bu halk ne olacak? Mehmet Şimşek zaten daha önce de söylemişti bu EYT’liler memurlar çalışanlar falan çok para aldığı için yaşıyormuşuz bu sıkıntıları.
Demek ki onlar olmasa her şey çok iyi gidecekmiş, ama kimler için çok iyi gidecekmiş onu açıklamamıştı işte Sayın Şimşek, hala da açıklamış değil.
Ama şunu yaşayarak görüyoruz ve göreceğiz ki sabit gelirlilerle kısıtlı kalmıyor bu sorun, şirketler de birer birer iflaslarını açıklıyor. Ama biz hala uzak ya da yakın bir gelecekte olacaklarla refah ve mutluluk içinde olacağımıza inanıyoruz. Aslında ona da bir şey kalmadı en fazla sekiz on yıl sanki değil mi. O arada da biz biraz dayanacağız yoksulluğa itiraz etmeyeceğiz, gelir adaletsizliği falan da demeyeceğiz.
Bize bu sıkıntılar konusunda el uzatan insanları, belediye başkanlarını falan da hızla siyasetin içine doğru iteceğiz ki onlar da aynı tartışmaların içinde boğulup işlerini yapamaz olsunlar.
Ekonomiden, sağlıktan, eğitimden, sistemden falan da zaten hiç konuşmasınlar. Sonra da onlara kızarız sizin asıl işiniz bunlar mı biz muhacirlerimize sahip çıktık yetmedi şimdi de Suriye’deki ihtiyaç sahiplerine mi el uzatacağız. Kendi işinize baksanıza deriz.