Tebaa devri bitti, Cumhuriyet var

Diyanet İşleri Başkanı padişaha göre fetva veren şeyhülislam sanıyor kendini. İktidara göre yorumlar üretiyor. Siyasi otoriteye göre yorum yapmak değildir din...

Diyanet İşleri Başkanı padişaha göre fetva veren şeyhülislam sanıyor kendini. İktidara göre yorumlar üretiyor. Siyasi otoriteye göre yorum yapmak değildir din adamlığı. Asırlardır kılınan Cuma namazına ilk defa kılınıyormuş gibi, Yeni Bir Çağ açan Fatih Sultan Mehmet’in kemiklerini sızlatarak “Fetih” demek değildir, din adamlığı.

Diyanet bir inanç kurumu değildir ama ibadethanelerimizi ve görevlilerin özlük haklarını düzenleyen bir Devlet kurumudur. Devlet kurumu olarak idarecilerine göre vaziyet alabilirsin, ancak kendinizi din yönlendiricisi olarak göremezsiniz. Bilmiyorsanız öğrenin... İslamiyet yoksulluğu ve adaletsizliği ortadan kaldırma dinidir. Yolsuzluğu aklama, ona göre hadisi şerif bulma dini değildir. Diyanet laik devletin kurumu gibi davranmalıdır. İktidarların destekçisi, onun koruyucusu gibi değil, diyanet kalpleri ve dilleri yumuşatmalı aparat olarak kullandırılmamalıdır.

İnsanların cinsel hayatı ve yatak odaları kimseyi ilgilendirmez. Hele Diyaneti hiç ilgilendirmez, ilgilendirmemeli de.

Şu bulunduğumuz günlerde konuşmamız gereken veya gündemi işgal etmesi gereken şey trilyonluk ibadet yerlerinin arka sokaklarında neler oluyor, insanların ekmeği var mı, işi var mı, geliri yeterli mi? Onlara bakmamız gerekmiyor mu? Bilginler Peygamberin devamıdır. Bilgin ol, bilgi dağıt yüce dinimizin güzelliklerini yay. Ona elçilik et, iktidarın sopalığına değil. İbadet bireyi, vatandaşı özgürleştirir. Siz köle olmayı tavsiye ediyorsunuz. İktidara kul olmayı öğütlüyorsunuz. Bu değil din alimliği.

Son yıllarda Cuma namazlarında hutbede Allah için insan haklarından, birey hakkından, yolsuzluktan, avanta ile zengin olmanın haram olmasından, rüşvetten servet sahibi olmanın günah olduğundan bahsedilen bir hutbeye şahit olmadık. Kula değil, Allah’a kul olmanın güzelliğinden bahseden bir hutbeye de rastlamadık.

Madem yüce dinimizi bu kadar düşünüyorsunuz. Dinimizi neden yüzlerce tarikatın elinde geçim kaynağı, suistimal kaynağı yaptırıyorsunuz. Yok edinsene şeyhliği, şıhlığı, müritliği, insan olmanın erdemlerini aşılasanıza bu millete. Mekke’de Hz. Muhammed’in yıktığı putların yerinde günümüzde tarikat, cemaat liderleri var. Onların sümüklü mendilini öpenlerle puta tapanlar arasında fark var mı? Buna engel olmanız, olduğunuzu göstermeniz gerekmiyor mu?

Bu kadar duyarlı iseniz, neden Kur’an kurslarındaki tacizlere, vakıflardaki dini suiistimal eden, kendi amacı için kullanan kişilere, vakıf veya dernek yurtlarındaki tecavüzlere, çıkarları için buraları kullananlara neden ses çıkarmıyorsunuz. Doğayı tahrip edip, kurdun kuşun yaşamını yok ederek, hatta bu nedenle yaşadığımız şu dönemdeki pandemiye sebebiyet verenlere, Kızılay'a yapılan yardımların harcı alem harcanmasına, kadın cinayetlerine, çocuk cinayetlerine, uyduruk iftiralarla suçsuz yere hapis yatanlara, açlıktan intihar edenlere, doğayı tahrip edecek olan, tabiatın dengesini altüst eden, kurdun kuşun yuvasını bozan taş ocaklarına maden ruhsatı verenlere, adaletsiz ve sınavsız personel atamalarına, sınav sorularını çalanlara ve çaldıranlara devletin malını mülkünü şatafat için kullananlara, tüyü bitmedik yetimin verdiği vergiyle sürekli makam odası değiştirip döşetenlere, adaletsiz olarak ihale yapanlara, yaptıranlara, toplumda adalet duygusunun yok olmasına, israf ve müsrifliğin haram olduğuna ellerinde inanç endazesi varmış gibi sürekli dini kullanan, toplumu inançlı ve inançsız diye ayıran dillerinden zehir eksik olmayan siyasetçilere neden ses çıkarmıyorsunuz?

Neden itiraz etmiyorsunuz, edemiyorsunuz? Dindarlık, din adamlığı, güçlünün karşısında diz çökmek değildir, güç odaklarına karşı çıkabilmektir.

Halbuki “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” sözünü biliyorsanız, bu itirazları toplumun yaralarına çare olmayı, toplumun hakkını hukukunu korumayı sağlamanız gerekmiyor mu?

Şunu fark edin artık... Ulu Önder Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti “ümmet değil, millet olmayı” teminat altına almıştır. Ümmet devri toplumun tebaa olması devri çoktan geçti.

Unutmayın ki, memleketimize ümmet yerleştirmeye çabanız tutmaz, tutmayacaktır. CUMHURİYET, ÜMMETİ BİTİRDİ. ARTIK MİLLET VAR. Bu yüce Türk Milleti ümmetliği 1920’de üzerinden atıp bağımsız ve hürriyetine düşkün millet olmuştur. Bunu öğrenin, öğrenin. Bu millet kulluğu kabul etmeyecek kadar asildir, bunu da kulağınıza küpe yapın. Partinin değil, Devletin Diyaneti olmalısınız. Hz. Ali “Devletin dini adalettir” demiş. Bizde toplum olarak buna inanıyor ve umudumuzu yitirmeden, geleceğe hep güzel bakacağız, güzel bakacağız.

SON DAKİKA HABERLERİ

Erol Tosun Diğer Yazıları