Sesizlik girdabının gizemi
Gazze de Arakan da Doğu türkistan da. Dünyanın bir çok yerinde müslümana zulmedilirken sesiz sedasız izleyen 2 milyar İslam alemi bu işte bir gariplik yokmu ?...
Gazze de Arakan da Doğu türkistan da. Dünyanın bir çok yerinde müslümana zulmedilirken sesiz sedasız izleyen 2 milyar İslam alemi bu işte bir gariplik yokmu ? Gelin bir müslüman olarak kendimizi sorgulayalım .
"Allah-u Teâlâ, Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:
"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" (Hûd: 112)
Bu Âyet-i kerime kantardır... Emrolunduğu gibi olursak O'nun kulu oluruz, emr-i ilâhî hilâfına hareket edersek şeytanın kulu oluruz.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde de şöyle buyuruyorlar:
"Doğruluk iyiliğe götürür, iyilik de cennete götürür." (Buharî)
Doğruluk imandadır, ameldedir, sözdedir. Hepsi İslâm'ın emridir. Bu Âyet-i kerime üzerine çok duruyoruz. Tutunma yeri, kurtuluş ipi orası. O'nun emri, O'nun hükmü olacak, başka hiçbir şey olmayacak. Hudut; daire-i saadet, merkez-i selâmettir. Hududun dışına çıktın mı helâke vesile olur. Onun için insan, huduttan çıkmaması için nefsini katmaması lâzım. Nefis girdiği anda huduttan aşağı çıkar, gider. Tutulanlar neden tutuldu? İhlâsından, samimiyetinden, muhabbetinden, bağlılığından ötürü tutuldu. Hakk'ta samimi olanlar, Allah-u Teâlâ'nın hıfz-u himayesinde, tasarruf-u ilâhiyesinde bulundukları için onlar kaymıyor.
Bu bilgiler ışığında hangimiz Emrolunduğun gibi dosdoğru ol ayetine uygun hareket ediyoruz ? Oysa tek ayet herşeyi anlatmakta ya dosdoğru oluruz yada nefsimizin girdabında bize ön görülen zulümlere boyun bükerek sahiplenir her başımıza geleni kaderimiz zannederiz . Oysa insanın kaderi gayretine tabidir. Kalın sağlıcakla.