Türkiye’nin en büyük sorunu: mülteci krizi ve ekonomik kriz
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş, sadece bölge ülkelerini değil, aynı zamanda Türkiye’yi de derinden etkileyen bir mülteci krizine yol açmıştır.
Göç İdaresi Başkanlığının 2024 yılı verilerine göre, Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeli sayısı 3 milyon 96 bin 157 olarak kaydedilmiştir. Bunun yanı sıra, kayıt dışı olarak Türkiye’ye giriş yapan mültecilerle birlikte bu rakamın çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir.
EKONOMİYE YANSIYAN YÜK
Türkiye, mültecilerin barınma, sağlık, eğitim ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılamak için büyük bir bütçe ayırmıştır.
Resmi verilere göre, bu harcamaların toplamı 40 milyar doları aşmıştır. Bu maliyet, devlet bütçesi üzerinde baskı yaratırken ekonomik dengeleri de zorlamaktadır.
2025’TE DERİNLEŞEN EKONOMİK KRİZ
2025 yılı itibarıyla net asgari ücret 22 bin 104 TL, en düşük emekli maaşı ise 14 bin 469 TL olarak belirlenmiştir. Ancak, yüksek enflasyon ve yaşam maliyetlerindeki artış, bu gelirlerin vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılamasında yetersiz kalmasına neden olmaktadır.
Özellikle büyükşehirlerdeki kira fiyatları dikkat çekmektedir. İstanbul’da ortalama bir dairenin kira bedeli 25 bin TL seviyesine ulaşmıştır.
Bu durum, yalnızca yerli halkı değil, aynı zamanda mültecileri de barınma sorunuyla karşı karşıya bırakmaktadır.
SURİYELİ MÜLTECİLERİN DÖNÜŞÜ
Suriye’de rejim değişikliği ve güvenli bölgeler oluşturulması yönündeki çalışmalara rağmen, Türkiye’deki mültecilerin ülkelerine dönüş oranı oldukça düşüktür.
Bunun başlıca nedenleri, Suriye’deki güvenlik riskleri, ekonomik istikrarsızlık ve altyapı eksiklikleridir.
Hükümetin, bu soruna yönelik daha etkin politikalar geliştirmesi gerekmektedir.
Avrupa Birliği ile yapılan mülteci anlaşmalarının gözden geçirilmesi, uluslararası iş birliklerinin artırılması ve Türkiye’nin üzerindeki ekonomik yükün hafifletilmesi önem taşımaktadır.
TOPLUMSAL VE EKONOMİK BARIŞ İÇİN ÇÖZÜM ŞART
Mülteci krizi, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm dünyanın ortak bir sorunudur. Ancak Türkiye’nin mevcut ekonomik koşulları, bu yükü taşımayı giderek zorlaştırmaktadır. Hükümetin hem ekonomik dengeleri koruyacak hem de toplumsal barışı güçlendirecek daha etkili stratejiler geliştirmesi elzemdir.