Yokuş aşağı vura vura
Siyasetimizin freni patladı, arabalara, kaldırıma, ağaca, binaya, insana vura vura savruluyor yokuş aşağı. Bürokrasi ve iş dünyası yüküyle siyaset, vatandaşın...
Siyasetimizin freni patladı, arabalara, kaldırıma, ağaca, binaya, insana vura vura savruluyor yokuş aşağı. Bürokrasi ve iş dünyası yüküyle siyaset, vatandaşın üzerine yıkılacak sonunda. Biraz fren yapması, hız kesmesi gibi hiçbir uyarısını ciddiye almayan siyaset, yükleri ve muhalefetiyle beraber vatandaşın üzerine yıkılmaya geliyor.
Ne çiftçiyi ne hayvancıyı ne esnafı ne bilim insanları ne gençleri ne emekliyi dinlediler. Liyakatsiz yöneticileriyle memurlar, uzun zamandır halinden memnun. Parti ve Meclis koridorlarında kulakları sağırlaştı, kapı dışarı bakmayı unuttular, bir iktidarcılık-muhalefetçilik tiyatrosuyla bugüne getirdiler ülkeyi.
SEÇMENİ SEÇENEKSİZ BIRAKAN MUHALEFET
Frene basmakla yükümlü muhalefet, basamamış demek ki. Basıyor olsa bir salgın, arkasından yükselen fiyatlar, dünyada görülmemiş bir deprem ve bu kadar yüksek enflasyondan sonra oyları artardı. Yerel seçim sonuçları onların değil, vatandaşın frene basma girişimidir.
Seçmeni seçeneksiz bırakan muhalefet, yokuş aşağı savrulan siyasetin içindedir. Hatta bazıları, camdan pencereden dışarı savruldu yerel seçim sonrası. Milletin olmayan gündemlerle siyaset, bu vura vura yokuş aşağı savrulmayla devam eder.
Yeni değil 2015 seçimlerinde de geçerliydi siyaset ve bürokrasinin körlük ve sağırlığı, 2011 seçimlerinde de.
LÜKS, SALTANAT VE HAYDUTLUĞA FREN
Lüks ve saltanattan kimse taviz vermedi, günden güne üstelik dozu arttı. Hak edilmeyen makamlara oturmalar, 10 maaş almalar, uçuk fiyatlı arabalar, evler, her şeyin 5 yıldızlısından aşağısına yüz vermemeler.
Yokuş aşağı gazı kökleyen iş camiasının rant azgınlığına, abartılmış ihale rakamlarına, hizmeti haydutluğa dönüşen firmalara, Kovid-19 salgınını savaş ekonomisine çeviren ve sonra da devam ettiren tüccara göz yumarsanız… Holdingleşen, devlette torpille gençlerin önünü kesen tarikatlar da var.
Hepsi bu yokuş aşağı savrulan siyasetin yüküydü. Ulusal, uluslararası daha çok yük var da en yakın kolayca önlenebilirleri sayıyoruz. Şimdi de durduramıyorsunuz işte, vura vura etrafına da kendine de zarar vererek perte çıkıyor siyaset, bürokrasi ve iş camiası.
KARTOPU ÇIĞA DÖNÜŞÜYOR
Tepemize çökmeyi bekleyen ülkelerin keyfine diyecek yok, savaşa girse bu kadar ucuza mal edemezdi bir ülkenin çöküşünü.
Kamu kurumları ve liyakatsiz yöneticilerinden tasarrufa başlamalı, haydutlaşan iş camiası ve firmalarını frenlemeliyiz. Siyaset, seçenek üretmeli seçmene, yerli ve milli olanından.
Istakoz partileri, Maldiv seyahatleri, pahalı saatlerin çok fazlası 2015, 2011 seçimlerinden önce de vardı ama görüyorsunuz toplu iğne ucu kadar olsa her şey göze batıyor artık. Biraz da size batsın, değilse memleket batacak vatandaşın üstüne yıkılan bu siyasetle.
Şımarıklığın, hovardalığın ve haydutluğun frenine, vatandaşın üzerine yıkılmadan basmalıyız. Kartopunun çığa dönüştüğü ivmedeyiz, bundan sonrası çok hızlı gelişir. Patlamış frene basmanın bir anlamı olmayacağına göre en az zararla yıkmadan durdurmanın kararını vermeliyiz.
Önce kaşarlaşmış vurdumduymazlıktan başlayarak…