İnsan ve devlet aynı anda hedefte
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”Arif olan için al sana anayasa.Türk devlet anlayışının en öz tanımlaması. Aklı sayfalarca yasayla boğmaya gerek yok.Adalet...
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”
Arif olan için al sana anayasa.
Türk devlet anlayışının en öz tanımlaması. Aklı sayfalarca yasayla boğmaya gerek yok.
Adalet, erdem, güvenlik, hepsi var bu cümlenin içinde.
Sözün sahibi, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Gazi'nin kayınbabası, kurulacak Osmanlı Devleti’nin kılavuzlarından Şeyh Edebali. Bir İslam bilgini, Ahi şeyhi, Türk devlet aklı…
Kayı aşiretinin beyliğine seçilen Osman Gazi’ye, beyliğin başına geçerken verdiği kısa ve öz birkaç öğüdün birincisi. Devleti hatırlatma öğüdü aslında.
DERS ALMIYORUZ
İnsanın düzene ihtiyacı vardır, devleti bulmuştur çare olarak. İnsanı yaşatamayan devletler de yaşayamamıştır. Binler, on binlerce yıllık en temel tecrübesidir insanoğlunun. İnsanı yaşatamayan devletler mezarlığıdır insan hafızası ve tarih sayfaları.
Ruhunu zenginleştiren bir medeniyet kurmak yerine maddenin zenginliğine hapsolan insan, tekrarı kıramadığı için başa döner her şeyi yeniden kurmak üzere. Ve ders almaz binler, on binler, yüz bin yıllar boyunca.
Ruhsuz, vicdansız, duygusuz madde olmuştur kendisi de. Devleti de kendine benzetir. Yaşam, maddeye indirgenmiş, varoluş amacından sapılmıştır.
ERLİG HAN’I ÇAĞIRMAYIN
Türk mitolojisinde Ülgen Han iyicil yeryüzü, Erlig Han kötücül yeraltı tanrısıdır. Batı'nın kötülük kaynağı şeytani yeraltı güçlerinden farklıdır Erlig. Çoğunlukla kötücüllüğü yanlış tarif edilir; kötülük yapmayı iş edindiği söylenir ama aslında yoldan çıkmışsa insanoğlunu, yeniden yola sokmaya çıkar yeraltından. Savaşla hastalıkla salgınla değilse afetlerle yola getirir, yola girince insan yeraltına geri döner.
Varoluşun amacından ne kadar sapılırsa Erlig’in hiddeti o kadar şiddetli olur.
İşte zenginliğin delirttiği adamların insanoğlu ve dünyayı sürüklediği senaryolar, Erlig’i yeryüzüne çağıran sapkınlık alametleri. İnsanı da devleti de aynı anda hedefe koymuş bu sapkınlar, kendilerini olacaklardan azade sayacak akla zarar bir gaflet içindeler. Deli koğuşuna tıkılacak adamlar, dünyayı idare etme rüyalarında yüzüyor.
KADERİMİZ KENDİ AVUÇLARIMIZDA
Genetik bilimi ve yapay zekanın alet edildiği bu çok ileri sapkınlığın terbiyesi, insanlık tarihindeki en büyük kırılmalardan birini yaratabilir.
Ya insan maddeleştirilen kişiliğinden ruhuna, vicdanına ve varoluş gerekçelerine yani insanlığına geri dönecek ya da Erlig Han, şimdiye kadarki insanlığın görmediği biçimde bu insanı ve dünyasını yıkacak ve baştan yenisi yaratılacak.
Her saniyesini hissettire hissettire uzun ve acılı bir yok oluş mu, uzun da sürse insanlığına dönüşümü daha hayırlı insan için? Kötülerin zamanı, iyilerinkinden hızlı işliyor, avuçlarımıza bırakılmış kaderimiz, uyanıp da acilen karar vermemizi bekliyor.