Heykeli dikilecek abi Hasan Şengel veda etti

Kaybedişimizin 85.yılında her yerde Atatürk’e yakışır etkinliklerle anıyordu yakışır kalabalıklar. Anıtkabir ve Dolmabahçe Sarayı’na insan seli akıyor...

Kaybedişimizin 85.yılında her yerde Atatürk’e yakışır etkinliklerle anıyordu yakışır kalabalıklar. Anıtkabir ve Dolmabahçe Sarayı’na insan seli akıyor, kilometrelerce insan zinciri uzuyordu kimi yerde. Medya, Cumhuriyet gibi Atatürk’ü de hatırlamıştı çok uzun yıllar sonra. Hangisini takip edeceğimizi şaşırmışken eskilerin Hasan abisi, yenilerin Hasan amcasının haberi, matem üstüne matem geldi.

Ankaralılar kadar Türk spor camiasının da hakkında iki çift söz etmeden yolcu edemeyeceği örnek bir insan ve spor adamını kaybetti hem Ankara hem ülke. Tanıyan kimle konuşsanız iki lafından biri “Heykeli dikilecek adam”dır Şengel’i tarif ederken. Yaşarken de heykelini hak ediyordu, arkasından dikilir inşallah.

Parasıyla karşılıksız emeğiyle ahlakıyla vefası ve sadakatiyle gençlere sahip çıkan, kötü alışkanlıklardan koruyan spor aşığı bir işadamı. Bu köşeye sığdırılamaz kitap konusu maceralı bir yaşamı ama son ana kadar da karşılığını gördüğü bir sevgi ve saygı yumağıyla sarılıydı.

TÜM BRANŞLARDA SPORCU YETİŞTİRİRDİ

Kafa kağıdı 1931 diyor ama 1925 Macaristan Budapeşte doğumlu. İkinci Dünya Savaşı başlayınca Bandırma’ya geliyor aile. 5 kardeşler. 1944’de Ankara’ya okumaya geliyor tek başına. Ankara Ticaret Lisesi’ni, arkasından Ankara Üniversitesi Ticari İlimler Akademisi’ni bitiriyor.

Sırasıyla Yenimahalle, Çıkrıkçılar Yokuşu, Denizciler Caddesi, Akay Yokuşu, Maltepe’de oturuyor, Çankaya Zambak Sitesi’nde sonlandırıyor yaşadığı semtleri.

Ankara Ticaret Lisesi ve Işıkspor’da 3 yıl futbol oynuyor. 27 yaşında tuğla ve kireç fabrikası işletirken 1952’de Yenimahallespor’u kuruyor. Sadece futbol değil, tüm branşlarda sporcu yetiştirecek biçimde geliştiriyor el attığı kulüpleri.

GİTTİĞİ UÇAKLA DÖNDÜ

1960’da Yenimahallespor’u bırakıp zorda olan Maltepe Gençlik Spor Kulübü’ne geçiyor. Orayı da toparladıktan sonra 1974’de Gençlerbirliği’ne geçişi şöyle oluyor:

Bir ihale için gittiği Van’da Gençlerbirliği 2’inci Başkanı Coşkun Şarman’nın gazetede ‘Gençlerbirliği Kapısına Kilit Vuruluyor’ beyanatını görüyor. Atlayıp, havaalanından geri dönüyor Ankara’ya. Başkan, Mehmet Ali Tuzcuoğlu o zaman. Genel Kaptan olarak geliyor, Genel Sekreter oluyor daha sonra.

Kir, çamur içinde duş, tesis yok, yokluklar içinde parasız pulsuz oynayan sporcular, üstüne arabasını satıp kulübe destek olanlar var. Deplasmana trenle otogardan otobüsle gittikleri zamanlar.

HİÇ KOPMADI

Toparlanıyor kulüp, 1978’de çeşitli branşlarda şampiyonluklar kazanmaya başlıyorlar. Vehbi Koç, Koç Yurdu’ndaki yeri tahsis ediyor, şimdi Gençlerbirliği Eski Futbolcular Derneği olarak kullanılan.

1978’de Tuncay Mataracı’yı başkanlığa davet ediyor ama daha o gece istifa ediyor anlaşamadıkları için; olamayacak bir şey, hemen o yıl şampiyonluk istiyor Mataracı. Kulüpten kopmuyor, 1981’de İlhan Cavcav’a devrediyor yönetimi. Hiç kopmadığı kulübünde ne ağırlığı ne sevgisi ne saygısı eksik oluyor.

TAKIM BU SEVGİ VE SAYGIYLA AYAKTA DURDU

12 Mart 2014’de Milliyet Ankara Gazetesi için yaptığımız söyleşide “Neydi bu kadar emeğinizi ve paranızı harcayacak kadar kendinizi spora adamanızın nedeni?” diye sormuştuk, şöyle yanıtlamıştı:

Sporu sevdiğim için, gençler kahve köşelerinden, kötü alışkanlıklardan uzaklaşsınlar diye ilgilendim bu işlerle. Sonra bir alışkanlık oluyor, istesen de bırakamıyorsun.. Koç Yurdu’nun köşesinde durur, geçenin tipine, boyuna bakar, takıma çağırırdım. Böyle çok lisanslı sporcumuz oldu bizim. Gençlerbirliği’nde, bin 500 2 bine yakın lisanslı futbolcu vardı. Hiçbir kulübe nasip olmayacak sevgi, saygı vardı aramızda. Bir gelenek olarak sürdü uzun zaman. Takım, bu sevgi ve saygıyla ayakta durdu.

BAYRAĞINI DÜŞÜRMEYİN ANKARALILAR

Söyleşimiz sırasında sayısız kişi geldi gitti, sonrasında farklı ortamlarda karşılaştık, ‘Hasan amca’ya duyulan sevgi, saygı ve bağlılık, bir kişide bile aksamıyordu yüzlerinden açıkça okunabilen içtenlikleriyle. Sporun gerçek işlevi buydu ama onu da endüstrileştirip, paraya pula tahvil ettiler.

Ankara’nın ruhuna yakışır bir kişilikti Hasan Şengel, öyle de yaşadı son deme kadar. Allah gani gani rahmet eylesin, nur içinde yatsın ‘Hasan amca’. Geride bıraktığı sporcu kardeşleri ve Ankaralılar, bayrağını düşürmesin inşallah.

SON DAKİKA HABERLERİ

Ali İnandım Diğer Yazıları