Halk Ekmek enflasyon canavarına karşı
Halk Ekmek kasalarında kuyruklar bitmiyor çünkü her şey piyasaya göre çok daha ucuz. Ankara gibi pek çok il ve ilçemizde belediye kuruluş ve tesisleri, böyle...
Halk Ekmek kasalarında kuyruklar bitmiyor çünkü her şey piyasaya göre çok daha ucuz. Ankara gibi pek çok il ve ilçemizde belediye kuruluş ve tesisleri, böyle hizmetler vermeye çalışıyor. Tamam enflasyon var da ondan 3-5 kat fazla açgözlülük ve şımarıklık da azgınlaştı epeydir. Yanında, onlara “Dur” demekle yükümlü yetkili kurumların sessizliği var.
6 Eylül’de yapılan CHP Tüzük Kurultay’ı sırasında soruları yanıtlayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, şöyle bir cümle etmiş arada: Biz belediyelerimizi en iyi şekilde yönetmeye çalışıyoruz ve iktidarın yarattığı yoksulluk karşısında sosyal belediyecilikle mağduriyetleri azaltmaya gayret ediyoruz.
Evet, siyasi görüşü fark etmeksizin uzun zamandır böyle bir işlev görüyor belediyeler. Hatta Kovid-19 salgını ve Kahramanmaraş depremleri döneminde çok yükünü paylaştılar hükümetin. Hiç görmezden gelmeye uğraşılmasın, her şehir kendi belediyelerinin gayretlerini gördü, bir diğerini karalamakla örtülemez bu çabalar.
“KİM HÜKÜMET?”
Bu çabalardan biri de enflasyon canavarıyla yapılan savaşa en somut katılımlarıdır. Örneğin Ankara’da Halk Ekmek market ve tesisleri, temel ihtiyaçların ucuza karşılanması yanında sosyal soluklanma merkezlerine dönüştü. Değilse piyasa fiyatlarıyla kimse kapıdan çıkamazdı.
Tarım ve hayvancılık destekleri, ihtiyaç sahiplerine, öğrencilere, emeklilere destekler, özürlü ya da işsizlere destekler.. yani asli işlerine yapacağı yatırım ya da harcamaları, sosyal patlama konusu desteklere aktarıyor belediyeler. Belediye tabii destek olur da yüzbinlerce, milyonlarca olunca desteklenen, “Kim hükümet?” diye şaşırır insan!
FAİLLER BELLİ
Özel sektör hakimiyetinde akaryakıt ve enerji sektörlerinin başlatıp, zincir marketlerin bozduğu ticari ahlak, konut, otomotiv, ulaşım derken hızla sokak aralarına indi. Küçük esnafın da ahlakını bozdular. Ancak onların da yüksek ama 3-5 lira daha ucuza satan zincir marketlerle rekabet edecek gücü yoktu. Şimdi sokaklarımızdan eksiliyorlar birer birer.
Tarlada 2-3 liraya alınan patatesi 30-35 liraya yedik, 50 kuruşa alıcı bulamayan limon pazarda markette 90 lirayı bulurken tonlarca limon ve narenciye, ya dalında çürüdü ya dere kenarına döküldü. Aradaki fahiş karın sahipleri, bir türlü tespit edilemedi.
Açgözlülük ve şımarıklık azgınlaşırken izleyen yetkili makamlar, günü kurtaran demeçler ya da ekonomik program ve öngörülerine inanılacağını sanıyor.
Efendim failleri tespit edin önce, onların yakasına bir çökün de biz de ümitvar olalım. Yoksa her sözünüz, buhar kadar bile somut değil uçup giden.
KÖKLÜ DÖNÜŞÜM EŞİĞİNDEYİZ
Halk Ekmek’ler, beraberindeki tesisler, belediye destekleri, enflasyon canavarı yanında açgözlüler ve şımarıklarla savaşan Don Kişot’larımız. Değirmenlerle değil, eline vurulmayan, hak ettiği tokat atılmayan ahlaksızlıkla savaşıyorlar.
Enflasyon ve ahlaksız bu açgözlüler, Kovid-19, depremler, afetler gibi yeni yükü belediyelerin. Bu belediye kuruluşlarıysa topluma nefes borusu oldular. Soluduğumuz için yaşayabiliyoruz.
Ekmek fırınından can simidine dönüşen Halk Ekmek’ler, belediye destekleri, can çekişen toplumu sadece izlemekle yetinen makamları ve siyasetçilerini bile koruyor, farkında değil liyakatsiz, beceriksiz, duyarsızlar.
Sizce de köklü bir siyasi ve ekonomik dönüşüm eşiği değil mi burası?