Gündem zihnimizi köreltmesin
Dünyanın dönüşü hızlandı sanki, ne içeride ne dışarıda gündemler ılımıyor, kaynama ısısına doğru yükselmeye devam ediyor sıcaklığı. Daha şimdiden yorucu...
Dünyanın dönüşü hızlandı sanki, ne içeride ne dışarıda gündemler ılımıyor, kaynama ısısına doğru yükselmeye devam ediyor sıcaklığı. Daha şimdiden yorucu, yıpratıcı bir çarkı izliyoruz, başımızı döndürüyor, bulantı yapıyor. İnsan dikkati ve muhakemesini körelten bir akış var.
Her biri aylarca ülke ya da dünya gündemi olacak konular, birkaç gün, günün yarısını bulmadan ya da birkaç saat içinde düşüyor gündemden. Çok önemli ile daha az önemli konular, medya denen çimento karma makinesinde karılıp, odaklanmayı körelten bir bulamaç olarak zihinlerimize dökülüyor.
Önemli ve önemsiz, aynı değerde ilgiye eşitleniyor elenmemiş bu gündem bulamacından dolayı. İçine medyanın, bir de gündem olmayan kendi şişirdiği konuları katalım. İnternetten akan ve sosyal medyada köpürtülmüş içi boş, yalan dolan gündemleri katalım.
Felç olur beyin, insan algısı böylesi bir akışı çözümleyecek, sonra da onu sağlıklı muhakemeyle süzebilecek bir hızda çalışmıyor. Bu bir bilgilendirme değil, bildiğini de köreltme işi görebilir, öyle de oluyor zaten.
BEYNİMİZ İKİ TÜRLÜ FELÇ EDİLİYOR
Üçüncü Dünya Savaşı’yla uçucu bir iç siyaset dalaşı, bir dolandırıcılık, cinayet ya da trafik kazası hatta bir ilçenin yerel sorunu, aynı seviyede değer buluyor ilgimizde. Felç olan beyin, baktığını da görmüyor artık.
Tersinden gidelim; herkesin bir profesör seviyesinde bilgi ya da yorumlama yeteneği olamayacağına göre, o uzmanların ağzından o seviyede ayrıntıları saatlerce ya da sayfalarca işlemek de bir köreltme yöntemi. Uzman olanlar, arasında anlaşır, her konuyu dibine kadar sağıp, uzman olmayanlara ne veriyor olabilirsiniz?
Bıkkınlık, yorgunluk, tabii ki ilgisizlik.
Ondan kaçan, bin beter kötülük lağımına dönüşmüş dizilerin tuzağına atıyor kendini. Al sana çifte kavrulmuş köreltme, haşlama beyin sote. Ondan sonra da oturup, araştırmaya dayanmayan siyaset ve toplumbilim çözümlemelerinle doldur kalan az aklımızı.
ŞİMDİDEN ÇÖKMEK ÜZEREYİZ
Dünya, sonu iyi ya da kötü olur, bir dönüşümün eşiğinde. Bu dönüşümün kaçınılmaz olduğu artık kesin. İyi olması için doğru muhakeme yapabilmek lazım. Önemliyi iyi ayıklayıp, doğru gündeme odaklanmalıyız. Yani iyiyi kötüden ayırabilelim.
Herhangi bir medyamız, eleği olmadığı için önemli ile önemsiz gündemi süzmüyor, insan zaaflarını gıdıklayan adi vakaları, dünya savaşına denk işleyebiliyor. Örnek olacakken TRT bile bu eleksizleri taklit etmeye, arkasına takılmaya uğraşıyor güncel olacağını sanarak.
Dünya, daha dönüşümünün başlangıcında. Biz ise şimdiden zihnen çökmek üzereyiz. 2 yıl sonraki gelişmelere nasıl direnecek bu bitkin zihinler, dış darbelere karşı nasıl direnç gösterecek, ilgisi çözülmüş toplumla nasıl birlik beraberlik sağlanacak?
Eleksiz medya sorumluları, sorumsuzluklarının bedelini ödeyecek mi ya da ödetilecek mi? Mesleğin bütün ilke ve değerlerini çiğneyen bu günü kurtaran akıllar, geleceği öngöremeyen uygulamalarıyla muaf mı sayılacak düşeceğimiz durumdan?
ZİHİN ELEKLERİNİ AÇIN
Efendim Türkiye de hiçbir ülkenin olamayacağı gibi dünya gündeminden yalıtamaz kendini. Gelişmelerin kendi payına düşen bedelini ödeyecek. Zihin kargaşası ise başlamadan kaybetmek demek. Her türlü medyamız, bu kargaşanın hizmetinde şimdilik.
Bizim başımız şimdiden dönmeye başladı ama asıl baş döndürücü gelişmeler ve gündemler, daha önümüzde. Medyamız yapamıyorsa biz kendimiz yapacağız; bir elekten geçmemiş gündem bulamacına bulaşmayacağız, sağlıklı muhakeme bilgilerini ayıklayacak, doğru kararı, kendimiz vereceğiz.
Gündem, her ülke için aynı yoğunlukta ama ayıklayabilenler, zihinde eleyenler kazanarak çıkacak bu kargaşadan. Zihin eleklerinizi açın, gereksiz, kof gündem köreltmesin algılarımızı.