Delirmek için uygun bir zaman
Sanki delirdik aslında, herkes delirince anlaması zor olur çünkü. Enflasyon yakıtlı fiyat roketleriyle uzay boşluğuna girinceye kadar yediğimiz basınç...
Sanki delirdik aslında, herkes delirince anlaması zor olur çünkü. Enflasyon yakıtlı fiyat roketleriyle uzay boşluğuna girinceye kadar yediğimiz basınç, delirtmiş olabilir bizi.
Fiyatlar 5 katına, 10 katına çıkmamış gibi, tutturabilen gönlünce tutturduğu fiyatı koymuyormuş gibi, maaşlar fiyatlara göre otomatik ayarlanıyormuş gibi koyvermiş, tüketimin gazına köklemiş bir hayat yaşıyoruz. Alan da satan da kendinden geçmiş vaziyette.
Kafeler, lokantalar, AVM’ler, dolup taşıyor. Kızılay, Ulus, her zamankinden daha kalabalık her inişimizde. Bayram trafiği, paylaşılan ’ben de turistik tesisteydim’ fotoğrafları, bütün ‘hayat pahalı’ isyanlarını yalanlıyor. Aşırı yüksek fiyat ve enflasyon mağduru bir ülkeye zerre benzetemezsiniz.
Normal değil
Sabahları gazeteye giderken alırdım, Güvenpark’ta simidi lezzetli bir simitçim vardı. 1 liradan 1 buçuk liraya çıkınca fiyatı, arada 50 kuruşları almıyordu. O kadar samimi de değil, mesafeliydik ama biz vermeye zorluyoruz, “Tamam abi” diye ısrarla almıyordu. 7 buçuk lira oldu simit.
Ayaş’ın ev salçası 10 lira olunca pazarlık ediyorduk, kilosu 80 lira olmuş, satana acıyacak durumdayız.
Beypazarı tarhanası 10 liraydı, 55-60 lira.
Güdül leblebisi 10 lira olunca bir süre protesto etmiştik, kilosu 55 lira yazıyor etiketinde.
Nallıhan’da ev ekmeğine 30 lira verdik, 3 liraya pahalı geliyordu.
Kızılcahamam bazlaması, çifti 30 olmuş, sucuğu 300 lira, kasap köftesi keza…
Kahramankazan Et AVM’sine gidiyordu Ankaralılar, ucuz diye. 250-300 arası fiyatlar, Kızılay’dan farksız.
Oltan’da vişne, kiraz ağaçlarının dalları sarkmış meyveden, biraz git Ayaş da öyle. Ankara’da, hem de mevsimiyken kilosu 45 lirayı gördük belermiş gözlerle.
Kumrular Caddesi’nde bir ay önce 100 liraydı 100 gram döner, bir ayda 150 lira olmuş. İzmir Caddesi insaflı, 120 lira Angara Döneri.
Normal değil, çok açık seçik bir anormallik var ey ahali, artışa yetişemeyen gelirinizle nasıl alışabilir de hiç taviz vermeden, şen şakrak mahşeri kalabalık, eski usul uyarsınız bu garabete?
Tabii ki delirdiysek eğer, tüm mantıksızlıklar mümkündür.
Fıkradaki gibiyiz
Fıkrası var, özeti şöyle: Padişah sıkışınca köprüye vergi koymuş. Sadrazama sormuş “Durum nedir?” diye, “Suratlar asıldı” demiş. “Arttır” demiş padişah, sormuş, “Homurdanıyorlar” demiş sadrazam. “Arttır” demiş, bağırıp çağırma başlamış, Arttırmaya devam etmiş padişah, “İsyan ediyorlar” demiş sadrazam. “Arttırmaya devam edin” diye ısrar edince padişah, sadrazam, “Davul, zurna oynaya oynaya geçiyorlar artık köprüden” diye şaşkınlıkla iletmiş olanı. “Durdur, durdur, indir vergiyi, en kötüsü budur” demiş padişah.
Bizim de köprüyü, davul zurna, oynaya oynaya geçiyor halimiz. Hiç normal değiliz.
Enflasyon, aç kalınca kuyruğundan başlayarak kendini yiyen yılana benzer. Bizi yiyor ama bu yılanın başı dışarda!