Batı’nın önlenemez çöküşü
İnsanlığa, erdeme ve ekonomiye ilişkin her şeyi tükettiler. Eski numaralar sökmüyor artık. Son 5 yüzyıl, 250 yıl ve son 100 yılda bazen küçük bazen büyük...
İnsanlığa, erdeme ve ekonomiye ilişkin her şeyi tükettiler. Eski numaralar sökmüyor artık. Son 5 yüzyıl, 250 yıl ve son 100 yılda bazen küçük bazen büyük adımlarla attıkları her adım, medeniyeti yeni bir aşamaya getirdi. ‘Gelişme’ diye sunulanlar, doğanın ve insanlığın aleyhine işleyen bir sisteme dönüştü. Hatanın bedelini, kendileri dışındaki tüm insanlığa ödeterek çıkmaya çalışıyorlar yine kendi kurdukları kısır döngüden.
İnsanı insan yapan ruhunu dışlayarak hayvani içgüdülere indirgediler, varoluşu maddeyle eşitleyerek parayı tanrılaştırdılar, şimdi de kendini tanrılaştırmak istiyor bu sistemi kuran akıl. Bu, tarih boyunca yaşadığımız medeniyet dönüşümü süreçlerinden biri değil, insanlığın insanlığını yeniden oluşturma ya da bir üst aşamaya geçme süreci. Maddi yaşamın seçeneklerini, son 60-70 yılda tamamen sömürerek tüketti insanoğlu ve buna öncülük eden Batı aklıydı.
VAROLUŞUN İLKELERİNE AYKIRI
Denge üzerine kurulu evren, insanlık için binlerce yıllık ezberi bozacak yeni bir denge oluşturma aşamasında çünkü insanın kendi eliyle insanlığı yok ediş girişimleri, varoluşun ilkelerine aykırı.
Dünyanın yaşam hakkı ve toplum düzenini sağlamakla yükümlü siyaset aklı, insanı köleleştirmekten robotlaştırmaya doğru yönlendiriyor. Bir avuç delirmiş adamın tanrılaşma fantezileriyle yepyeni bir sınav veriyor insanlık. Sınav sonucunu alma zamanına yaklaştık.
Amerika, İngiltere, İsrail üçgenine kıstırılmış Avrupa’yı içeren bir batı var elimizde. Covid 19 salgınından sonra çok sallantılı yalpalayan, Ukrayna Savaşı’ndan beri hangi virajda devrileceği belli olmayan yokuş aşağı freni patlamış lokomotif ve vagonları olarak daldılar dünya siyasetine.
KENDİ TUZAĞINA DÜŞMEK ÜZERE
Yüzlerce yıllık eski ezberlerle sömürdükleri dünyaya geçmiyor artık sözleri. Geçmedikçe hırçınlaşıyor, hırçınlaştıkça ‘gelişmişlik’ yaldızları dökülüyor. Yönlendirdikleri bilim ve teknoloji, küreselleşen dünyada aynı hızda kendi aleyhlerine dönebiliyor. Çabuk öğreniliyor kurdukları oyun ve tuzaklar. Aynı silahla karşılık verebiliyor ‘az gelişmiş’ ya da ‘gelişmemiş’ diye tanımladıkları ülkeler.
Robotlaştırmayı başardıkları kalabalık kitlelerin yanında hızla bilinçlenen dar ama etkili bir kitle ve ulus devletler oluşuyor. Kibrinden taviz vermeyen batı, kendi tuzağına düşmek üzere. Bir çözümleri de yok henüz. Siyaset, ekonomi ve kültürün küreselleşmesi gibi bilgi de küreselleşti ve akış hızı artık kontrol edilemiyor.
YOZLAŞMA KULUÇKASI
Bir avuç adamın güdümündeki batı, insanlığın karşısına dikilmiş, dünyanın, doğanın kaderini belirleme iddiasıyla hayaller kuruyor. Firavunların, kendini ölümsüz sanan kralların mezarlarıyla dolu dünya. Eğer insanın ve doğanın ayarlarıyla oynayacak delilik seviyesine geldiyseniz, evren onun dengesini de kuracaktır.
Küreselleşmeyle yozlaşmanın kuluçkası Batı, kurduğu sistemin kurbanı oluyor. Onların dışındaki dünya, yaşanabilir yeni dünyanın arayışı içinde. Ancak insanlık, genetik bilimi, bilişim teknolojisi, kuantum fiziğindeki keşiflerle bambaşka bir aşamaya geçiyor. Ne Nuh Tufanı ne sanayi devrimi ne Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nın kurduğu dünyaya benzeyecek yeni dünya.
SON DAMLASINA KADAR TÜKETTİ
İnsanlığını yeniden keşfedip oluşturamayan insan, tepetaklak, tersyüz edilip yeniden oluşturulacak. Batı’nın kaçınılmaz çöküşü, insanın kendini yeniden bulması için gerekli şart. Çökmesine çöküyor da yüzyıllar süren bu sahteliğin arkasından gitmeyi bırakmalı, kendimizin ve doğanın özüne dönmeyi becermeliyiz.
Yaşamı maddeleştiren, ruhu dışlayan Batı aklı, son damlasına kadar insanlığı ve kaynakları tüketmiştir. Arkasından gidilecek hiçbir tutar yanı kalmamıştır. Herkes defterini temize çekecek, özünde saklı kurtuluşunu yeniden kurmazsa evren gereğini yapacaktır.