Ankaralının suyuyla siyasetçilik oynamak
Toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayan hizmetleri yapmamak ya da engellemek, hangi siyaset kitabında yazıyor acaba? Adı üstünde; temel ihtiyaç. Siyasetin ilk...
Toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayan hizmetleri yapmamak ya da engellemek, hangi siyaset kitabında yazıyor acaba? Adı üstünde; temel ihtiyaç. Siyasetin ilk görevi bu ihtiyaçları karşılamak. Temel ihtiyaçlar, kim, neci, nereli olduğuna göre karşılanmaz, önce insanı yaşatmak için, insanın insan gibi yaşayabilmesi siyasetin temel görevidir.
Bunları yapamıyorsa toplumdan kopmuş, sokaktan habersiz, siyasetçilik oynayan siyasetçi ve bürokratların eline kalırsınız. Siyaseti, hizmet için değil de nimeti bol bir meslek olarak yapan, asli görevini unutmuş hatta farkında bile değil, konforun uyuşturduğu işlevsiz bir kadro eğleşir sizin ömrünüzü yerken.
ASKİ’yi iflas ettirecek karar
Maliyetler fırlamış her şey kat kat pahalanır, vergi artışlarında hiç yavaşlama yokken 2022 Ekim ayında Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’ne verilen önerge sonrası su tarifelerinde yüzde 50 indirime gidilmişti. Çoğunlukta olan AK Parti ve MHP Meclis üyelerinin oylarıyla tam da birçok ilçeye temiz su götürme çalışmalarının ortasında ASKİ’yi iflas ettirecek kararı, marifet işlemiş gibi aldılar.
Önce ilçelerden, bizzat kendi seçmenlerinden tepki geldi “Ne yapmaya çalışıyorsunuz” diye. Polatlı gibi yıllardır çeşmesinden tuzlu su akan, yetersiz ya da niteliksiz su içmeye mahkum edilen ilçelerin, en temel ihtiyacı suyuyla siyasetçilik yapıyordu Meclis üyeleri.
Cumhurbaşkanlığı onayına rağmen
Aynı Belediye Meclisi üyeleri, bu ay çoktandır yetersiz kalan Tatlar Atıksu Arıtma Tesisi İyileştirme Projesi’ni reddetti. 1993 yılında hizmete giren tesis için 2016 yılından bu yana Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ankara Valiliği, ODTÜ ve Türkiye Su Enstitüsü’nün raporlarında uyarılar yapılıyordu. Cumhurbaşkanlığı’nın da onayından geçen proje, Belediye Meclisi muhalefetinden geçemedi.
1968’de yapılan ‘Ankara İçmesuyu Master Planı’na göre 2007 yılında Gerede Suyu, çeşmelerden akmalıydı. Melih Gökçek yönetiminin değiştirdiği plan nedeniyle 16 yıldır hala bekliyoruz gelmesini. Bu su, İvedik Arıtma Tesisi’ne gelecekti. 4 kademeli olması planlanan tesisin 3’ü tamamlandı dördüncüsü bekleniyor. Bu arada bu tesisin genişleme alanına giren arazinin bir kısmı, FETÖ’nün Samanyolu Koleji’ne verilmişti.
Altyapısı yok engelleyeni çok
Ankara’nın altında yüzden fazla dere akıyor. Bu derelerle beraber Mamak tarafından gelip Bentderesi altından akan Hatip çayı, Eymir-Kolej, Sıhhiye tarafından gelip yol altından akan İncesu ve Çubuk’tan akan Çubuk Çayı, birleşir Ankara Çayı olur. Bu suları değerlendiremez, dışarıdan, barajlardan merkeze su getirmeye uğraşırız. Çünkü atık su ve yağmur suyunu değerlendirecek bir alt yapısı yok Ankara’nın. Yapmak isteyeni de engelleyen Belediye başkanları ve Belediye Meclisi var.
Her yıl bir Polatlı’nın eklendiği, Kahramanmaraş Depremi’nden sonra aldığı göçle 6 milyona yürüyen nüfusuyla Ankara’nın, böyle siyasetçilik cilveleşmelerine zerre tahammülü yok. Zaten buna siyaset de denmez.
Çıkmazdan çıkamıyoruz
Siyaset yaptığını sanan Belediye Meclisi üyeleri, kulağının üzerine yatan bürokratlarıyla çıkmazından çıkamıyor başkent. Hizmeti yapmamak ya da engellemek diye bir siyaset yok, değil Ankara’nın, artık Türkiye’nin buna tahammülü yok. Bitmeli değil, bitti bu oyun.
“Su hayattır” diye diye sabah akşam dilimizden düşürmüyor, dünyanın geleceğinden falan dem vuruyoruz. Su, yiyecek, enerji, bunlar temel ihtiyaç.
Böyle siyaset, böyle hizmetsizlik ve akıllarla bırak temeli, düşmana bile ihtiyaç yok.