Yeter artık yeter! Masonlar siyonistler bilumum hainler! Yeter!
Yazıma böyle bir seslenişle başlamak istedim. Yürekten bir sesleniş bu! Ta tarihlerden gelen bir sesleniş bu! Bu sesleniş, Habil’den beri, insanlıkta zulme...
Yazıma böyle bir seslenişle başlamak istedim. Yürekten bir sesleniş bu! Ta tarihlerden gelen bir sesleniş bu! Bu sesleniş, Habil’den beri, insanlıkta zulme uğrayan ilk kişi Habil’den bu yana gelen bir sesleniş bu!
Kabil, ilk zalim, ilk bozguncu, ilk alçak, ilk aşağılık. Habil’i sırf kin, sırf hased ve sırf öfke ile öldüren aşağılıktır Kabil. Kendi de elbette öldü gitti, kendi geberdi gitti, ancak onun sulbünden gelen şerefsizler, onun neslinden gelen alçaklar, onun anlayışına sahip aşağılıklar pıtrak gibi çoğaldılar, kıyamete kadar da devam edecekler.
Nemrut’lar, Firavun’lar, Karun’lar, Haman’lar, Sezar’lar, Ebu Lehep’ler, Ebu Cehil’ler, Abdullah b. Sebe’ler eskilerdendir. Ve yenilerden de Karl Marx’lar, Theodor Herzl’ler, Lenin’ler, Stalin’ler, Mao’lar, Hitler’ler, Rockefeller ve benzerleri tarihin birer utanç levhalarıdır. Bu eskilerden ve yenilerden saydıklarım Kabil’den beri gelen azmış taifedir.
Dünya’da nerede bir mesele ve nifak varsa, bu nifak ve bozgunun sebebi masonlardır, siyonistlerdir. O adamların Dünya’ya verdikleri zarar ayrı mesele, ancak onların en çok zararı Müslüman Dünya’sınadır, yani bizleredir. Osmanlı’yı yıkan onlar, 1.ve 2. Dünya Savaşını çıkaran onlar, 20. ve 21. yüzyıldaki, bütün bozgunların ve sapkınlıkların sebebi yine onlar.
Ülkemizin son 50 yılına baktığımızda o adamları, masonları ve siyonistleri yine sahnede görürsünüz. “Yeter artık yeter! İnsafınız yok mu sizin yeter! Bu Millet’in sıkıntı ve hüzün içinde olmasından zevk ve keyif mi alıyorsunuz? Bu Millet sorunlarla boğuşurken sizler hayvani bir haz mı alıyorsunuz? Ne oluyor da bu Millet’le bu kadar uğraşıyorsunuz? Bu Millet’te huzur ve mutluluk kalmazsa siz mutlu ve huzurlu ve mutlu kalacağınızı mı sanıyorsunuz? Hepimiz aynı gemide değil miyiz? Türkiye Gemisi su alırsa, herkes paniklemeyecek mi? Bu Gemi batarsa, herkes tehlikeye düşmeyecek mi?”
Son 50 yılı değil, gelin Ülkemizdeki son 10 yılı dikkate alalım. Yine aynı kişileri ve aynı güruhu, aynı masonları ve siyonistleri sahnede görmekteyiz. Bu seslenişim kime? Bu sözlerimin muhatapları kim? Masonlar ve siyonistler ve darbecilikte onların güdümünde olanlara sesleniyorum. Kim onlar?
Hemen açıklayayım: “2012 yılından beri, 17-25 Aralık sürecinden beri, bu Ülkede bir kaşık suda fırtına koparmaya çalışan herkes. 2013 yılında Taksim Gezi olayları ve sonrasındaki her krizde yangına körükle giden herkes. Bu Ülkede demokrasiye ve seçim sandığına güvenmeyen herkes. Bu Ülkenin huzur ve mutluluğuna, bu Ülkenin birlik ve beraberliğine aykırı davranan herkes. 15 Temmuz 2016 gecesi darbeye kalkışan ve onları destekleyen herkes.”
Onlara sesleniyorum: “Size ne oluyor da, bu kadar şuursuz, bu kadar kindar, bu kadar azgın olabiliyorsunuz? İnsafınız yok mu sizin? Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı sevmeyebilirsiniz? Biz de bazı liderleri sevmedik. Süleyman Demirel’ler, Bülent Ecevit’ler, Mesut Yılmaz’lar da kimilerince sevilmedi bu Ülkede. Ama Başbakanlık yaptılar bu Ülkede. (Belki ben de sevemedim bu Liderleri. Ancak kin ve düşmanlık içinde de olmadık. Seçim sandığını bekledik yalnızca) Sandık geldi Milletin önüne, sevilmeyen Liderler çekilip gittiler. Milletin huzurundan ayrıldılar ve tarihteki yerlerini aldılar. Normal gidiş budur. Neden bir anormal yöntemler peşindesiniz ve neden sandık dışında devirme peşindesiniz?”
Sandık dışı her çözüm bu Ülkenin demokrasisine, ekonomisine, huzuruna, gelişmesine bir darbedir! bu Ülkenin demokrasisine, ekonomisine, huzuruna, gelişmesine en büyük darbe her zaman masonlardan ve siyonistlerden gelmiştir.
Darbe dedim de, aklıma demokrasiyle seçilmiş yönetimi devirme manasındaki darbeler geldi. Şu soruyu sormanın tam zamanı: “Siz hep darbeci misiniz masonlar ve siyonistler?” Masonlar ve siyonistler duymadınız sanırım. Tekrar soruyorum, siz hep darbeci misiniz?”
Onlar cevap veremez. Ben cevap vereyim. Evet, evet aynen öyle. Masonlar, siyonistler hep darbecidir. Ataları da darbeci idi. Onların ilk atalarından kışkırtmacı Abdullah bin Sebe denilen Yahudi de Hazreti Osman’ı Halifelikten indirmek için darbe planlamıştı. Bazı çapulcuları kışkırtarak Hazreti Osman’ı katledenler masonların ve Siyonistlerin atasıdır.
Herkes biliyor ki, darbeler bu Ülkeyi fakirleştirir. Darbeler bu Ülkeyi geri bırakır. Darbeler bu Ülkeye zarar üstüne zarar verir. Tabi tabi, Ülke demokrasi ve ekonomi yönünden geriye gitse, size ne yazar? Sizin keyfiniz tıkırında tabi! Sizin tuzunuz kuru tabi! Sizler basit olayları bile günlerce kaşımaktan ve gündemde tutmaktan hayvani bir zevk mi alıyorsunuz? Yeter artık yeter.
Sizin tuzunuz kuru ve işleriniz tıkır olsa bile, gariban halk ve fakir kesim iş-güç derdinde. Krizlerden dolayı borçlananlar, işyerlerini kapatanları bir an için bile olsa düşündünüz mü hiç?
Bu noktada bir anekdotu belirtmeden geçemeyeceğim. “Gezi Olaylarının olduğu günlerdi. Yani Haziran 2013 ayındaki bir gündü. Ankara’da tuzukuru zengin gençler, cicili-bicili elbiseler ve zevk-sefa içinde Kuğulu Park’ta “Hükümet İstifa” diye tepinirlerken, ben de Kuğulu Park’ın yanındaki otobüs durağında evime gitmek için otobüs bekliyordum. Hatta dikkatimi çekti, son model BMW, Audi Arabalar içinde yanlarından geçen yine tuzu kuru zengin gençler de Parkta eylem yapanlara destek için korna çalıyordu. Bir genç bayan durağa geldi. Bana iş için aradığı bir adresi sordu. Bir tarafta tepinenlere baktım, bir tarafta da iş arayan bu genç bayana baktım. Hangisi gerçek gündem idi? Gerçek gündem, iş-güç peşinde olan işte bu genç kızın temsil ettiği Türkiye idi.”
Evet, gerçek gündem işte yukarıdaki gibi, iş arayan Kızımızın gündemidir. Ancak buna rağmen, bu Ülkede 2012, 2013 ve 2016’dan beri sürekli suni kriz, suni kriz, suni kriz! Krizler size birer fırsat tabi! Kiminiz rantiyeci, rantınız artırıyor. Kiminiz gazeteci tirajınız artırıyor. Kiminiz kapitalist, kârınız artırıyor. Kiminiz politikacı, oyunu arttırdığını sanıyor. Kiminiz artist, artistlik yaptığını sanıyor. Kiminiz ahmak, ne yaptığını dahi bilmiyor. Olan bu Millete oluyor. Bu Milleti rahat bırakın. Lütfen. Yeter artık yeter.
Bir normal vatandaş olarak, Ülkemizde, demokrasiyle gelmiş bir iktidara bu denli demokrasi dışı saldırıları içime sindiremiyorum. Nerdeyse her gün bir tezgah, nerdeyse her gün bir komplo, sağa-sola servis ediliyor. Milletin huzuru kaçıyor. Neredeyse her gün bir eylem, bir yürüyüş, bir nahoş, çirkin olay Ülke gündemine sokuluyor ve toplumun huzuru kaçırılıyor. Yalan haberler ve sırf kaos için yeri geldiğinde Suriyelileri, Afganlıları sahneye sürenler ve olmamış olayları olmuş gibi lanse edenler neyin peşindeler?
Yine ben cevap vereyim. Onlar cevap veremez. Hepsinin tek maksadı var. Demokrasi dışı yollardan iktidarı ele geçirmek. Aynen mason ve siyonist ataları gibi. Onlar ataları Kabil’den beri hep nifak peşinde oldular.
İşte bu ahvalde, hüzün ve üzüntü içinde, şu şekilde sesleniyorum: “Yeter Artık Yeter! Masonlar Siyonistler, Bilumum Hainler! Yeter! Milleti rahat bırakın, yeter!”