Yalnızca iman ettim demekle kurtulacağını mı sanıyorsun?
Ebû Yahyâ Suheyb İbni Sinân’dan (ra) rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (asm) şöyle buyurdu: “Mü’minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli...
Ebû Yahyâ Suheyb İbni Sinân’dan (ra) rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (asm) şöyle buyurdu: “Mü’minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd, 64)
Elhamdülillah, bizim için Dünya’da her hâl ve her şart, manevi kâr, manevi kazançtır. Zenginsek şükrederiz ve malın, mülkün hakkını verirsek, zekatını ödersek bu bizim için hayırdır. Diyelim ki zengin değiliz ve fakiriz, bu durumda da sabrederiz, asla isyan etmeyiz ve bu da bize hayır olarak döner ve kazançlı çıkarız.
Bir insandaki imanın yansıması işte yukarıdaki gibi olacaktır. Yani ya şükredecek, ya sabredecek. İman, bu cihet itibariyle iki kısımdan müteşekkildir. İman, sabır ve şükürden oluşmaktadır.
Bir insan imanlı olduğunu ifade ettiği halde, ne sabır var, ne de şükür var. İşte burada bir terslik var.
İmanın o kişide elbette yansımaları olacaktır. Yansımalar ya sabır, ya da şükür şeklinde kendisini gösterecektir. Eğer, yansımalar yoksa, bir yerde terslik var demektir.
Elbette yalnızca zenginlik ve fakirlik üzerinden değildir, sabır ve şükür dediğimiz iki büyük davranış şekli. Hastalıkta ve sağlıkta, bollukta ve darlıkta elbette sabır ve şükrün tezahürleri mühimdir.
İşte şu zorluk yaşadığımız günlerde, tüm Dünyaca korona virüs salgın hastalığı dolayısıyla büyük ve çetin bir imtihandan geçiyoruz.
Bu imtihanı da inşallah sabırla atlatacağız. Bu günümüze şükür diyeceğiz. Beterin beteri var diyerek, elbette bu ahvalde şükür içerisinde olacağız.
Hernekadar bunalsak da, hernekadar adeta cendere içerisinde kalmış gibi sıkılsak da mutlaka bu hastalıktan kurtulacağız. Onun için sabredeceğiz.
Korona virüs denilen o illetin Ülkemizde ilk görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden bu yana, hastalığın etkileri ve üzerimizdeki baskıları hakkında belki de 10 kere yazı yazdım. Hatta şiirler de yazdım.
Bu hususta 3 Nisan 2020 tarihinde şöyle yazmışım:
“Ağlamak istiyorum dobra dobra.
Öylesine doğal, öylesine içten.
Çocuklar gibi.
İçli içli, yanık yanık.”
Şiirim şöyle devam ediyor:
“Nasıl da yayıldı böyle.
Nasıl da hayallerimizi götürdü böyle.
Önümüzde sanki aşılmaz duvar.
Bir adım sonrasını göremiyoruz.
Dünya ne kadar da dar!
Hayatım virane-yıkık.”
Şiirimde çocukların dua etmelerini ve onların dualarının kabul göreceğini de belirtiyorum:
“Ah, ah çocuklar ah!
Belki farkındasınız, belki değilsiniz!
Ne hallere düştüğümüzü sizler, sizler.
Bizim kadar bilmiyorsunuz.
Masum yumuşacık ellerinizi açsanız da.
Üzerine umutlar konsa.
Bir güvercin gibi.
Bu fetret, bu kasvet son bulsa.
Yeter yeter artık.”
O şiirimin sonlarında umuttan bahsediyorum:
“Hüznümü böyle yansıttım.
Üzüntümü açığa çıkarttım.
Umudumu da açıklamalıyım.
Tüm zorlukları yenecek.
Tüm güçlükleri aşacak.
Dualarımız var, çabalarımız var.
İnşallah yarınlarımız olsun aydınlık.
İnşallah cümlemiz için diliyorum sağlık.”
Bu şiirden sonra ardan 6 aydan fazla zaman geçti. Korona virüs gittikçe daha da salgın oldu ve hastalık gittikçe daha çok can aldı. Etrafımızdan birçok kişi vefat etti.
Durum ne kadar karanlık ve ahval ne kadar ağır olursa olsun, umudumuz var. Yılmayacağız ve bu hastalıktan kurtulacağız.
Ve şunun da farkındayım: “Yalnızca iman ettim demekle insan kurtulamaz. İmanın tezahürlerini görmek istiyor Yüce Rabbim.” O tezahürler, sabır, şükür olduğu gibi, bunlarla birlikte umut taşımaktır ve Allah’a güvenmektir.
Bu duygu ve düşüncelere yalnızca içimdeki imandan varıyorum. İmanım dışında da kimseye fazla güvenmiyorum, çok fazla güvenemiyorum. Yalnızca imanıma sonsuza dek tam olarak güveniyorum. Yalnızca Allah’a güveniyor ve sığınıyorum. O (cc) bana ve tüm insanlığa elbette bir çıkış yolu gösterecektir.
Evet, Müslüman insanın imanı ona umut telkin eder.
“Umut Allah’tan ve umutsuzluk şeytandandır.”
Dünya bir mücadele yeridir. Dünya bir keyif yeri değildir. Mücadele yerinde çetin imtihanlardan geçirilip de sabrederek ebedî mükâfatı kazananlara selam olsun.
Şu ayet-i kerime çok açık bir gerçeği ifade ediyor:
“Şimdi bu insanlar hiç bir sıkıntı ve zorlukla sınanmadan yalnızca “iman ettik” demekle, kendi hallerine bırakılacaklarını mı sanıyorlar.” (Ankebut Suresi, 2)
Ey Güzel Allah’ım, Ey Yüce Mevlam (cc), evet, evet, sınanıyoruz, imtihandan geçiriliyoruz. Bize dayanma gücü ve sabır-sebat var. Bize sonsuz umut ver. Ve şimdiki halimize de şükretmeyi nasip eyle. İsyandan ve her türlü azgınlıktan sana sığınırım.
Ey Rabbim, Ey Halıkım (cc)
“Mutlaka dönüş yalnızca sanadır.”
Vesselam…