Son bir yılda dikkat çektiklerim-2 (iş ahlakı)
Ülkemizin sorunlarına dikkat çekmek ve daha yaşanılabilir ve daha müreffeh bir Ülke meydana getirmek üzere hem bir vatandaş, hem bir kamu görevlisi ve hem de...
Ülkemizin sorunlarına dikkat çekmek ve daha yaşanılabilir ve daha müreffeh bir Ülke meydana getirmek üzere hem bir vatandaş, hem bir kamu görevlisi ve hem de bir şair yazar kardeşiniz olarak elimizden geldiğince ve dilimizin döndüğünce bir şeyler yazıp yayınlıyoruz. Sunumlar gerçekleştirip seminerler icra ediyoruz. Yayınlanmış 20’den fazla kitabımız mevcut.
Bunların hepsi elbette Ülkemizin ileri ve gelişmiş bir toplum olması içindir. Bunların hepsi ahlaklı ve dürüst insanların çoğunlukta olduğu bir toplum inşa edebilmek içindir.
Geçen gün, “son bir yılda dikkat çektiklerim” bağlamında “kamu yönetimi” başlığı altında yazmıştım. Şimdi de “son bir yılda dikkat çektiklerim iş ahlakı” başlığı atlında yazacağım inşallah.
Son bir yılda iş ahlakı, meslek ahlakı ve genel olarak ahlak üzerine 9 adet köşe yazım mevcuttur.
1-Akıl ve Ahlak
2-Deprem Değil Ahlaksızlık Öldürür
3-Filozof ve Alim Farabi'nin Ahlak ve Devlet Üzerine Görüşleri
4-Filozof Arthur Schopenhauer'ın Ahlak ve Devlet Üzerine Görüşleri
5-Filozof Descartes'in Ahlak ve Devlet Üzerine Görüşleri
6-Meslek Etiği Çerçevesinde Kurum Kültürü ve Aidiyet Duygusu
7-Meslek Etiği ve Etkili İletişimde Sorunlara Çözümler
8- Meslek Etiği ve Etkili İletişim Başarı İçin Çok Mühim
9-Akıl ve Ruh Arasında Bağlantı
Evet, akıl ve ahlak birbiriyle birebir ve yüzde yüz irtibatlıdır. Ahlak kuralları, aynı zamanda akıl kurallarıdır da. Nerede ahlak kuralı varsa o kural akla da uygundur. Mesela, temizlik bir ahlak kuralıdır. Aynı zamanda akla uygundur. Mesela, yardımseverlik bir ahlak kuralıdır. Aynı zamanda akla da uygundur. Mesela, adalet bir ahlak kuralıdır aynı zamanda akla da uygundur. Mesela, sakin ve öfkesiz olmak bir ahlak kuralıdır. Aynı zamanda akla da uygundur.
Aklı olmayanın ne dini vardır, ne de ahlakı vardır.
Aklı olup da ahlaksız insanlar o rezil halleriyle hayvan olmuyorlar. Hayvanlardan daha aşağıya düşüyorlar. A’raf Suresi 179. ayetin meali şöyledir: “Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.”
Allah bizleri derece alanlardan eylesin ve dereke düşenlerden eylemesin. Amin.
İş ahlakına uymayanlar ve sırf para ve maddi menfaat için insanları sömürenler aşağılıktır ve hayvanlardan daha aşağılıktır.
İşte hepimizin bildiği ve hatta hepimizin birebir yaşadığı deprem gerçeği. 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş Depremi de göstermiştir ki “deprem değil ahlaksızlık öldürür.”
İş ahlakına uymayan ve Allah’tan korkmayanlar binaları başlarımıza yıktılar. İnsanlar nice zorluklarla, kıt kanaat kazançlarıyla tasarruf ettikleriyle sahip oldukları binalarda adeta öldürüldüler. Binlerce insanımız depremde enkaz altında kaldı. Kaliteli malzeme ve işçilik olmadan yapılan binalar, apartmanlar, gerekli denetime tabi tutulmadan yapılan apartmanlar ve binalar, yanlış zeminde inşa edilen binalar ve apartmanlar başımıza çöktü. Nice nice insanımız onların yüzünden, ahlaksız müteahhit, ahlaksız işçi, ahlaksız kamu görevlisi yüzünden enkazların altında kaldı.
Yazımın başında akıl ve ahlak arasında bağlantı kurdum.
“Akıl ahlakı emreder” diye belirttim.
Akıl ve ahlak arasında bağlantı olduğu gibi akıl ve ruh arasında da birebir ve yüzde yüz bağlandı vardır.
Akıl ve ahlak arasında bağlantı olduğu gibi akıl ve vicdan arasında da bağlantı vardır. Hepsiyle birlikte elbette ahlak ve vicdan arasında da bağlantı ve birebir ilgi ile irtibat mevcuttur.
Akıl, ruhtan bir yansımadır. Nefis ise bedenden bir yansımadır.
Nefis hayata ruh gözüyle değil, madde gözüyle baktığı için, “insana hazzını yükseltmeyi emreder, zevkine ve keyfine bak diye telkinlerde bulunur.”
Halbuki ahlak, ruhun bir isteğidir.
Beden, ahlakı değil, zevki ve keyfi öne çıkarır. Hiç kimsenin bedeni, “ben ahlaklı olmalıyım” diye bir kuralı ve hedefi esas almaz.
Beden, her zaman keyfi ve zevki öncelik olarak görür. Hiç kimsenin nefsi “iyiliği ve doğruluğu, hakkaniyet ve adaleti arzulamaz.”
Özetle belirtmek gerekirse, herkesin nefsi, kötülüğü ve bencilliği arzular.
Yusuf Suresi 53. ayeti hatırlayalım: (Yusuf dedi)“Nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.”
İnsanın nefsi açıkça ve ahmakça kötülüğü emreder. Bunu dizginlemek için insan aklı vardır. Akıl dediğimizde ben vicdanı ve ruhu da işin içine alarak hepsini kastediyorum. Yani benim görüşüme göre akıl, vicdan, ruh aynıdır.
Tabi akıl dediğimizde de nefsin güdümüne girerek asliyetini ve özelliğini kaybeden akıldan bahsetmiyorum. O tür akıl artık şeytanlaşmıştır.
Ben saf ve çocuksu akıldan ve fıtratını korumuş akıldan bahsediyorum.
Şunu net olarak ve açıkça ilan ediyorum: “İnsan aklı doğuştan temizdir ve fıtraten ahlaka uygundur. İnsanlar büyüdükçe ailesinin, çevresinin, toplumun ve nefsinin etkisiyle aklını kötülüğe çevirebilir.” Yani her insan aklı iyiliğe ve doğruluğa göre dizayn edilmiştir. Bu Allah’ın yaratılışta insana verdiği bir büyük kuvvet ve bir büyük hikmettir. Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) "Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar” Hadis-i Şerif’ini bu çerçevede anlamak gerekir.
Evet, insanın doğuştan mevcut aklı, ruhu ve vicdanı iyiliği, ahlakı, doğruluğu, adaleti, hakkaniyeti, yardımseverliği, hoşgörüyü, sevgiyi, saygıyı emreder.
İnsanlar iş ahlakına uymayıp da yanlış işler yapıyorlar bunun sebebi akıldan uzaklaşmalarıdır. Bunun sebebi İslam’dan uzaklaşmalarıdır.
Burada şu sonuca da varıyoruz. “Akıl ile İslam aynıdır.” Vesselam.