Sevgi ve merhamet açığı bütçe açığından daha mühimdir
İnsanlık sevgiyle ve merhametle yaşar. Ne ekmekle ne de başka bir şeyle yaşar. İnsan yalnızca sevgiyle ve merhametle yaşar. Bunu ta en başta, en temel bir...
İnsanlık sevgiyle ve merhametle yaşar. Ne ekmekle ne de başka bir şeyle yaşar. İnsan yalnızca sevgiyle ve merhametle yaşar. Bunu ta en başta, en temel bir şekilde belirlemek ve hassaten hatırlatmak şarttır ki, insanlar ister sade vatandaş, isterse yetkili vatandaş olsun, davranışlarında, hareketlerinde her daim sevgiyi, merhameti esas alsınlar.
Şundan dolayı bunu hassaten ve üstüne basa basa belirtiyorum. Toplumlar, Devletler için sanki, ekonomiden, kalkınmadan ve yatırımlardan başka hiçbir şey yokmuş gibi davranıldığı için bunu en başta belirttim, dikkat çekici bir tarzda ifade ettim.
Hz. İsa (as) binlerce yıl öncesinden tüm insanlığa şöyle seslenmektedir: "İnsan yalnız ekmekle yaşamaz." Hazreti İsa (as) günümüzde yaşasaydı "insan yalnız parayla yaşamaz" diyecekti.
Evet, "insan yalnız ekmekle yaşamaz" sözünden maksat, insanın para ve maddiyat ile yıkıma, felakete doğru sürüklendiğidir. İnsanın parayla, malla, servetle yaşayacağını, başka şeye ihtiyaç duymayacağını telkin edenler, o doğrultuda görüşler empoze edenler, toplumda ne sevgi ne de bırakmışlardır, ne de merhamet.
Halbuki toplumlara, ekmekten daha fazla, paradan daha önce, en fazla sevgi ve merhamet gereklidir. Elbette yalnız topluma değil, ailelere, tüm fertlere öncelikle sevgi ve merhamet gereklidir.
İşte burada en kritik ve en acınası tespitimi belirtmek durumdayım: “Ailelerde maalesef, sevgi ve merhamet azalıyor.” Kapitalist bir toplumda, her şeyin para ve servet olarak görüldüğü bir toplumda elbette sevgi ve merhamet azalır. Bu normaldir. İnsanların kurtuluşu için bir sığınak olan ve herkesin huzur ve mutluluk bulduğu ailede sevgi ve merhamet nasıl azalır? İşte bunu aklım almıyor, işte havsalam bunu anlamıyor.
Siz de duyuyorsunuz ve haberlerde okuyorsunuz, görüyorsunuz. Vicdanındaki safiyeti yitirmemiş insanların irkildiği ve tüylerinin diken diken olduğu bazı haber başlıkları şöyle: “Baba evladını öldürdü. Anne evladının canına kıydı. Oğul babasını öldürdü. Kız anasını öldürdü.”
Evet, maalesef, karşımıza bu tür haberler çıkıyor ve ruhumuz paramparça oluyor. İnşallah, bu tür haberlere insanlık hiçbir zaman bir daha şahit olmaz.
Olur mu ya! Baba evladının canına kıyar mı ya!
Sanırım bundan altı ay kadar önceydi. Bir haber şöyleydi: “Bir Baba, mal yüzünden, arazi paylaşımı ilgili bir tartışma nedeniyle hem oğlunu, hem gelinini öldürdü.”
Nerede sevgi, nerede merhamet? Mal dediğiniz ne? Para dediğiniz ne? Bir de işin daha acınası tarafı, adam mal için acımasızca cana kıyıyor, mal kendisine de kalmıyor. Kendisi hapise gidiyor, belki de ölene dek çıkmayacak. Mal kime kalıyor? Mal başkasına kalıyor.
Hani ne oldu? Para için, mal için cana kıydın da ne oldu? Mal, para, sana mı kaldı? Allah (cc) böyle akılsızlığa, böyle vicdansızlığa kimseyi düşürmesin. Merhametin yerine para, sevginin yerine mal konulursa, insanlığı bir büyük felaket bekler. İşte o felaket bu toplumda ve birçok toplumda yaygınlık kazanıyor. Allah tüm insanlığı bu felaketten kurtarsın.
Sosyal medyada çok paylaşılan bir söz var. O söz şöyledir: "Eskiden insanlar sevilir, eşyalar ise kullanılırdı. Artık eşyalar seviliyor, insanlar kullanılıyor.”
Bundan sekiz sene önce yazdığım köşe yazısının başlığı aynen şu şekilde idi: “Merhamet ve sevgi açığı, bütçe açığından daha mı önemsiz.”
Sekiz yıl önce yazdığım ve birçok yerde yayınladığım o yazıda, toplumdaki fertlerde görülen merhamet ve sevgi açığı nedense çok fazla önemsenmez de, bütçe açığı, dış ticaret açığı diye bas bas bağırır bazıları, toplumdaki sevgi ve merhamet açığını görmez.”
Ve o günden bu yana, o yıllardan bu yıllara, belki bütçe açığı kapandı, ancak sevgi ve merhamet açığı arttıkça arttı, büyüdükçe büyüdü. Günümüzdeki bu toplum, sekiz yıl öncesinden daha merhametsiz ve daha sevgisiz. Bunu bilmek ve bunu söylemek için bilgiç ve profesör olmaya gerek yok. Her şey ortada! Her şey ayan-beyan açık! Sorun bu kadar net ve durum b u kadar feci! Peki, sorunun çözümü nedir?
Onu da belirtelim. Sorun belirtmek ve durum tespiti yapmak, eğer beraberinde çözüm önerisi yoksa, çok da anlamlı değil.
Dünya’nın yaratıldığı andan itibaren başta Peygamberler ve salih zatlar ile gerçek alimler tarafından insanlara merhamet ve sevgi aşılanmaktadır. Allah hepsinden ebeden razı ve memnun olsun. Alim zatların bu çabası Devlet tarafından desteklenmelidir. Yoksa çaba ve çalışmalar yetersiz kalabilir. Devlet merhamet ve sevgi noktasında gereken tedbir ve çalışmaları yerine getirmelidir.
Esasında iş zor değildir. Devlet alimlerin yetişmesi için bütün şartları hazırlayacak ve gerekli teşkilâtları oluşturacaktır. Bundan sonra da alimler de merhamet ve sevgi noktasında dur durak bilmeden çaba göstereceklerdir. Zaten, merhamet ve sevgi fıtraten içimizde var. Bu fıtrî bir haldir. Doğuştan itibaren her çocuk merhamet ve sevgi üzerinedir. Alimler bu fıtrî halin devamı için çaba gösterecektir. Hepsi o kadar.
Bunlardan daha önemli hususu yazımın en sonuna sakladım: “Devlet, materyalist ve kapitalist eğitim sistemini bir an önce terketmelidir. Çocuklarımıza öğretim değil, öncelikle terbiye eğitimi sunulmalıdır. Çocuklarımıza ilim değil, öncelikle irfan eğitimi sunulmalıdır. Çocuklarımıza matematikle birlikte, fizikle birlikte, kimyayla birlikte, hatta onlardan önce, değerler eğitimi verilmelidir. Değerler eğitiminde çocuk, şefkat, sevgi, merhamet, saygı, hoşgörü ve benzeri değerleri sözde değil, özde öğrenmelidir. Tüm değerleri ruhuna iyice almalıdır. Bu değerler ile ruhunu bütünleştirmelidir. Çocuklarımıza kin ve nefretin değil, affetmenin üstünlüğü ve affetmenin daha önemli olduğu anlatılmalıdır.
Sözlerimi kıssaların en güzeli olan Yusuf Sûresi’ndeki kıssadan örnek vererek bitirmek istiyorum. Yusuf aleyhisselâm ki, bütün peygamberler gibi, merhamet ve sevgi timsâlidir. Bünyamin dışındaki kardeşleri ona en büyük merhametsizlik ve sevgisizlik göstermiş iken, o kendisine kötülük eden kardeşlerini affetmiştir. Yusuf’un (as) kardeşleri zahîre almak için iki kez Ken’an ilinden Mısır’a gelmişlerdir. Sonunda Yusuf (as) kardeşlerine kendini tanıtarak onları affettiğini bildirmiştir. Bu husus Kur’ân-ı Kerim’de şöyle beyan edilir: “Yusuf dedi ki: Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir.” (Yusuf Sûresi, 92)
Evet, Allah merhametlilerin en merhametlisi, sevgililerin en sevgilisidir. Bizim örnek alacağımız Peygamberlerdir. Vesselâm.